Pazartesi

VİCTOR HUGO “DOĞULULUKLAR”-YILMAZ PARLAR


VİCTOR HUGO “DOĞULULUKLAR”

Notre Dame de Sion Fransız kız Lisesi  “La Galerie”
Victor Hugo “Doğululuklar” konulu şiirler ve resimler sergi açılışı gerçekleştirdi. 

Belçika İstanbul Konsolosu M. Henri Vantieghem, Konsolos eşi Marie Liévain-Vantieghem’ın da icabet etdiği açılışa iş birliği yapan Fransız-Türk iş adamları, akademisyenler, sanat edebiyat dünyasının ünlüleri ve yerli yabancı elit bir sanatsever ziyaretci katıldı. 

Kuratörlüğünü Anne Baradel-Sanat Yönetmenliğini Mireille Sadege yaptığı sergide Victor Hugo’dan şiir derlemesi yine kendi çizimleri arasından bir seçki oluşturdu.

Dünya klasikleri arasına giren “Sefiller” romanını yazan, Fransız yazar ve şairin   “Doğululuklar” sergi açılışında Okul Müdürü Yann De Lansalut’ın Fransızca konuşmasını Türk Müdürü Suzan Sevgi Türkçe çevirisi yaptı.

“İstanbul’da Notre Dame de Sion Fransız Lisesinin açılışının tarihi 1856, aynı zamanda Victor Hugo’nun yazdığı Fransız edebiyatının en büyük başyapıtlarından biri olan Düşünceler’in yayınlandığı yıl olduğunu, 2016, NDS Frankofoni İlkbaharında, lise  kuruluşunun yüz altmışıncı yıl dönümü vesilesiyle,  yazı dehası olarak sıfatlandırdığı Victor Hugo’nun bir yönünü daha keşfettirmek istediklerini söyledi.

“Satirik, lirik, epik şair; romancı, tarihçi, eleştirmen, oyun yazarı, çizer, akımların öncüsü, gazeteci, politikacı, sürgün,  isyancı Victor Hugo tüm alanlarda yer almıştır. 19. yüzyıldan bu yana, dünyanın gözünde tüm evrenselliğiyle Fransa’nın bir sembolü olmaya devam etmektedir.”dedi
Dünyası çocukluğundan itibaren çatışmacı olduğunu söyleyerek  “Hugo’nun, döneminin canlı bir sentezini temsil etmiş olduğu çok söylenmiştir. Tüm eserleri, tüm hayatı, ortak tarihle bireysel tarihçesinin aykırılıkları arasında bir çekişme biçimindedir. Dünyası çocukluğundan itibaren çatışmacı olmuştur.”ifadesinde bulundu.

Victor Hugo’nun eserlerindeki boyut için , “«Doğululuklar» da da görülecektir. O gelgitler, o karşıtlama, o karşıtlıkları birbiriyle dengeleme arzusunu burada da görürüz. Kitapta çoğu zaman çelişkili terimlerin ittifak oluşturduğu görülür. Bu, zihninin bir oyunudur ve dünyanın dönüşümleriyle bu dönüşümlerin çelişkileri bu zihne daima çarpıcı gelir. Bu zıtlıklar bugün bizim düşüncelerimizde büyük yer tutan, felsefedeki ötekilik kavramını ortaya çıkartır. İşte burada, vizyon sahibi olan Hugo’yu görürüz.

Hugo, kendisine bol miktarda düşünce ve görüntü geldiği, bunlar birbirine yanıt verdiği için çizim de yapmaktadır. O, olağanüstü bir şiirsel yeteneğin farklı alanlarda kendini ifadesidir.” açıklamalarında bulundu. 

“Notre Dame de Sion'da, Rousseau'yu anlatan  büyük bir sergi düzenledikten sonra, öğrencilerimize ve ziyaretçilere Fransız edebiyatının bu devinden bir «kesit» bile olsa keşfettirmek, gerçekleştirmeyi çok istediğimiz bir çalışmaydı. Burada bilinçli olarak «kesit» terimini kullanalım, çünkü Hugo’nun zaferi edebiyatın ve toplumun tüm alanlarında parlamaya devam etmektedir. Şair, «Ben meşalelik işimi yapıyorum» diye yazar. Kesit, çünkü yazı en küçük yaşından itibaren onun içindedir ve 85 yaşına kadar da devam edecektir. Şiirin en büyük temsilcilerinden biri olan Hugo’yu, biz burada yalnızca birkaç yönüyle tanıtıyoruz. «Doğululuklar» bu açıdan, iyi bir sergi düzenleme fırsatı sunmakta; aynı zamanda şairin şiirlerinin bir bölümünü daha tercüme etme olanağı yaratmaktadır.” Sözlerinden sonra sergi sorumlusu  Anne Baradel  ve  Ulya Tabaklar, Christine Duquenne, Ece Sutra, Gülüş Arsoy, Profesör Delphine Gleizes, Profesör Franck Laurent, Profesör Florian Rodari ve Profesör Nami Başer’e, Fransa Millî Kütüphanesi’ne ve ’a tüm ekibe teşekkürlerini bildirdi.  

yilmazparlar@yahoo.com
                                                 

SESSİZ OYUN-YILMAZ PARLAR

SESSİZ OYUN

Kuratörlüğünü Ayşe Pınar Akalın'ın üstlendiği, Sibel Kocakaya’nın “Sessiz Oyun” isimli sergisi 27 şubat 2016 cumartesi günü Bebeköy Backyard'da koleksiyonerlerin, sanat severlerin ve elit konukların yoğun ilgisiyle açıldı. 

İtalyan sanatcıların danışmanlığını yapan, pek çok sanat projesini hayata geçiren, sanat dünyasının ünlü ismi Ayşe Pınar Akalın'ın "Flashback" projelerindede imzası var. 

Proje yönetimini ve kuratörlüğünü, üstlenen Ayşe Pınar Akalın'ın bu kez “Sessiz Oyun” isimli serginin sanatçısı Paris’de yaşamını sürdüren Sibel Kocakaya. 

Bebeköy Backyard'da genç fotoğraf sanatçılarına alternatif ve doğal bir mekan içinde sergi imkanı sunmak üzere sosyal sorumluluk içeren sanat projeleri gördüğü yoğun ilgiyle birbirini takip ediyor. 

Paris’de sanat adına istediği özgürlük imkanını bulan sanatcı, aldığı ilhamla sınırlarına sığmıyor. Cıvıl cıvıl hayata bakış açısıyla İşlerinde tinselliği ön planda tutan sanatçı, beden mekan ilişkisini dengeli şekilde kurgularken denge sürecinde planı ihmal etmiyor.

Fotoğraf, resim, video gibi farklı disiplinlerle çalışan başlangıç noktasını fotoğraf olarak seçen, Sibel Kocakaya kendini ifade etmesini istediğimizde şöyle açıklıyor.

Fotoğrafda elde ettiğim görüntüler üzerinden hayata bakıyorum ve fotoğrafın bilinçdışı olanı ve çevreyle kurduğum deneyimle ortaya çıkarıyorum.
 
Kendi bedenimi kullanmamın en önemli sebebi söylemek istediklerimi en iyi bu şekilde anlatmaya olan inancımdan kaynaklanıyor.

Algıladıklarımızı, içselleştirdiklerimizi gerçekten de en samimi ve doğal kendi bedenimiz ile dışsallaştırırız. Şeklinde fikrini ifade ediyor. 

Kocakaya'nın, Doğa içindeki bedeni konu aldığı fotoğrafları gizlilik, geçmişin referanslarını alan mitsel bir kurgu ve bir oyun içeriyor. Süpürgenin üstüne atlayarak özgürlüğünü aramaya çıkan bireyin, doğa içinde çeşitli formlara soktuğu soyut bedeni aracılığı ile belki de yeni bir kimlik arayışının hikayesi bu.
 
Sanatçının yağlı boya tuval üzerine olan işleri ise, doğayla kurduğu temasın bir uzantısı ve yeniden o süreci yaşadığı bir dışa vurma eylemine dönüşüyor. Bu çalışmalarda yine doğayla temasta olan bireyin iki farklı ruh halini görmek mümkün; beyaz beden bu kurguda daha soyut ve tinsel kalırken, siyah mesafe ve gizemi temsil ediyor.

Fotoğraf ve tuvallerinde bir daha tekrarlanmayacak anları ve anıları ölümsüzleştirirken, kırmızı babet ayakkabıların dikkati çektiği stop motion video işinde ise bedeni, bir kasın ancak dikkatle bakıldığında fark edilebilen minik hareketi ile yaşama döndürüyor.

Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Ana Sanat Dalı’nda yüksek lisansını tamamlıyan, bu süreç içerisinde École Nationale Supérieure des Beaux-Arts Lyon' da eğitimine devam eden, Fransa’da Galerie Dukan’da ve İsviçre’de grup sergilerine katılan  sanatcı, Sibel Kocakaya, etrafında bulunan, karşılaştığı nesnelerle düşünsel ve felsefik bir ilişki oluşturuyor. Bulduğu bir süpürge, bir çubuk, yatak veya kırılmış bir tabak onun işlerinin merkezine oturup bizi hafızasının derinliklerine veya hayal gücünün yaratıcılığına götürebiliyor.

yilmazparlar@yahoo.com

Cumartesi

RenArt Galeri-Nasuh Mahruki’nin Ruhsal yolculuk sergisi-Yılmaz Parlar

Nasuh Mahruki’nin Ruhsal yolculuk sergisi

Buddha’nın 4 Kutsal Hac Mekanı konulu 2 Şubat – 5 Mart 2016 tarihleri arasında kadar sürecek fotograf sergisi, Teşvikiye’de RenArt sanat 
Galerisi’nde açıldı. Sadece fotograf sergisinin güzellikleri değil ziyaretle alabileceğiniz çok olgu var. Güçlü olabilmenin, güvenin gizli ilhamıyla pozitif olabilmenin izlerini her karesinde hissetdiren fotoğraflar.

İstanbul’dan Katmandu’ya, iki kişi olarak  gerçekleştirdiği gidişi ve tek olarak dönüşüyle   yaptığı 4 ay süren 21.000 kilometrelik zahmetli, riskli, zorlu, tehlikeli yolculuğun Dünyanın en yüksek dağına Everest’e çıkan ilk türkün birikmiş olan anıların toplandığı Asya Yolları, Himalayalar ve Ötesi kitabın sunumu ve foto sergisi ziyaretcileri büyüledi.
Buddha’nın 4 Kutsal Hac Mekanı Sergi
Nasuh Mahruki’nin ruhsal yolculuğu
Budistlerin en önemli 4 hac mekanında çektiği fotoğraflar. Buddha’nın doğduğu yer; Lumbini, aydınlanmaya ulaştığı yer; Bodh Gaya, ilk dersini verdiği yer; Sarnath ve öldüğü yer; Kushinagar. Bu dört yerin biri, doğduğu yer Nepal’de, diğerleri Hindistanda yer aldığını yine kendisinden bilgileniyoruz. 
Pek çok alanda kişisel gelişim üzerine değerli konferanslar veren Nasuh Mahruki’nin birde insanların çok yönlü hobileri olmasını kendini keşfetme bunları biriktirme hayatın her alanına taşımayı her zaman dile getirmektedir.
Önce Nişantaşı Akkavak Sokak’ta sonra Teşvikiye Hüsrev Gerede Caddesi faaliyetlerine devam eden, yurtdışında ve yurtiçinde projeler geliştirmeye yönelik gösterdiği performans ile gözde mekan haline gelen RenArt Çağdaş sanatı desteklemek adına genç sanatçılara, sanat arenasında var olabilecekleri platform oluşturmak, exchange programları ile onları yurtdışına göndermek, workshoplar yapmak ve usta sanatçıları temsil ederek, onlara kapsamlı sergi projeleri geliştirmek misyona sahip olması, sanatcı Nasuh Matruki’nin düşünceleri ve icratları örtüşmektedir. Temelinde bu nedenle RenArt galeriyi tercih etmesini anlıyoruz.  

Çok yoğun ilgiyle sergi açılışın yapıldığı galeri RenArt Gallery sahibi sanatcı Berrin Akmanlar Kerpiç galerisi hakkında Küratör, sanatçı ve yatırımcı ağını yeniden düzenlemek ve tanımlamak, interdisipliner bir dil geliştirmek onlara platform yaratmak ve çağdaş sanat marketi olarak düşünülen galeri konsepti usta sanatçı temsilciliği ile geniş bir çerçeveye oturmak olarak yola çıktık şeklinde açıklamalarda bulundu.


yilmazparlar@yahoo.com

Salı

MAGAZİN PARLAR: Asfalt Art Gallery’deki Sessiz Diyaloglar Sergisi...

MAGAZİN PARLAR: Asfalt Art Gallery’deki Sessiz Diyaloglar Sergisi...:  SESSİZ DİYALOGLAR    Nazan Azerı̇, tarafından düzenlenen ismi gibi konusuda Sessiz Diyaloglar olan sergide Arzu Arbak, Nazan Azerı̇ Uğ...

Asfalt Art Gallery’deki Sessiz Diyaloglar Sergisi-Yılmaz Parlar





 SESSİZ DİYALOGLAR

  
Nazan Azerı̇, tarafından düzenlenen ismi gibi konusuda Sessiz Diyaloglar olan sergide Arzu Arbak, Nazan Azerı̇ Uğur Çolak, Gül Ilgaz, Rüçhan Şahinoğlu Altınel, Pınar Yeşı̇lada, Akif Ergüleç, Derya Yücel gibi sanatcılar eserleriyle katıldılar.
Eserlerde resim, heykel ve fotoğrafa dökülmüş iç seslerinin diyalogları yansıtan üretimleri ile Akif Ergüleç -Derya Yücel’in Asfalt Art Gallery de önceden gerçekleştirdikleri " Dada sinema ve videoarta etkileri" başlıklı söyleşiler dizisinin yeni sunumunun karşılaşması enstalasyonlar yer aldı.


Farklılıkları yanısıra benzerlikleri de olan iki zaman diliminin üretimler üzerinden diyaloğu, izleyiciyi yeni yorumlara açık bırakmasına imkan sağladı.

Pınar Yeşı̇lada’ın heykelleri eserinde insan-Hayvan karışımı bir yaratık olarak sergilenirken, hayvanlarmı insanlaştı İnsanlarmı hayvanlaştı yorumunu akla getiriyor. Fotoğraf sanatcısı Arzu Arbak gönderdiği fotolara karşılık fotoğraf gönderme isteğinde bulunarak bir nevi fotograf dilinden diyaloğ kurmuş.

Elektrik lamba ve teller yalnızlıklarana rağmen çok olaya tanık olan bir yorumu ortayaçıkarıyor.
Asfalt Art Gallery’deki  Sessiz Diyaloglar Sergisi 26 Şubat 2016 tarihine kadar açık kalacaktır.
.Asfalt Art Gallery sahibi  Nazan Azerı̇ ile yaptığımız söyleşide galeri hakkında aldığımız bilgiler; Asfalt galeri şimdiye kadar pek çok grup serginin yanısıra sinema, edebiyat ve görsel sanatlar- gibi sanatın her türü üzerine  söyleşiler ile  monokl yayınları ile işbirliği yaparak yerli ve yabancı filozoflarla felsefe konuşmaları gerçekleştiren Sergilerinde, farklı kuşaklardan sanatçıları biraraya getirmeye özen göstererek onların karşılaşmalarını önemseyen Asfalt Art Gallery nin Kuruluş amacı 2011 yılında sanatın özgür üretim  ortamını beslemek,  sanatı öne alan, yaratıcı ve yeni görme, algılama ve ifade biçimleri arayışları içindeki sanatçılara alan yaratmak, onları desteklemek amacıyla Senkron Çeviri Dil Hizmetleri, Yayıncılık, Eğitim, Sanat Ltd. tarafından kuruldu. Yalnızca sergileme değil, yanısıra estetik, felsefi  tartışma ve disiplinlerarası fikir alışverişinin mekanı olmak istedi.

İlk etapta ciddi bir entellektüel ve sanatsal birikim taşıyan ve İstanbul’un önemli merkezlerinden biri olan Kadıköy’ün ihtiyaç duyduğu yeni sanat alanlarına katkı amacıyla, yalnızca Kadıköy’de yaşayan ve üreten sanatçılarla  faaliyete geçen Asfalt’ın sergileme planı, yerli ve yabancı sanatçılara da açık olarak yoluna devam edecek.


yilmazparlar@yahoo.com


Pazartesi

DİPLOMATDAN "EXLİBRİS SERGİSİ-YILMAZ PARLAR

DİPLOMATDAN "EXLİBRİS SERGİSİ"

Örneklerine papirüslerin korunduğu sandıkların dışına çakılan levhalar olarak rastlanan, Osmanlı dönemlerde tuğralar olarak karşımıza çıkan, en eski sanat olan exlibrisi, yıllardan beri icra eden exlibris sanatcısı Emek Gizem Meral Nişantaşı’nda Juno Sanatsal mekan olarakda hizmet veren dünya mutfaklarından seçme tatlarıyla ünlü restaurant’da kişisel sergisini açtı.
Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi, İspanyol Dili ve Edebiyatı bölümünün ardından Madrid CECO Enstitüsünde Dış Ticaret MBA’i tamamlamış olan Emek Gizem Meral İstanbul Konsolosluğu Ticaret Ateşeliğinde Dış Ticaraet Ekonomi Uzamanı olarak görevini yürütmekdedir.

Çocuk resim eğitim uzmanı ressam olan annesi Ayşe Seda Meral ile resim eğitimine başlayan,   Washington Çocuk Resimleri Müzesinde bir eseri ömür boyu sergilenme hakkı kazanan ve pek çok uluslararası ödül alan sanatçı Emek Gizem Meral ile özel söyleşimizde öncelikle sanatı hakkında bilgi alıyoruz ve Exlibris anlamını tarihçesini soruyoruz. “Ex Libris, kitapseverlerin kitaplarının iç kapağına yapıştırdıkları üzerinde adlarının ve değişik konularda resimlerin yer aldığı küçük boyutlu grafik çalışmalardır. Çok uzun bir geçmişe sahip bu sanat dalı, yapıldığı döneme ait kültürel, tarihsel özellikleri günümüze taşıması nedeniyle de ilgi çekmekte, sanatçılar ve koleksiyoncular arasında önemli bir değiş tokuş objesi olarak kullanılmaktadır. Exlibrisin ise kitapsever sanatçı Emek Gizem Meral’in günümüz teknolojisini de kullanarak yapmakta olduğu kişiye özel tasarım çalışmalarını içeren otomatik kaşelerdir. Kişiye özel olarak tasarlanan Exlibrisin kaşesi, kitap sahibi tarafından kitabın iç kapağına veya uygun başka bir yerine basılır böylece kitabı ödünç alan kişiye, geri vermesi gerektiğini hatırlatır.”

Hemen aklımıza eskiden çalıntı riski bugün ise yazarın istemi dışında kayıt dışı bandrolların bir şekilde teknolojiyle yapılmasına karşı sanatcının yazara uygun özel figür içeren exlibris’in ne kadar güvenli olduğunu getiriyor. 
Tarihini soruyoruz eski Türklerde "tamga" ya da bugünkü ismiyle "damga"lara Orta Asya yazıtlarında  Selçuklu ve Osmanlı kütüphanelerindeki kitaplarda ve hatta Endülüs Emevilerinin kitaplarında da genellikle tipografik mülkiyet işaretlerine olarak rastlandığını öğreniyoruz.
 İlk sergisinde büyük beğeni toplayan, Emek Gizem Meral günümüz teknolojisini de kullanarak yapmakta olduğu kişiye özel tasarım çalışmalarını içeren otomatik kaşelerinin manifestosunu açıklıyarak birkaç örnek veriyor. “Çağdaş Türk fotoğrafçılığının önemli ismi Murat Germen, Türkçe Cazın masalsı haliyle sadece kulağa değil kalbe de hitap eden Asena Akan,”  Saksafon virtüözü İlhan Erşahin için yaptığı işlerin yanı sıra; samimi ve dürüst habercilik anlayışıyla özellikle annelerin gönlünü fetheden İsmail Küçükkaya, dost canlısı, neşeli Flamenko dansçısı ve eğitmen Manuel Reina, çok özel bir müzik adamı Burç Bora Uyan ve donanımı ile hep bir adım ötede, gençlere yol gösteren yapımcı Mehmet Çam için yaptığı nefis çalışmaları gösteriyor.

Sanatla ne zaman tanıştığını soruyoruz. Ex Libris ile lisedeyken katıldığı Kesik Köprü Gençlik kampında, Prof. Dr. Hasip Pektaş’tan aldığı serigrafi baskı dersinde tanıştığını, lise yıllarında Cezmi Orhon ve Mehmet Ali Doğan ile desen çalışmaları yaptığını, çocukluğunu Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisinde, Eşref Üren, Şefik Bursalı, Osman Zeki Oral, Nuri Abaç, Tuncay Betil, Prof. Dr. Oya Kınıklı, Prof. Dr. Nazan Sönmez, Prof. Dr. Hasan Pekmezci, Prof. Dr. Vildan Çetintaş gibi Türkiye’nin önemli ve fark yaratan sanatçıları ile sohbet ederek ve eser izleyerek geçtiğini anlatıyor.
Ama ilk denemeleri Üniversite yıllarında, tutkusu olan kitapları satın alabilmek için tercümanlık ve rehberlik ile iş hayatına başladığını, İlk bale öğretmeni, rol modeli, oyuncu, yönetmen ve çok kitap okuyan Yasemin Alkaya için kişiye özel, kullanışlı ve sanatsal bir hediye hazırlamak istediğinde Ex Libris çalışmalarını otomatik kaşeye uygulama fikri doğduğunu ve 2000 yılından bu yana çalışmalarına devam etmekte olduğunu ifade etti.

Otomatik kaşeye uygulanmış çalışmalarına Exlibrisin adını vermiş ve en çok yeni okumaya başlayan çocuklar için Exlibrisin yapmayı seviyor.
İzleyici ile buluşan sergi mekanı, Nişantaşı Mim Kemal Öke caddesinde yer alan sakin bahçesi, rahat atmosferi ve yaratıcı menüsüyle günün her saati hizmet veren,   Juno restaurant’ın’ ortağı Selin Günter Tümer ile ilginç bulduğumuz sanatsal hizmet vermesini soruyoruz. (İTÜ) Teknik üniverisite Endüstri ürünleri tasarım bölümü mezunu olduğunu öğrenince sanata yakınlığını öğrenmiş oluyoruz. Çeşitli sergilerle duvarlara    anlam geldiğini tabloların oluşturduğu dekorun aslında sanatcıya verdiği değeri simgelediğini  dile getiriyor. Menü hakkında bilgi almak istiyoruz.  “Juno’nun menüsünde Juno burgerden, bonfileye, odun fırınında pişen çıtır pizzadan salatalara birçok farklı alternatif sunuyoruz. Ayrıca her sezona özel mevsimsel malzemelerden hazırlanan çeşitli lezzetler ile menümüz güncelleniyor. İç mekânda 55, zeytin ağaçlarının süslediği bahçede ise 50 kişiye hizmet verebiliyoruz. Duvarlarında her ay farklı bir sergiye ev sahipliği yapan Juno’restaurantımızda özel davet ve organizasyonlar için öğlen ve akşam yemekleri için de değişik menüler hazırlanabiliyoruz.”

"Exlibris Sergisi" 13 Şubat 2016 tarihine   kadar sanatseverlere kapılarını açık tutacak.

yilmazparlar@yahoo.com 

Perşembe

61. Eurovision Serhat Hacıpaşalıoğlu San Marino-Yılmaz parlar

EUROVİSİON TARİHİNDE  İLK

Eurovision tarihinde bir ilk oluşuyor ve bir türk başka ülke adına yarışmaya katılıyor. Türkiye’nin katılmadığı 61. Eurovision Şarkı Yarışması'nda başka bir ülke adına San Marino'yu temsil edecek olan sanatcı Serhat Hacıpaşalıoğlu,  20 Ocak 2016 Çarşamba günü Ortaköy Tarihi Feriye Lokantasında basın toplantısı düzenledi.
“İsveç'in başkenti Stockholm'da gerçekleştirilecek yarışmada, ‘’Hem Türkiye adını geçireceğim hem de San Marino’yu temsil edeceğim. Çifte sorumluluk taşıyorum Aynı zamanda bir meydan okuma.”

Yoğun ilgi gören basın toplantısında sanatcı "Kendi ülkemde en doğru bilgileri paylaşmak istediğim için burada toplandık" süreci ve teklifi açıkladı. “Son yaptığım Fransızca şarkı Je M’adore geçen sonbahardan beri Avrupa’da dans ve DJ listelerinde bir numara oldu. Ve medyada yer aldı. San Marino yetkilileri, kendi adına Avrupa’da yükselen bir yıldız arayışıyla menajerimle bağlantıya geçtiler. Ekim ayından beri konuşuyoruz. Sonunda kabul ettim.’’dedi

Bu süreçte TRT ile bağlantılarının olduğunu ve sürekli temasta olduklarını belirtdi.
‘’7 Ekim’den beri TRT ile bağlantıdayız. TRT ile irtibata geçtik. Ancak bütün girişimlere rağmen cevap bile alamadık. Bana bu teklif geldiğinde benim Almanya’daki şirketim TRT’yazılı olarak hem e-mail, hem de müzik dairesine ve genel müdürlüğe, eğer Türkiye yarışmaya katılmayı düşünüyorsa bizi de değerlendirin şeklinde ciddi bir yazışma oldu. Ama herhangi bir cevap gelmedi. Arkasından da zaten Türkiye yarışmaya katılmayacağını duyurdu. 7 Ekim’de TRT ile tek taraflı yazışmalar oldu. Her kurumun tercih ettiği bir davranış biçimi olabilir. Herkesin tercihine saygı duymak gerekiyor. Biz üzerimize düşeni yaptığımıza inanıyoruz. Çünkü çok ayrıntılı bir dosya iletildi kendilerine. Ama taktirleri zaten bu sene yarışmaya katılmamakmış. Yarışma belki Türkiye’de yayınlanmayacak ama bir şekilde izlenecek biliyorum. Yakın zamanda Avrupa’da basın toplantıları düzenleyeceğiz." Bilgilerini verdi.

Basının soru sorması şeklinde toplantıyı devam ettirme niyetinde olmasıyla ortak merak şarkı oldu.  'En çоk merak еdilenin şarkı olduğunu biliyorum. Şuna inаnabilirsiniz, çok sağlam bir şarkıyla geliyоruz. Şarkının prodüksiyonu devam ediyor. Uluslararası biri tarafından hazırlanıyor. Şarkıyı ve kimin hazırladığını şimdilik açıklamıyoruz. Şarkımızı, İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca olmak üzere 4 ayrı dilde ve 4 farklı versiyonda hazırlıyoruz. Dünyanın önemli DJ’leri tarafından Tamamıyla yeni bir prodüksiyonla remixleri yapılıyor.’’cevabını verdi.
Kaybetme riski sorusu üzerine ‘’ Hаyatta risk almadan başarı olmaz. Dolayısıyla dereceye giremezsem diyе hiç korkmаm. Tаbii ki yarışmаya katılаn 43 ülke vаr. Onların temsilcileri kazanmak için orayа gidiyor. Duruşunuz, bıraktığınız iz önemli. Biz güçlü olduğumuza inаnıyoruz. Eskiden faturalar kariyerlere mаl olabilirdi. Artık zaman değişti. Eurоvison ne hеr şeyin bаşlangıcı ne de sonu.

Hayatta her zaman risk aldım. Bu da benim için bir risk ama kendime inanıyorum. 43 ülkenin yarışacağı yarışmada alacağım başarı sadece San Marino’da değil Türkiye’de de mutlulukla karşılanacak.”  

Eurovision tarihinde sadece 1 kez finale çıkma başarısı göstermiş San Marino için elinden geleni yapacağını ve Türkiye’nin adının da en iyi şekilde duyulmasını sağlayacağına inandığını söyleyen Serhat Hacıpaşalıoğlu ‘’Bu konu standart bir konu değil. Standart olmayan şeylerin de hayatı güzelleştirdiğine ve bu konunun da hayatımıza bir renk ve güzellik katacağına inanıyorum.’’ 

Türkiye’nin 3 yıldır Eurovision’da olmamasına  ‘’Eurovision’da çok başarılı işler yaptık. Çok güzel şarkılar yapıldı. Semiha Yankı’nın Seninle Bir Dakika şarkısı en sevdiğim Eurovision şarkısıydı.’’  

 Türkiye’nin bu yarışmada olmaması hakkında  "Sanat ortamları bütün ülkeleri kaynaştırıp birleştiren, politik yaklaşımlardan uzaklaşmış çok daha temiz ve naif şekilde bir araya getiren ortamlardır. Türkiye’nin burada olması kendi imajımız açısından da çok değerlidir diye düşünüyorum. Türkiye bu yarışmada aslında çok sevilen ve merakla beklenen bir ülkedir. Ben mesela sonuncu olmasına rağmen Semiha Yankı’nın Seninle Bir Dakika isimli şarkısını çok beğenirim. Katılım konusunda farklı nedenler olabilir, sonuçta bir yayın kurumu buna karar veriyor. Kendi nedenleri vardır, onu da saygıyla karşılamak lazım. Ama ümit ediyorum ki Türkiye bu yıl bu vesileyle, gelecek yılda Türkiye olarak yer alır." 

 Birinci olduğunuz takdirde hangi mesajı verirsiniz sorumuz üzerine "Türkiye’de ve dünyada gündem çok çabuk değişiyor. 14 Mayıs günü nasıl bir mesaj veririm bilmiyorum ama inşallah o anı yaşarız. Türkiye yarışmayı bence bu sene izleyecek. Şarkımı zaten sadece Türkler, sadece Almanlar şeklinde yapmıyorum. Eurovision şarkı yarışmasında böyle bir tuzağa düşmek büyük hata olur. Popüler bir müzik yapıyoruz ve bunun da hedefine ulaşmasını istiyoruz." Cevabını alıyoruz.
Şarkıcı ilk elemeleri 10-12 Mayıs 2016 tarihlerinde yarı finalde yapacak. Buradan başarı ile çıkarsa finalde yarışma hakkı kazanacak  14 Mayıs 2016 tarihinde San Marino adına finalde zirveyi zorlamaya çalışacak.

yilmazparlar@yahoo.com

Cumartesi

Pascal Nouma’nın PN21 by Hummel 2016 koleksiyonu -Yılmaz Parlar


SPORDAN MODAYA PASCAL NOUMA

Pascal Nouma’nın PN21 by Hummel 2016 koleksiyonu için sanat ve spor dünyasının ünlü isimleri podyuma çıktı. PN 21 by Hummel 2016 yaz koleksiyonu, Banu Noyan koreografisiyle moda takipçilerinin ve basın mensuplarının beğenisine sunuldu.


Ünlü sunucu Burcu Esmersoy, futbolcular Ahmet Dursun ve İbrahim Yattara, şarkıcı Keremcem, Anıl İlter, Melih Gümüşbıçak, Anıl Tetik, Önder Açıkbaş ve Manga’nın solisti Ferman Akgül ilk kez mankenlik yaparak podyum deneyimi yaşadılar.


Spor camiasının sevilen ismi Pascal Nouma, moda dünyasına hızlı bir giriş yaptı.  Dünyaca ünlü Danimarkalı spor giyim markası Hummel ile işbirliği yapan Nouma’nın tasarladığı kıyafetler, 15 Ocak 2016 Cuma akşamı Maslak Steigenberger Hotel’de gerçekleşen  lansman defilesiyle görücüye çıktı.


Defilede, 20 profesyonel modelin yanı sıra spor ve sanat dünyasının ünlü isimleri de podyuma çıkarak Nouma’ya destek verdi.



Pascal Nouma​, ‘PN21 by Hummel 2016’ koleksiyonu ile moda dünyasına hızlı bir giriş yaptı.
Defilede sanat ve spor dünyasının ünlü isimleri podyuma çıktı.
2010 yılından itibaren Akbulut Tekstil’in profesyonel bakışı ve girişimleriyle kısa sürede Türkiye'de en önemli spor giyim markası haline gelen dünyaca ünlü Danimarkalı Hummel, ülkemizdeki sportif life- style boşluğunu doldurarak ve sokak modasında alışa gelmiş renklerin dışına çıkarak, gençler için bir ikonik marka olmayı başardı.
Kuruluşunun 92. yılını kutlayan Hummel, spor ve televizyon dünyasının sevilen renkli ismi Pascal Nouma'yla muhteşem bir işbirliğine imza attı.
Change the world through sport', yani 'Dünyayı sporla değiştir' sloganıyla, spor dünyasına farklı branşlarda sponsor olarak da destek veren Hummel, ülkemiz televizyonlarında birçok TV şovuna ve dizi filmlere kıyafet sponsoru oldu. İşte bu çalışmaları bugün güzel bir işbirliği sonucu 'PN 21 by Hummel'in doğuşuna neden oldu.
Türkiye’deki Spor ve televizyon dünyasının renkli ve sevilen ismi Pascal Nouma'nın giydiği her şeyin takipçileri tarafından ilgi görmesi ve dünyanın neredeyse her köşesini gezen Pascal'ın modayı takip ederek, çevresinde bir moda ikonu olarak tanımlanması Hummel'ın dikkatini çekerek güzel bir iş teklifini sağladı ve vitrinlere taşınacak bir koleksiyonu oluşturdu. Hummel'in Pascal Nuoma'yla yaptığı iş birliği sonucu yaklaşık 6 ayda ortaya çıkan koleksiyon, muhteşem bir defileyle görücüye çıktı.
Defile sonunda Burcu Esmersoy'la izleyenlerin karşısına çıkan Pascal Nouma'nın heyecanı görülmeye değerdi. Nouma, çok heyecanlı olduğunu belirterek, "Zaten çok yakından takip ettiğim modayı şimdi daha farklı gözle ve işim olarak görüyorum" diyerek yanında olan tüm dostlarına teşekkür etti.
Danimarkalı spor giyim markası Hummel ile yaptığı işbirliği kapsamında üyelerine kaçırılmayacak fırsatlar sunmaya başlarken, kampayanın yüzü Pascal Nouma oldu.

Spor giyim dünyasının popüler markası Hummel'in gözde ürünleri,  sportif kreasyonu ve yüzlerce ürünü, Sportif yaşam tarzına uygun giyimi sevenlere cazip fiyatlar ve özel hediyelerle birlikte giyim mağazalarında yerini aldı.

yilmazparlar@yahoo.com

  

Pazartesi

GALERİBU “AYAKLANMA”-Yılmaz Parlar



GALERİBU “AYAKLANMA”



Turizmin gözde mekanlarından Galata Kulesinin bulunduğu Galata semtinde yer alan Galeribu sanat galerisi “Göçebe Bağımsız Sanatçı İnisiyatifi” proje doğrultusunda “AYAKLANMA” isimli sergiyi sanat severlerin ziyaretine açtı

.

Galeribu Genel koordinatörü Şevval Ateş sergi hakkında şu ifadelerde bulundu.

“Yankı odası etkisi; kapalı grupların sadece kendi aralarında konuştuklarını genel norm sanarak daha fazla konuşması, konuşulduğunu duydukça kendi dediklerine daha da güvenmesi ve daha çok konuşması, konuşmanın daha çok konuşma yaratması ve sadece konuşmalardan oluşan, gerçekten uzak bir portrenin gerçek sanılmasıdır.
Globalleşen dünyada; kitle iletişim araçları hep bir ağızdan ortak bir mesajı bağırmaya başladığında, bir anda bir toplumun, hatta bütün dünyanın gündemi değişir. Günümüzde artık bu etkiyle modern devrimler oluşmakta, sistemler güdülmektedir.
Biz de Göçebe Bağımsız Sanatçı İnisiyatifi olarak bu gerçekliği; davetli sanatçılarla birlikte, kendi malzeme ve tekniklerimizdeki farklılıklarla ortaya koyduğumuz figürler aracılığı ile sorgulamayı amaçladık.”

Galeribu sanat galarisinde “AYAKLANMA” isimli sergide yer alan sanatçılar: Ayla Dündar, Belgin Şen, Çetin Pireci, Denizhan Özer, Gazi Sansoy, Hilal Can, K. Deniz Pireci, Kirkor Sahakoglu, Nesren Jake, Serra Mübeccel Gültürk, Umut Yalım.


Sergi açılışıda önceki sergi Mitoloji, psikoloji ve inanç sistemleri gibi bir çok alanı temel alan Gîtî-nümâ isimli ilk kişisel sergisini Galeribu’da açan  İzgi Özant ile Nişantaşı’nda açacağı Workshop Center hakkında söyleşide bulunduk.

Yastık Kılıfı ( Kırlent ), Çanta, T-shirt, Seramik, Ayakkabı Dekoratif Boyamadan, Kolay Seramik, Ahşap Süs, Kağıt Damga Oyuncak Mum, Keçe Aksesuar Yapımına  ve Şablon Baskı ( Serigrafi ), Kağıt Oyma Sanatı, Deri İşleme sanatına kadar çalışmaların yapılacağı yakın zamanda açacağı merkez Workshop hakkında bilgileri alıyoruz.
“AYAKLANMA” isimli sergi 31 ocak 2016 tarihine kadar Galeribu galeride açık kalacak.
yilmazparlar@yahoo.com

Pazar

Yelda Aslan 2016-2017 sonbahar-kış defilesi ‘Rocky Girl’-Yılmaz Parlar



GÜÇLÜ KADIN - GÜÇLÜ MODACI ve “ROCKY GİRL”

Modada imaj;  estetik ve güç bir arada

Yaşantımızın her alanında, her an, her yerde dile getirilen, kadına şiddet protestoları, kınamalar, söz, yazı, sanat, müzik, sinema, tiyatro vs. gibi dillerle ifade edilirken, moda tasarımcısı Yelda Aslan, estetik bir dille şiddete karşı koyma olarak algıladığımız, boks eldivenlerle kıyafeti bütünleştirmiş göz kamaştıran güzellikde bir koleksiyon hazırlamış.


 Güçlü iş Kadını, başarılı modacı ünlü mankenler podyumda


26 Aralık 2015 Bomonti İmperial Hotel’de, Lions 118 -T Yönetim Çevresi Federasyonu Beşiktaş Lions Kulübü’nün ev sahipliğinde, moda tasarımcılığındaki en başarılı isimlerden biri olan Yelda Aslan, ünlü mankenlerin kendisine eşlik ettiği göz alıcı muhteşem defile organizasyonu gerçekleştirildi.

Başarılı, yetenekli ve genç moda tasarımcısı Yelda Aslan 2016-2017 sonbahar-kış nefes kesen müthiş defilesinde ünlü mankenler ‘Rocky Girl’ olarak podyuma çıktılar. Koreografisini, ünlü koreograf Asil Çağıl’ın yaptığı ve gelirinin, Başkanlığını Ayşen Ağma’nın yaptığı, Uluslararası Lions 118-T Yönetim Çevresi Federasyonun “Lions Tecrübeni paylaş Yaşam Evi” yararına yapılan ana hizmet projesi olan, yaşlı kreşine aktarıldığı defilede  sunucuğu Ece Pirim üstlendi.

Defile öncesinde temelinde Özgürlük, Anlayış, Ulusumuzun güvenliğidir sloganı olan Lions Federasyonun Başarılı ve katkısı olan isimlerine kısa bir ödül töreni gerçekleşti.
Kadına gösterilen şiddeti vurgulamak ve şiddete cevap niteliğinde değerledirdiğimiz güçlü kadın imajından yola çıkarak modacı Yelda Aslan’ın hazırladığı ‘Rocky Girl’ defilesi, izleyenlerin olağanüstü beğenisini kazandı.
İzleyenleri büyüleyen koleksiyonda podyuma çıkan ünlü modellerden; Günay Musayeva, Sema Şimşek, Tuğçe Sarıkaya, Yağmur Ayaz, Sanem Balcı,  Chantal  Bruijn, Gözde Coşkun, Hande Aras, Jenya Krivenko, Gamze Balım, Özlem Karaoğlu ve Parıl Erdem , Dilek Çelik ve Olga Fabi gibi isimler yer aldı.

Pek çok ünlü ismin bir araya geldiği gecede, defile öncesi verilen resepsiyonda başarılı modacı Yelda Aslan eşi iş adamı İsmail Aslan ve iş adamı Kayınpederi Mehmet Aslan’la sohbet fırsatımız oldu. Çukulata imal ettikleri üzerine söyleşiye dönüştü. Böylece, başarılı girişimci iş kadını modacı Yelda Aslan’ın ikinci saygı duyulacak tarafı ortaya çıktı.

1988 yılından itibaren İstanbul’da üretime geçen dünyanın 45’ten fazla ülkesine ihracat yapan, Golbon, Meteor, Montana ve  Aslan gibi markalarla tanınan çukulata fabrika sahibi eşi Yelda Aslan.pek çok kimsenin rahat hayat süreceği maddi imkanlara sahip olmasına rağmen içindeki cevheri keşfederek iş ve aile sorumluluklarını dengeleyerek yetenekli olduğu mesleği seçerek iş hayatına girmiş. Pek çok kimseye istihdam kapılarını açmış.
Ülkemizde ev işlerinden dolayı işgücüne katılamayan kadın sayısı 11,5 milyon kişi olduğu, kadınların ekonomiye katılımı milli gelir artışına ve büyümeye, yoksulluğun azalmasına, nesillerin daha sağlıklı yetişmesine, kurumsal yönetimin güçlenmesine büyük katkı sağlandığı düşünüldüğünde; Moda tasarımcısı Yelda Aslan örnek iş kadınlarımızdan biri. Hem küresel çapta moda tasarımlı son derece muhteşem defilesi için Hem de ailesinin maddi imkanlarına sırtını dayamadan ekonomiye katkısından dolayı, yürekden takdirlerimizi sunuyoruz.

yilmazparlar@yahoo.com

   

Perşembe

Versus sanat Galeride Ramize Erer-AKLIMDA-Yılmaz Parlar

Versus'da Ramize Erer
 AKLIMDA'
22.12.2015 Salı günü Versus sanat galerisi Ramize Erer sanatcının AKLIMDA isimli sergisine ev sahipliği yaptı.
 Ramize Erer, epeydir resimden silinen insan öğesiyle yeniden buluşturuyor bizleri.
Bu resimler Erer’in kendisiyle de buluşması, yüzleşmesi.
“Akademili ressam”! Ama ilkgençlikten itibaren yöneldiği karikatürün “profesyonel” uğraşı halini almasıyla uzak kaldığı resme, upuzun aradan sonra yeniden dönüyor. Bir tür zorunlu dönüş... 2007’deki ani ve beklenmedik, “zorunlu” Paris yolculuğu, düşünsel, duyusal ve ifade düzlemlerde de yeni arayışları getirir.
Kişisel tarihe ve anayurda yolculuk, çizgilerin dilini, tonunu, formunu da dönüştürür. Tarihle beraber coğrafya, onunla birlikte “yurt” ve “yurttaşlık” sahne alır. İçine doğduğunuz, birlikte var olduğunuz insanat ailesi, yüzlerini hiç görmediğiniz, sadece öykülerini duyduğunuz uzak akrabalar dahi yanıbaşınızdadır. Fiziksel olarak değil, duyusal ve imgesel olarak.
Uzak kaldığı yurdu ve geçmişinin izlerini “hatırlama” süreciyle birlikte, sanatsal – estetik kökleriyle buluşur; resim de “hasret”lerden biridir. Kavuşulur.
Üzerine odaklandığı tarih/coğrafya yolculuğu, Erer’i bir “aile albümü” oluşturmaya götürüyor. Oradan portrelere uzanıyor. Bu kez yeniden yaşanana zamana, şimdiye ve özellikle de çocuklara yöneliyor. Adeta bir soy çizgisi izliyor.
İnsana yer vermeyen, ona dokunmayan tek bir çizgisi yok. Her yüzün bir mutlak hakikat taşıdığını, o hakikatin sayısız öykü taşıdığını biliyor ve bunu bize gösteriyor.


RAMİZE ERER
Balkan göçmeni bir ailenin kızı. Ortaöğrenimini İstanbul’da tamamladı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü’nden mezun oldu. Üniversite yıllarında dönemin en büyük mizah dergisi Gırgır’da karikatür çizmeye başladı.
Hıbır, Leman gibi haftalık mizah dergilerinde; aylık feminist yayın organı Pazartesi’nde; Radikal ve Karşı Gazete gibi günlük gazetelerde çizdi. Şubat 2011’de yayına başlayan kadın odaklı aylık mizah dergisi Bayan Yanı’nın kurucu, yönetici ve çizerlerinden.
2007’de iki çocuğuyla Paris’e yerleşti. Ertesi yıl bu kentte Dünya Kadınlar Günü açılan Kadın Kadına adlı ilk karikatür sergisini gerçekleştirdi. Ekim 2009’da Marsilya’da Barış İçin Kültür Organizasyonu kapsamında düzenlenen ulusulararası karikatür sergisinde yer aldı.
Almanya, Fransa başta olmak üzere dış basında birçok haber ve yoruma konu olan Erer’in çizgilerini topladığı Bir Bıyıksız (1990), Eşi Nadide (1995), Kötü Kız (1999), Tehlikeli İlişkiler (2000), Evlilik (2004), Kız Hikâyeleri (2015) adlı kitapları yayımlandı. Yine çizimlerinden bir seçki Chica dü Lüks adıyla Berlin’de Almanca olarak basıldı.
İş yaşamı nedeniyle uzun yıllar ayrı kaldığı resim, Paris’te kendilerini çizdirmeye, yaptırmaya başladı... ve bu kesintisiz devam ediyor

yilmazparlar@yahoo.com

Pazartesi

33 YAZAR TÜRK ÇOCUKLUK HİKAYESİ-YILMAZ PARLAR


33 YAZAR TÜRK ÇOCUKLUK HİKAYESİ

Patrice Rötig - Elif Deniz çifte ait yayın evi tarafından 16 Aralık 2015 tarihinde Fransız sarayında IFEA Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü desteğiyle “Une Enfance turque
bir Türk Çocukluk sunumu” Kitabın lansmanı yapıldı. Otuz üç yazarın çocukluklarını anlatdıkları, anekdotları, 1930 ve 1980 yılları arasında şehir - köy çocukluk.hayatları eşsiz hikayelerle günümüze yaşanan tarihi ile ışık tutuyor.
Yazarlar. Talat S. Halman, Demir Özlü, Rosie Pinhas-Delpuech Seda Arun, Zeynep Avcı, Gaye Petek, Selim İleri, F. Tülin, Emre Gültekin, Nedim Gürsel, Enis Batur, Tarık Günersel Patrice Rötig Sara Yontan, Ahmet İnsel, Ayşe Önal, Esther Heboyan, Haydar Ergülen, Ayşe Sarısayın, Yiğit Bener, Birsen Ferahlı, Şehnaz Hottiger, Selçuk Yıldız, Elif Deniz Ünal, Ayfer Tunç, Samim Akgönül, Sema Kılıçkaya, Elif Daldeniz Murat Yalçın, Sevengül Sönmez, Şafak Pavey, Azad ziya Eren ve Moris Farhi. Lansmana katılabilen ondan fazla yazar kısa kısa yazdıkları hikaye hakkında bilgileri paylaştılar. Fransızca fransada yayınlana kitabın Türkçesi hazırlanıyor.

Öğretim görevlisi (Çocuk sağlığı) Prof. Dr. Ayper Somer Elif Deniz Ünal ile yaptığımız söyleşide okumuş olduğu kitabın çok akıcı çok keyifle geçmişden günümüze ayna tuttuğunu sorgulamamız gerekenleri hatırlatdığı herkesin mutlaka bir şeylerle kendini özdeştirebileceğini söyledi.

yilmazparlar@yahoo.com


SKAL 2015 Skalite Ödülleri-Yılmaz Parlar


KALİTE ÖDÜLLERİNDE KALİTE
"Barış ve Kardeşlik" Temalı SKAL 2015 Skalite Ödüllerini Muhteşem sanatsal organizasyonla gerçekleştiren yönetim, ödüle layık olanı değerlendiren muhteşem seçkin jüri, Yerel ve Merkezi idarenin Turizm ile ilgili değerli temsilcileri, elit toplum son derece değerli ödüller, İstanbul Kongre Merkezinde muhteşem gece, ancak gözler Turizm ve Kültür Bakanını, Devlet -Yerel protokolunu aradı.
Türk turizminde KALİTE olgusunu gündeme getiren SKAL Skalite ödül töreninde SKAL International geçmiş dönem Dünya Başkanı Salih Çene, SKAL İstanbul Başkanı Feza Solaklar’a “Bu ödül törenini diğer çeşitli Branşlarımızda da yapmayı düşünmüştük, ancak böylesine güzel organizasyonun altından ancak SKAL İstanbul kalkabilir kararına vardık“ demekle görkemli başarılı organizasyonun güzelliğin altını çizdi.
Turizm sektöründe kişi ve kuruluşları ödüllendirmekle Kaliteyi üst seviyelere taşımayı amaçlıyan Skalite ödüllerinin  2015 bu seneki jürisinde Eski Skal International Dünya Başkanı Hülya Aslantaş, İstanbul Turizm Atölyesi Koordinatörü Tülin Ersöz, İstanbul Ticaret Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nüzhet Kahraman, Alem Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Melis Aygen, İZ TV Genel Yayın Yönetmeni Coşkun Aral, İstanbul Kültür ve Turizm İl Müdürü Nedret Apaydın ve MNG Airlines Lojistik Başkanı Emir Akın yer aldı.
Turizm sektörün en seçkin en duayen isimlerin bulunduğu SKAL 2015 Skalite Ödülleri gecesinde İstanbul Kongre Merkezi konferans salon sahne arkasında çeşitli kültürlere ait kapıların oluşturduğu dekor oldukça zengin kültürümüzün işaretlerini bütünleyen müzikal ve dans gösterisi hem anlamlı hemde özlem duyduğumuz o güzelliğin burukluğunu yaşatdı. "Barış ve Kardeşlik" Temasını tam anlamıyla vurguladı.
Sunucuğu yapan Ceylan Saner, SKAL İstanbul Kulübü Başkanı Feza Solaklar açılış konuşması için davet etti. Feza Solaklar sahnede yönetim kurulu; Fatma Bahar Birinci,  Ata Eremsoy, Selma Tatar, Ayşe Önen, Yusuf Can Arınel ve  Elif Balcı Fisunoğlu’nu yanına alarak  bu yıl Skalite ödüllerin temasını "Barış ve Kardeşlik" olarak seçtiklerini, kültürel çeşitliliğin verdiği güçle hayat bulduklarını, SKAL İstanbul Kulübü olarak çok sesliliğe sahip çıkmayı değerli bulduklarını dile getirdi.
SKAL İstanbul Kulübü Başkanı Feza Solaklar “Umarız barış yeniden vücut bulur. Bu seneki Skalite temamızı oluşturan barış, turizm ve kalite aslında ayrılmaz bir üçlü oluşturuyor. Barış olmadan, turizm ve kalite hiçbir zaman tam anlamıyla bir araya gelemiyor. Bizim de çabamız, üçünü bir arada gerçekleştirebilmek. Bu hedefe ulaşana kadar da sabırla çalışmaya devam edeceğiz.” Şeklinde konsepti açıkladı.
Feza Solaklar 18'incisini düzenledikleri skalite ödüllerine destek sağlıyan  MNG Airlines platin,  TAV Havalimanları, Çelebi Havacılık Holding A.Ş, SealedAir ve Redrock Minerals altın, gümüş ve tüm hizmet veren sponsorlara, jüri üyelerine teşekkürlerini sundu..

Seyahat acentası, konaklama, ulaştırma gibi ana sektörlerle birlikde turizme destek veren; Turizm Basını, medya, kültür değerlerinin korunması, dostluk ve tanıtım gibi konularda verilen sahiplerini bulan ödüller;
Otel kategorsinde Yerli Zincir hotellerden Maxx Royal Hotels, Yabancı Zincir hotellerden Raffles Istanbul Zorlu Center, Butik Otel  10 Karaköy, A Morgans Original, Resort hotel   Maxx Royal Belek Resort. Seyahat Acentasında Incoming Seyahat Acentası Universal Turizm, Outgoing Seyahat Acentası Fest Travel, Mice Acente Setur Mice/Setur Servis Turistik A.Ş. İç Turizm Seyahet Acente Etstur, Online Seyahat Rezervasyon/Hizmetleri - Bookinturkey (Setur), Havayolu olarak  Emirates Havayolu.
Rent- A- Car  Otokoç Otomotiv San. Tic. Ltd. Şti/Avis, Turistik Otobüs Kiralama  Aker Otobüs İşletmesi
Marina D Marin Didim Marina, Havalanı Yer Hizmetleri  Çelebi Hava Servisi A.Ş.. Restoran  Topaz Restaurant Etkinlik Mekanı Reji Events Center Istanbul By Kalyon. Çevrenin Korunmasına Katkı  NG Afyon Wellness & Convention. Kültürel Değerlerin Yaşatılmasına Katkı  BTA Havalimanları Yiyecek ve İçecek Hizmetleri A.Ş. Turizm Eğitimine Katkı  Vatel International Business School - Hotel & Tourism
Yılın Rehberi  Nükhet Everi,  Turizm Yayını   Best Of Istanbul Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama. Dernekleri Federasyon Ödülü  Kapadokya Ultra Trail Maratonu (Cut)
Özel Ödüller; Skalite Özel Ödülü Barış İçin Müzik,  Liluz Otel Diyarbakır, Prof.Dr. Aziz Sancar
Setur Servis Turistik. A.Ş, Sealedair Sürdürebilirlik ve Turizm Özel Ödülü: Wow Hotels Kremlin Palace
Bölge Ödülleri; Ankara Kulübü  Çengelhan Rahmi M. Koç Müzesi,  İzmir Kulübü  BTA Food & Dervis Group - Adnan Menderes Havalimanı  Tadında Anadolu Restaurant, Antalya Kulübü   Antalya Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Selim Gürata, Bodrum Kulübü - Ahşap Yat Yapım Ustası Erol Ağan, Marmaris Kulübü Bono Good Times, Kuşadası Kulübü - Kadıkalesi / Anaia Kazı Başkanı Prof. Dr. Zeynep Mercangöz, Fethiye Kulübü   Fethiye Otelciler Birliği (FETOB), Kapadokya Kulübü  Velotürk projesi,
Çukurova Kulübü  Adalı Holding'e Ait Starwood İşletmesinde Sheraton Adana Hotel, Eskişehir Kulübü  Eskişehir Genç Sanayi ve İşadamları Derneği, Konya Kulübü   Ney Otel, Karadeniz Kulübü  Karadeniz Turistik İşletmeciler Derneği (KATİD) Troia Kulübü  Grafik ve Fotoğraf Sanatçısı Mine Konakçı, Troia Kulübü - 18 Mart Üniversitesi Polifonik Koro Şefi Mete Gökçe


yilmazparlar@yahoo.com