Pazar

Rezonans Koro-Marktoberdorf Koro Yarışmasında-Yılmaz parlar



Milli Koromuz Uluslararası Yarışmada


Müzik elçilerimiz  “Rezonans Koro” Direktörlüğünü Zeynep Bora’nın yaptığı Summart Sanat Merkezinde yarışma öncesi verdiği son konseriyle tüm takdirleri topladı. Moral toplayarak enerjisini doruk seviyeye getirdi.





25 mayıs 2019 Cumartesi gecesi Summart Sanat merkezinde, yarışma konserin orijinal repertuvarı konseriyle, aralarında kompozitörler, müzik otoriteleri, üniversite konservatuvar öğretim görevlilerinde bulunduğu seyirciler tarafından ayakda alkışlandı.


Almanya’nın Marktoberdorf kentinde 7-12 Haziran 2019 tarihlerinde gerçekleştirilecek, koro dünyasının en prestijli yarışmalarından biri olan Marktoberdorf Koro Yarışması için dünyadan tercihli olarak davet edilen 14 korodan biri olan “Rezonans Koro” ülkemizi temsil etmek için tüm hızıyla çalışmalarına devam ediyor.


2010 yılında Burak Onur Erdem tarafından kurulan Rezonans, birkaç sezon içerisinde Türkiye'nin uluslararası alanda tanınır korolarından biri oldu. Koro, düzenli olarak Avrupa’nın önde gelen festivallerinde sahne alıyor ve dünyaca ünlü şeflerin yönetiminde konserler vermeye devam ediyor.





Koro aralıksız çalışırken, müzik elçilerimize destek verelim. Yarışmaya gitmeleri ve destek vermeleri için, Tüm Almanya’da yaşayan dostlarımıza haber verelim. Bayraklarla yarışmada destek versinler. Yalnız Bırakmıyalım. Unutmayalım ki; Turizm kültür ve Sanatla sürdürebilirlik kazanır. Ülkenin olumlu imajı kültür ve sanatıyla eş değerlidir…


Başkalarından üstün olmanın asaleti yok; asalet dün olduğunuzdan daha üstün olmaktan kaynaklanmaktadır. İşte Rezonans koro her yıl değerine değer katıyor.


Hepimiz biliriz ki, “Sanatla, özellikle müzikle uğraşan çocukların standart testlerde daha yüksek puanlar aldığı” Ne anlama geliyor? Önemli ölçüde yüksek test puanlarının yanı sıra müziği bu kadar önemli yapan ne var? 





Dünyanın hangi bölgesinde yaşadığımız veya nereye gittiğimiz önemli değil. Müzik her yerde. Nerede olursan ol, müzik bulacaksın. Kentsel şehirlerde, kırsal şehirlerde, uzak köylerde, büyük mağazalarda, müzelerde, asansörlerde, metrolarda, restoranlarda, akşam yemeklerinde, şehir otobüslerinde, taksilerinde, kendi araçlarımızda vs.


Müzik her ülkede zengin katkılarıyla farklı şekillerde kutlanmaktadır. Tarihin ve dünyanın evrensel dilinin anahtarıdır. Zevk, ibadet, terapi, eğlence, şifa ve daha fazlası için kullanılır. Müziğin en önemli katkılarından biri, yaşamın sınırları (yani etnik, ırksal, yargı vs.) üzerinden iletişim kurabilmesidir. Dil ne olursa olsun, iletişim müzik aracılığıyla kolayca yapılır. Bir müzikal toplulukta yer alan, müzik aracılığıyla iletişim kurmayı öğrenir. Bu yeni bir dil olur ve sınırlar kaybolmaya başlar. Müzikal bir toplulukta yer almak, dünyanın tamamen yeni bir bölgesini tecrübe etmesini sağlar. Müziğin sınırları yok.


Hepsinden önemlisi, müzik özveri, azim ve ekip çalışması öğretir. Sonuç olarak, ihtiyaç duydukları özgüvenini sağlayarak topluluğu daha iyi hale getirecektir. Bunu yaparken, koronun, grubun veya orkestranın ilerlemenin tek yolu var. Dünkü çalışmayı asla tekrarlamak istemeyiz. Daha fazla çalışmak ve her gün daha fazla şey öğrenmek istiyoruz. Mükemmeliyet için çalıştıklarında ertesi gün yeni bir mükemmellik seviyesinin sunulduğunu fark edeceklerdir. Büyüme, yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Bu süreç en tatmin edici deneyimlerden biri olacakdır.





Okulların, orkestraların ve koroların performans becerilerini geliştirmelerini sağlayacak yeni kültürleri  keşfederken eğitim hedeflerini geliştirirler. Yani bunun için seyahat ederler. İşte müzik kültürünüzün sanatınızın olması, tanınması gerekir ki;  Ancak bu şekilde, sadece öğrencinin eğitim amaçlı değil, müzik sevgisini barındıran her turistin hedeflediği destinasyon olursunuz.

Avusturya turistlerin iki günlüğüne konser izlemek için Almanya’ya geldikleri örnekler çokluğu gibi, isim yapan müzik orkestralarını ve korolarını operasını dinlemeye giden potansiyel, ülkeye kazandırdığı ekonomik değer haricinde paylaşımlarıyla olumlu imajı sağlamanın birer parçası oluyorlar.
Bu bilinç içinde olan, şimdiye dek ülkemizin önemli müzik festivalleri arasında yer alan Rezonans koro, Hasan Uçarsu ve Özkan Manav bestelerinin dünya prömiyerlerini gerçekleştirmiş olup, çağdaş dönem eserleri, Alman romantik dönem eserleri ve Türk bestecilerin 20. ve 21. yüzyıl eserleri üzerinde yoğunlaşarak geniş bir repertuvara sahiptir.

Şef Burak Onur Erdem’in verdiği bilgiler göre; Rezonans, Avrupa’nın en büyük koro festivali olan Europa Cantat Festivali’nde Türkiye’yi temsil ederek tam 5 bin müziksever ile birlikte ülkemizin müziklerini seslendirdi. Bunun yanı sıra, dünyanın en prestijli koro yarışmalarından biri sayılan Cork International Fleischmann Trophy’e Türkiye'den katılmaya hak kazanan ilk koro olarak ikincilik ödülünü ülkemize kazandırdı.


Bu müzik elçilerimize ev sahipliği yapan kapılarını açan prestijli sanat merkezi Summart, Mete Bora tarafından kurularak, bağımsız ve kar amacı gütmeyen, görsel sanatlar, performans sanatları, müzik platformu olup; müzisyenler, koleksiyonerler, sanat danışmanları, küratörler, eleştirmenler, akademisyenler, galeriler, müzeler, sanat vakıfları, yazarlar, gazeteciler, sanatseverler ile yerli ve yabancı sanatçıları bir araya getirmeyi amaçlamaktadır.

Summart Sanat merkezi Direktörlüğünü Zeynep Bora, Koordinatörlüğünü ve projeler sorumluluğunu Özlem Aleçakır yürütmektedir.




yilmazparlar@yahoo.com

Halkalı Okyanus Koleji Okul Öncesi öğrencileri, yıl sonu müsamereleri-2019


Ana Okulundan, Büyüklere Mesajlar

Halkalı Okyanus Koleji Okul Öncesi öğrencileri, yıl sonu müsamerelerinde; Öğrenciler büyüklere önemli mesajlar verdi.




Nesrin Cenkçi’nin müdürlüğünü yaptığı Okyanus Koleji Halkalı Okul Öncesi öğrencileri 25 Mayıs 2019 Cumartesi günü “İleriyi düşünün- Geri dönüştürün” konseptli müsamerenin çeşitli kategorilerinde minik yavrular spontane doğaçlama hareketleri velileri gülümsedirken çok anlamlı çok dahiyane mesajlarınıda sundular. Dönüşüm.. Çevre Kirliliği…Bilinci minik yavrularda mükemmel bir şekilde oluşup, farkındalık sağlamaya çalışırken umarız büyükler temiz dünya olması kavramına sahip çıkar. 



Velilere sürpriz olan gösterller normal ders uygulama dışında hobilere göre kulüp adı altında spor, müzik, dans, defile, resim, bilim adamları vs. olarak mizansen edildi.


Spor açık hava sahaların ve spor salonların kirliğinde; “Biz böyle kirli alanda spor yapamayız.” diyen çocuklar “Haydi hep birlikde temizleyelim şu çöpleri” sözleri büyüklere utanç duygusunu yaşatdı. Yaptıkları spor ve yoga hareketleri büyüklere taş çıkardı.




İngiliz tıp dergisi Lancet'de yer alan uluslararası araştırma raporlarına göre; Çevre kirliliği her yıl 9 milyon kişinin erken ölümüne sebep oluyor. 189 ülkede yapılan çalışmaya göre, çevre kirliliği kaynaklı ölümlerin %92’si orta ve düşük gelir ortalamalarına sahip ülkelerde yaşanıyor. Avrupa Birliği’nde ise her yıl 400.000 insan çevre kirliliği yüzünden hayata veda ediyor. Bu rakam, Avrupa Birliği’ndeki tüm ölümlerin yüzde 7.8’ine denk geliyor. Türkiye’de çevre kirliliği her yıl yaklaşık 42 bin insanın  erken ölümüne sebep oluyor. Yani ülkemizde her 100 kişiden yaklaşık 13’ü çevre kirliliğine bağlı sebepler yüzünden yaşamını yitiriyor. Türkiye’de çevre sorunları arasından en çok erken ölüme ise   sebep oluyor, Raporun bulgularına göre  . Bu ölümlerin çoğu, kalp hastalığı, felç, akciğer kanseri ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) gibi bulaşıcı olmayan hastalıklardan kaynaklanıyor. 




Özellikle çocukların, anne rahminde ya da erken çocukluk döneminde düşük doz kirleticiye maruz kalmaları çocukluk ve yaşam boyu sakatlık, hastalık ve ölümlere yol açabiliyor.

Kirlilik maliyetlidir. Kirliliğe bağlı hastalıklar düşük gelirli ülkelerden orta gelirli ülkelere doğru gayri safi yurt içi hasıla üzerinde verimlilik kaybına yol açarak yılda %2’lik artış göstermektedir. Kirlilikle ilişkili hastalıklara bağlı sağlık harcamaları yüksek gelirli ülkelerde %1,7’lik; ağır kirlilik yaşanan orta ya da hızlı gelişen ülkelerde %7’lik paya sahiptir. Rapora göre kirliliğe bağlı refah kaybının yıllık ekonomik çıktının %6,2’sine ulaştığı ve 4,6 trilyon Dolar olduğu tahmin edilmektedir. Burada rapor ilginç bir tespit yapmaktadır: Kirliliğe bağlı maliyetler, kirlilik ile hastalıklar arasındaki ilişkiler belirlendikçe artacaktır. 



Kirlilik gezegenin sağlığını da tehlikeye sokuyor, ekosistemlerde harabiyet yaratıyor ve iklim değişikliğine neden oluyor. Yüksek ve orta gelirli ülkelerde fosil yakıtlar, düşük gelirli ülkelerde biyo yakıtlar partiküler hava kirliliğin %85’ni, sülfür ve nitrojen oksite bağlı kirliliğin tamamına yakınından sorumludur. Elektrik üretim tesisleri, kimyasal fabrikalar, madencilik faaliyetleri, ormansızlaştırma, petrol ile çalışan araçlar karbondioksitin temel salınım kaynakları olarak başta gelen kirlilik odaklarıdır. Kömür, fosil yakıtlar içinde hem kirliğin hem de iklim değişikliğin en önemli nedenidir. 




Rapor kimyasalların yarattığı kirlilik ve buna bağlı hastalık boyutunun ardından şehirlere geçiyor. Dünya nüfusunun %55’i şehirlerde yaşıyor ve ekonomik aktivitelerin %85’i şehirler ve çevresinde gerçekleşiyor. Doğal olarak enerji, trafik ve insan yoğunluğunun da tarih boyunca benzeri görülmemiş biçimde büyük bölümü şehirlerde bulunuyor. 





Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCC); “İklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkileri halihazırda hissediliyor ve gezegenimizde yaşayan en korunmasız kişileri etkiliyor. Ancak hiç kimsenin iklim değişikliğinin etkilerine bağışıklığı yok ve kimse ulaşılmaz değil. Hükümetlerin önderlik edeceği ve iş dünyası, kentler, yatırımcılar, vatandaşlar ve sağlık profesyonelleri tarafından desteklenecek bir iklim hareketi, insanların yaşam kalitesinin yükselmesi için kaçınılmaz olduğu gibi, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmanın da temel gereklerinden biri.” Açıklamaları var.





Tekrar minik yavrularımıza dönersek çevre ile ilgili yaptıkları resimler ve sonunda iki tablonun dönüşüm sembolü çok alkış aldırdı. Müzük kulübün marakas ve bagetlerle olan ritmleri büyüklere parmak ısırtdırdı.


Bilim adamların çevre ile çalışmaları büyük takdir topladı. Defile olmadan etkinlik eksik kalır… Final olarak minik yavruların poşetlerden, renkli kartonlardan geri dönüşüm adına yaptıkları tasarım gerçekden büyüklere taş çıkardı. 




Renkli kartonlardan  yapılan kıyafetin tasarımcı aslarından Minik yavru Aybars Parlar ile yaptığımız kısa söyleşide kız kardeşi minik yavru Almila Asena Parlar “Bende şapkayı yaptım.” diyerek başına şapkayı takıyor. Bizde görüntülüyoruz. Aybars’ın velisi Berkit Parlar Anne Özlem Bulut Parlar  “Bizede sürpriz oldu. Kıyafetden hiç haberimiz olmadı. Okulda yapmışlar.”dediler.

Öğrenciler Büyüklere mesajlarını verdiler. Büyükler umarız Anlarlar…

Gösteri sonunda Okul öğrencesi Müdürü Nesrin Cenkçi sınıf öğretmenlerine ve Kulüp öğretmenlere plaket verdi.  





info@parlarmedya.com

Salı

Summart Sanat Merkezinde-Esra Şatıroğlu'nun "Beşinci Anlaşma" isimli solo sergisi-Yılmaz parlar

Beşinci Anlaşma

Sanatçı Esra Şatıroğlu'nun "Beşinci Anlaşma" isimli solo sergisi
Direktörlüğünü Zeynep Bora’nın yaptığı Summart Sanat Merkezinde, sanat ve cemiyet dünyasından birçok seçkin isimlerin oluştuğu elit davetlilerin katılımıyla açılış yaptı.

Bir birinden değerli değişik disiplinlerde sanat etkinliklerine kapılarını açan Summart Sanat Merkezi, bu seferde; Toltek bilgeliği, kültürü ve Esra Şatıroğlu’nun resimleri aracılığıyla antik Toltek gizemine yelken açmak gibi, hem bir kültüre hemde her bir eseri kendi içinde bir dil olan sanatcının muhteşem tablolarına ev sahipliği yaptı. 



Fırat Arapoğlu’nun küratörlüğünü üstlendiği sergi sahibi Esra Şatıroğlu, Don Miguel Ruiz’in Dünyayı Değiştirmeme Yardım Eden Beş Anlaşma dediği kitabından esinlenmiş.

Don Miguel Ruiz, Dünyayı değiştirmeme yardım etmek istediğine karar verirsen, en kolay yol beş anlaşma uygulamaktır; Sözünle kusursuz ol, kişisel olarak hiçbir şey almayın, varsayımlarda bulunmayın, her zaman yapabildiğinin en iyisini yap, ve şüpheci ol, ama dinlemeyi öğren.

Kuratör Fırat Arapoğlu Sergi ile ilgili olarak; Esra Şatıroğlu, kendiliğinin farkına varma yolunda, zihin-beden ikiliğini kurarak, bizi korkutan ve mutsuz eden inançlarımızdan arınmamız gerektiğini anımsatıyor şeklinde açıklamalarda bulunuyor.

Sanatcı Esra Şatıroğlu ile yaptığımız söyleşide her objeden bir anlamla eserine ruh verdiğini söylüyor. 

Gerçektende, Don Miguel Ruiz’in kitabında göz gezdirdiğimizde  “Simgeler ve kurallar. İnsanların sanatı” kısmında anlıyabiliyoruz.
Ruiz ifadelerinde ; “Büyüdükçe kendimizle, toplumla ve çevremizdeki herkesle sayısız Anlaşmalar yaparız. Ancak en önemli anlaşmalar, öğrendiklerimizin sembolleri temelinde kendimizle yaptığımız anlaşmalardır. Sembolleri kullanarak kendimiz hakkında bir fikir ediniriz. Semboller bize ne olduğumuzu ve neyi temsil etmediğimizi, neyin mümkün olduğunu ve neyin imkansız olduğunu söyler. Bilginin sesi bize bildiğimiz her şeyi söyler, fakat bilgimizin doğru olduğunu kim söyledi?
Dikkatimizi kelimenin nasıl yaratıldığına odaklarsak, kelimenin anlamını ne olursa olsun, bunun için gerçek bir sebep olmadığını görürüz. Kelimeleri hiçbir yerden çıkardık; biz onları icat ettik. İnsanlar her sesi, her harfi, her grafik sembolünü icat ederler. Belirli bir ses duyuyoruz ve şöyle diyoruz: "Burada verilen ses için A sembolü .Sesi temsil etmek için sembolü çizeriz, sembolü ve sesi birleştiririz ve anlam veririz. O zaman bilincimizdeki her kelime anlamlıdır, ama gerçek olduğu için değil. Bu sadece kendinizle ve aynı sembolizmi öğrenen herkesle bir anlaşma” bu satırlardan sonra sanatcının eserlerini doyasıya gözlemliyebiliyorsunuz.



Toltek’ler kimdir; Binlerce yıl önce, Toltekler Meksika'nın güneyinde "bilge adamlar ve bilge eşler" olarak biliniyordu. Antropologlar Toltec halkını bir insan ya da ırk olarak görürler, ancak gerçekte onlar eskilerin ruhsal bilgilerini ve ezoterik uygulamalarını araştırmak ve korumak amacını belirleyen bir bilim insanları ve sanatçılar topluluğudur. 
Birazda Summart hakkında bilgi verirsek; Mete Bora tarafından kurulan, bağımsız ve kar amacı gütmeyen bir girişim olarak SUMMART, görsel sanatlar, performans sanatları, müzik platformu olup müzisyenler, koleksiyonerler, sanat danışmanları, küratörler, eleştirmenler, akademisyenler, galeriler, müzeler, sanat vakıfları, yazarlar, gazeteciler, sanatseverler ile yerli ve yabancı sanatçıları bir araya getirmeyi amaçlayan bir buluşma noktasıdır.

SUMMART en yüksek kalitede müzik dinletileri, sahne performansları, konferanslar, oyunlar ve sergiler sunmayı hedeflemektedir. Ayrıca Bora ailesi koleksiyonundan seçilen uluslararası ve Türk çağdaş sanatçılara ait figüratif resim ve heykeller Summart'ta uzun vadeli ödünç anlaşması ile sergilenmektedir. 

Sanatçı Esra Şatıroğlu'nun "Beşinci Anlaşma" isimli solo sergisi 31 Mayısa kadar sanatseverlerin ziyaretine açık olacakdır.



yilmazparlar@yahoo.com