Salı

24. Uluslararası Adana Film Festivali'nde onur ödülleri töreni-Yılmaz Parlar



HAYAL TACİRLERİYİZ

Adana Büyükşehir Belediyesince düzenlenen 24. Uluslararası Adana Film Festivali'nde onur ödülleri töreninde, ödül alan Hümeyra "Hayal kurmayı bırakmayın, inatla devam edin. Sanat güzeldir" Temel Gürsu "Ben de genç arkadaşlara bol hayal kurmalarını tavsiye ediyorum. Bizler hayal tacirleriyiz, çok güzel filmler yapmalarını öneriyorum."şeklinde hayal taciri olduklarını söylediler.

Adana Büyükşehir Belediyesince düzenlenen, sunuculuğunu Dolunay Soysert'in üstlendiği, 24. Uluslararası Adana Film Festivali onur ödülleri töreni 25 Eylül 2017 Pazartesi akşamı Adana Sheraton Otelde gerçekleşti. Törene Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, .Adana Vali Yardımcısı Mustafa Aydın başta olmak üzere, İş, Sanat, siyasi hayatın önemli isimleri, bürokrat, akademisyen, çok sayıda ünlü isim katıldı.

1980'de aktris olarak girdiği sinema sektöründe önemli başarılar elde eden Hümeyra, 250 kadar filme imza atan yapımcı-yönetmen-senarist Temel Gürsu, Türkiye'de akademik düzeyde örgün sinema televizyon eğitimini başlatan Prof. Sami Şekeroğlu, sinema ve televizyonunun unutulmaz oyuncusu Şemsi İnkaya, yönetmen Arif Keskiner ve Nijerya asıllı Amerikalı yönetmen Andrew Dosunmu 24. Uluslararası Adana Film Festivali'nde onur ödülleri sahipleri oldu.

Festivalde yarışacak filmlerin kısa bir gösterimi sunuldu.  Kerem Görsev ve Elif Çağlar kısa konser verdi.
Sunucu Dolunay Soysert, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü'yü konuşmasını yapmak üzere sahneye davet etdi.

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü konuşmasında Adana film festivalinin kısa bir ufuk turunu atdırdıkdan sonra geçen yılın siyasi ve olumsuz ortamıyla yapılamayan açılışın hakkında açılış yapılmasada, festivalin sinema ve yarışma bölümlerine, sanata hiç ara vermediklerini söyledi. "Belediye olarak Türk sanatına, Türk sanatçısına hürmet ilkesiyle Mustafa Kemal Atatürk'ün de ifade ettiği gibi 'Türk milletinin, devletinin temeli kültürdür' inancıyla kültür çıtamızı daha yükseklere taşımak, ulaştırmak noktasında üzerimize düşenin yapması çabası içerisinde olduk." dedi.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü Sanatçı Hümeyra'ya ödülünü takdim etti. Hümeyra, "Sanat hayatıma 1969 yılında başladım. Festivalin ilkinin de Adana Belediyesi ve Adana Sinema Kulübü öncülüğünde 1969 yılında ''Adana Altın Koza Film ve Sanat Şenliği'' adıyla yapıldı. Geçen süre içinde kimi zaman bilfiil 18 yıl üst üste olmak üzere çeşitli sebeplerle yapılmayan festivalin bu durumunda, Festivalle yaşıtız, yani 24 yaşındayım." Sözleriyle dudaklara gülümse getirdi.

Hümeyra "Sanata bu kadar şevkatle sarılan ve saygıyla kucaklayan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı ve çok sevdiğim Adanalılara teşekkür ediyorum. Ödülü genç meslektaşlarım için alıyorum. Hayal kurmayı bırakmayın, inatla devam edin. Sanat güzeldir." dedi.
Yapımcı-yönetmen-senarist Temel Gürsu ödül almadan önce hakkındaki yapıtlarından kesitler sunulan tanıtım kısa filmini izlerken duygulu anlar yaşadı. Gözleri doldu. Ödülünü Adana Vali Yardımcısı Mustafa Aydın verdi. Gürsu, "Tam 56 yıl boyunca gönülden sinemaya bağlıyım, Bunu hak ettiğimi düşünüyorum. Ben de genç arkadaşlara bol hayal kurmalarını tavsiye ediyorum. Bizler hayal tacirleriyiz, çok güzel filmler yapmalarını öneriyorum." şeklinde mesaj verdi.
Sinema mesleğin ömür boyu öğrenmeye ihtiyacı olduğunu söyleyen, oyuncu Şemsi İnkaya  ödülünü oyuncu Yusuf Sezgin'in elinden aldı. 

Adana'lı duayen yönetmen Arif Keskiner ödülünü yönetmen Erden Kıral'dan aldı. Keskiner "79 yaşında hatırlanmak güzel. Çok ödüllü filmler yaptım, bundan onur duyuyorum. İyi bir sinemacı olduğumu düşünüyorum. Fakat, sinemacılık kollektif bir iş." dedi.
Türkiye'de akademik düzeyde örgün sinema televizyon eğitimini başlatan Prof. Sami Şekeroğlu, Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) Genel Sekreteri Düsen Kaseinov'dan ödülünü aldı. Şekeroğlu,rahatsız olduğu için sahne önünde aldığı ödülün sonrası yaptığı konuşmasında "Bu halde olduğum için özür dilerim Aslında gelmemem lazımdı ama ben bu festival için heyecan duydum ve geldim. Çünkü bu festivalin kurucusuyum ben bir ve ikincisini ben hazırladım. Çok güzel bir festival oldu. Ne yazık ki ben programın tamamını izleyemeyeceğim. 80 yaşındaki insanın hatırlanması güzel bir şey."şeklinde minnetdarlığını ifade etdi.
Türkiye ve dünyada hak ettiği değeri yeterince göremeyen sinemacıların onurlandırılması ve keşfedilmesi amacıyla ilk kez verilmeye başlanan Vizyon Sahibi Yönetmen Ödülü de Nijerya asıllı Amerikalı yönetmen Andrew Dosunmu’ya verildi.
Ödül alanların toplu fotograf çekimiyle ödül töreni son buldu.
yilmazparlar@yahoo.com


Çarşamba

42 Maslak Art!SPACE Gallery-"Nereden Geldik?, Biz Kimiz?, Nereye Gidiyoruz?"-Yılmaz Parlar



"Nereden Geldik?, Biz Kimiz?, Nereye Gidiyoruz?"

42 Maslak Art!SPACE Gallery, Gama Art Gallery işbirliğiyle  "Nereden Geldik?, Biz Kimiz?, Nereye Gidiyoruz?" heyecan verici sergiyi sanatseverlerle buluşturdu.


Sanat konusunu bir çekim merkezi olarak kurgulayan, klasik ile modern dengesinin estetiğiyle, tüm sanatcıları aynı çatı altında toplamayı ve sanata değer katmayı amaç edinen 42 Maslak Art!SPACE Gallery, iş birliği yaptığı Gama Art Gallery ile, güçlü mesajlar içeren, resim, heykel çalışmalarının yer aldığı bu sergisiyle, farklı seçenekler arayan sanatseverlere zengin bir dünya sunuyor.


"Nereden Geldik?, Biz Kimiz?, Nereye Gidiyoruz?" Sergi ismini şu şekilde açıklıyorlar;   “Afrika’da Ubuntu felsefesine göre, “İnsanlar sadece diğer insanların varlığıyla var olabilir”. Hiç olmadığı kadar birbirimize bağımlıyız. Eşitsizlik ve iletişimsizlik kargaşasında İnsanlık; hızla gelişen bilim ve teknolojiye, çevresel değişimlere adapte olmaya çalışıyor. Bilinmez bir geleceğin kaygısı kaosa dönüşebiliyor.


Bu bağlamda sergi temel kavramsal değerlerin sorgulandığı görsel bir platform oluşturmayı amaçlıyor. Serginin çekirdeğinde, “Nerden geldik?”, “Biz kimiz?” ve “Nereye gidiyoruz?” kavramlarıyla güncel sorunlara bir çözüm arayışı ve aynı zamanda pozitif bir yaklaşımla tartışmalara açık bir davet var.”

Üç başlık altında işlenen sergide ‘Nereden Geldik?’ başlığı altında Beril Gülcan ve Havva Marta'nın, ‘Biz kimiz?’ başlığı altında Yiğit Dündar, Emile Gotmann ve Burcu Urgut'un, ‘Nereye gidiyoruz?’ başlığında ise Nilay Özenbay, Melike Uçku ve Yiğit Yazıcı'nın eserleri yer alıyor.

Birbirinden değerli sanatcılar arasında, Nilay Özenbay ve Havva Marta iki sanatcıyla sohbet etme fırsatımız oldu                                                                            
Eserleri felsefeden öte filozofi değer taşıyan,soluksuz koşan sanat hayatında hayallerini heykellerine yansıttığını her zaman dile getiren, Dünyayı içinde gören heykeltıraş Nilay Özenbay, öncelikle, renkli düşünce ve duygularını eserlerine aktaran bir sanatcı.
Tema olarak, gizem ilham eden zarif heykellerinde, sorgulamanızı içinizden yaparak içsel gözlemlerinizle yapıtla bütünleşiyorsunuz. Birbirinden farklı benzersiz eserlerini gezindikçe ruhu olduğunu hissediyorsunuz. Beyin fırtınası yaptıran motifler düşünceye felsefeye davet ediyor.
Genelde büyük tuvallerde çalışmayı sevdiğini sandığımız, Havva Marta doğa esini eserlerinde, kullandığı çeşitli sembollerin birbirleriyle kolllektifleştiğini, aralarındaki ruhu, aşılama misyonu üstlendiğini anlyorsunuz. Evrensel bir olgunun adeta dili olmuş her yapıtında, ana rahminden uygarlığına geçişi görebildiğiniz bir tablosunda doğurganlık ve hareketsiz şekilde durduğunu düşündüğünüz moleküler, cisimler bir iç ses çıkarıyorlar sanıyorsunuz.
Sergi 19 Eylül-10 Ekim 2017 tarihlerine kadar sanatseverlere kapılarını açık tutacak.

yilmazparlar@yahoo.com

Pazar

7 eylül Brezilya Bağımsız günü kutlandı-12 eylül 2017-Yılmaz parlar

Brezilya Bağımsız günü kutlandı

İstanbul Brezilya Baş Konsolosu Paulo Roberto França 7 Eylül Brezilya Bağımsızlık günü kapsamında 12 Eylül 2017 tarihinde Ritz Carlton Hotelde verdiği resepsiyonda yaptığı açılış konuşmasıyla " Ankara Büyükelçiliğimiz ve Başkonsolosluğumuzla birlikde İstanbul, Brezilya ve Türkiye arasındaki kültürel, ekonomik ve politik alanlarda bağları güçlendirmek için birlikte çalışıyoruz. O zaman birlikte daha güçlü oluruz" şeklinde ilişkileri belirtdi.
 
Brezilya Bağımsızlık günü kutlamaları için, İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin,İstanbul Belçika krallık vize baş konsolosu Suzanna van Crombrugge, konsolos ve Fahri Konsoloslar; Bursa -Silvyo Benbassat, Izmir-Ali Tamer Bozoklar, Nevşehir- Ömer Tosun, Antalya-Cemal Özgörkey, Mersin- Cengiz Sonmez, Eskişehir- Muharem Özgüven, iş dünyasının temsilcileri, İstanbul’da yaşayan Brezilyalılar ve elit bir katılım davete icabet etti.
İstanbul Brezilya Baş Konsolosu Paulo Roberto França ve eşi misafirleri karşılamaları ardından iki ülke Milli Marşları çalındı.
 
İstanbul Brezilya Baş Konsolosu Paulo Roberto França ve İstanbul'da bulunan yabancı ülke konsolosluklardan, İstanbul'da Temsilciliği Bulunan ülkelerin ulusal günlerini takip ve Valiliği temsil etmekden sorumlu İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin birer konuşma yaptılar.
 
Brezilya İstanbul Baş Konsolosu Paulo Roberto França  hedefleri, kurulmuş olan Türkiye Brezilya arasında iş ve kültürel bağları güçlendirmek bağlamında; "Ankara Büyükelçiliğimiz ve Başkonsolosluğumuzla birlikde İstanbul, Brezilya ve Türkiye arasındaki kültürel, ekonomik ve politik alanlarda bağları güçlendirmek için birlikte çalışıyoruz. O zaman birlikte daha güçlü oluruz . Biz yalnızız. Bunun için iki insanın arasındaki bilgiyi derinleştirmeliyiz ve ilişkimizin düzeyini de yükselttik. Milli Gün için tanınmış Brezilya müzik grubu Quinteto Violado topluluğu davet ettik. 30'dan fazla kayıt yaptık. Grup ulusal ve uluslararası albümler, birçok uluslararası sunumlar yaptı ve birkaç ödül aldı. Farklı mekândaki performanslarını sergileyecekler.Umarım eğlenceli bir akşam geçirirsiniz"dedi
Brezilya İstanbul Baş Konsolosu Paulo Roberto França  Ritz Carlton, Beşiktaş ve Maltepe işbirliğinin bir sonucu olarak, Belediye Sponsorlarına, (Türk Hava Yolları, Anadolu Etap, Ritz Carlton, Votorantim Çimento, Demak Gıda, Numara On Kahve, Banvit, Kötücüler ve Berndtson) ve buna katkıda bulunan herkese teşekkürlerini sundu.
"Tüm Fahri Konsoloslarımızı görmekten mutluluk duyuyorum. Brezilya ve Türkiye için en iyisini diliyorum. İstanbul'u ve bu güzel ülkeyi ne kadar çok sevdiğimi söylemek istiyorum."sözleriyle konuşmasını noktaladı.
.İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin Türkiye-Brezilya iki ülke siyasi, ekonomik, kültürel ilişkilerin geliştirilmesinden olan inancını dile getirdi. Gültekin "Brezilya, Latin Amerika ve Karayipler bölgesinde ilişkilerimizin en ileri düzeyde olduğu ülke olup Güney Amerika’daki ilk stratejik ve bölgedeki en büyük ticari ortağımızdır."açıklamalarında bulundu.
Gecenin sürprizi yaptığı brezilya müzik elçiliğinden dolayı Devlet sanatcı nişanına sahip Jozi Levi’nin samba ritm öğretisiyle yine kendi atölyesinden getirdiği davetlilere dağıtılan ritm aletlerinin samba ritmlerin çalınmasıydı. Çok güzel bir atmosferle sambalı kutlama yapıldı. Doyasıya gece yaşandı.

Brezilya konsolosluk ilgililerin verdikleri bilgilere göre; “1822'de Portekiz parlamentosu ilk koloni statüsüne geri dönmek isteyince, Brezilyalılar, Dom Pedro Jose Boni Facia de Andrada Silvan'ın liderliğinde bağımsızlık hareketlerini başlattılar ve 7 Eylül 1822'de bağımsızlıklarını ilan ettiler. Brezilya İmparatorluğu 1889 yılına İkinci Dom Pedro zamanında darbe ile krallık idaresi yıkılarak cumhuriyet idaresi kuruldu. Darbe lideri Manuel Deodoro da Fonseca ülkenin ilk cumhurbaşkanı oldu. 1914'te siyasi birliği temin eden Brezilya, bütün dünya ülkeleri tarafından tanındı.”


yilmazparlar@yahoo.com


 

Çarşamba

Türk Telekom’un Tablolar Konuşuyor -Yılmaz parlar

Türk Telekom’un Tablolar Konuşuyor
Türk Telekom’dan görme engellilere özel sergi: Tablolar Konuşuyor, Dünya çapında tanınmış eserlere sesleriyle hayat verdiler
Türk Telekom’un, sosyal sorumluluk projesi Telefon Kütüphanesi kapsamında hazırladığı, Türkiye’nin görme engellilere yönelik ilk betimlemeli resim sergisi Tablolar Konuşuyor, 11 Eylül tarihinde gerçekleşen gala gecesi ile İstanbul’da sanatseverlere kapılarını açtı.
Türk Telekom CEO’su Dr. Paul Doany’nin ev sahipliğinde gerçekleşen açılışta, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Haluk Bilginer, Arzum Onan, Mustafa Sandal, Jülide Ateş, Nazlı Çelik, Arda Türkmen, Gülay Afşar, Cem Öğretir, Özge Uzun, Şeref Oğuz ve Arzum Onan gibi ünlü isimlerin sesleriyle hayat verdiği dünyaca ünlü 20 tablo sergilendi.
Geceye; Ayşen Zamanpur, Coşkun Aral, Jülide Ateş, Tuvana Büyükçınar, Behzat Gerçeker gibi isimler katıldı.
Türkiye’nin lider bilgi ve iletişim teknolojileri şirketi Türk Telekom, kurumsal sosyal sorumluluk projesi Telefon Kütüphanesi kapsamında bir ilke daha imza attı ve ülkemizin görme engellilere yönelik ilk betimlemeli resim sergisi Tablolar Konuşuyor’u hayata geçirdi.
11 Eylül akşamı Türk Telekom’un CEO’su Dr. Paul Doany’nin ev sahipliğinde Uniq İstanbul’da ve Özge Uzun sunuculuğunda gerçekleşen serginin açılış gecesine; Ayşen Zamanpur, Coşkun Aral, Jülide Ateş, Tuvana Büyükçınar, Behzat Gerçeker gibi isimler katıldı.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Arslan’dan anlamlı destek

Sesli Betimleme Derneği tarafından metinleri hazırlanan toplam 20 unutulmaz tablonun yer aldığı Tablolar Konuşuyor projesine medya, sanat ve siyaset dünyasından isimler de sesleriyle destek verdi. Bu isimler arasında yer alan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Gentile Bellini’nin Londra’daki Ulusal Galeri’de sergilenen Fatih Sultan Mehmet tablosunu seslendirdi. Projede yer alan diğer tanınmış isimler ise; Haluk Bilginer, Arzum Onan, Mustafa Sandal, Jülide Ateş, Nazlı Çelik, Arda Türkmen, Gülay Afşar, Cem Öğretir, Özge Uzun ve Şeref Oğuz oldu.
Dr. Paul Doany: “Telefon Kütüphanesi projesi, Türkiye’ye verdiğimiz değerin açık bir göstergesi”
Türk Telekom’un CEO’su Paul Doany gecede yaptığı konuşmada: “Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ ne sağladığı katkıdan ötürü BM tarafından da tüm dünyaya örnek olarak gösterilen Telefon Kütüphanesi projemizi, bugün bir adım daha öteye taşıyor ve görme engellilere yönelik ülkemizdeki ilk betimlemeli resim sergisini hayata geçiriyoruz. Tablolar Konuşuyor adını verdiğimiz projemizle, her biri sanat tarihinde ayrı bir öneme sahip 20 unutulmaz tabloyu, sesli betimleme yöntemiyle görme engelli sanatseverlerin beğenisine sunuyoruz” dedi.
Görme engelli ünlü ressam Eşref Armağan’dan ilgi gören performans
Doğuştan görme engelli olmasına rağmen perspektif kurallarına uygun resimlerle, dünya çapında otoritelerin dikkatini çeken ressam Eşref Armağan da gala gecesine canlı performansıyla katıldı. Herhangi bir resim eğitimi almadığı halde, maket modellerine parmak uçlarıyla dokunarak nesneleri resmetme yeteneğine sahip olan Armağan’ın, bir masa telefonunu canlı olarak tuvale yansıttığı performansı gecenin en çok ilgi gören performansı oldu.
Fatih Sultan Mehmet tablosu Türk Telekom ile dile geldi
Tablolar Konuşuyor sergisi, Türkiye’den ve dünyadan birçok ünlü eseri bir araya getiriyor. Bellini’nin Fatih Sultan Mehmet tablosundan Hoca Ali Rıza’nın İftar Sofrası’na, Picasso’nun Yaşlı Gitarist tablosundan Ahmet Hamdi Bey’in Kaplumbağa Terbiyecisi’ne kadar dünyaca ünlü 20 eser, sesli betimlemeli olarak görme engelli sanatseverler için sergileniyor.
Proje kapsamında; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan Bellini’nin Fatih Sultan Mehmet tablosunu seslendirirken, oyuncu Haluk Bilginer Salvador Dali’nin Belleğin Azmi tablosuna, şarkıcı Mustafa Sandal Picasso’nun Yaşlı Gitarist tablosuna, oyuncu Arzum Onan ise Johannes Vermeer’in İnci Küpeli Kızı tablosuna ses verdi. Gazeteci Şeref Oğuz Namık İsmail’in Son Mermi tablosuna sesiyle hayat verirken, Gülay Afşar Rene Magrittees’in İnsanın Oğlu, Nazlı Çelik Diego Rivera’nın Çiçek Taşıyıcısı eserini, Jülide Ateş Ivan Ayvazovski’nin Ayışığında Galata tablosunu, Cem Öğretir ise Georges Seurat’ın, La Grande Jatte Adası’nda Bir Pazar Öğleden Sonrası tablosunu betimledi. Şef Arda Türkmen ise Hoca Ali Rıza’nın İftar Sofrası tablosunu seslendirdi.
Tablolar Konuşuyor sergisi 17 Eylül’e kadar devam edecek
Türk Telekom’un sanatta engelleri kaldırmak ve bilgiye erişimde fırsat eşitliğine dikkat çekmek üzere hizmete sunduğu Tablolar Konuşuyor sergisi 17 Eylül’e kadar Uniq İstanbul’da ücretsiz ziyaret edilebilecek. Serginin, İstanbul’un ardından Türkiye’nin farklı illerinde de sanatseverlerle buluşturulması hedefleniyor. Görme engelliler, bu eserlere ayrıca Telefon Kütüphanesi kapsamında sabit telefonlar ve projenin mobil uygulaması üzerinden de ücretsiz ulaşabilecek.
 yilmazparlar@yahoo.com

PART Gallery-Benzersiz Anlar, Resim Yaparak Şifalanmak-Yılmaz Parlar

Benzersiz Anlar, Resim Yaparak Şifalanmak
 PART Gallery sahibi ve Küratör Pınar Kanber, ‘Benzersiz Anlar’ isimli karma sergiyle yeni sezona başlangıç yaptı.

Küratör ve galery sahibi Pınar Kanber ve Ressam Eda Uyman ile bu vesile ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Pınar Kanber genel anlamda sergi konusunu sorduğumuzda "Beynimiz, günlük yaşantımızdaki olaylardan önemsiz olanları silerken, önemli gördüğü anları bilinçaltına işler. Genel kültür, kavramlar, kurallar, travmalar, genellemeler ve benzersiz anlar her zaman belleğimizde yer alır. Ta ki önemli bir his ve duygu ile devinime geçene kadar."şeklinde açıklıyor.
Ressam Eda Uyman "Meğer benim hayat amacımmış resim, resim yaparak şifalanırmışım , şifalarmışım"
‘Benzersiz Anlar’ karma sergiye çeşitli disiblenlerden beslenen, soyut sanattan illüstrasyona kadar birçok üslubun iç içe olduğu, çeşitli disiblenlerden beslenen 13 sanatçı bir araya gelerek Kadın-Eş-Bellek-Anı-Şiddet" gibi konuları işlediler.
Eda Uyman kendisini şöyle ifade ediyor;"Yaşım "yolun yarısı" dediği andan itibaren evrenden farkındalık diledim . Dilediğim andan itibaren akışı değişti. Hayatımında, karşıma çıkan insanlar, bulunduğum mekanlar, gördüğüm rüyalar, yaşadığım olaylar ve en önemlisi şamanla yaptığım çalışmalar. Bana bambaşka bir ruh verdi.
Meğer benim hayat amacımmış resim, resim yaparak şifalanırmışım , şifalarmışım. Bunu da şamanla yaptığım çalışmada Tanrı'nın Galata'nın tepesinde ressam kılığına girip "sanat yap dünyayı dolaş" demesiyle farkettim. Henüz dünyanın her bir köşesini dolaşamasam da cennetin burası olduğunu  bana hatırlatan bir kaç kıtada yıldızları izleme fırsatı buldum. Resim her anı benim diyebileceğim emek, his ve dokunuştu , o yüzden de çok fazla dışavurumcu (expresif)resimler yapıyorum. Belki biraz spirütüel, biraz içsel,  biraz da isyankar. " Başarılarını buna yorumluyor.

Pınar Kanber'in Küratörlüğünü yaptığı, Özgenaz Küçük'ün Asistan Küratör olduğu
Kamil Açıkgöz, Haydar Akdağ, Özlem Ayvaz, Ertuğrul Berberoğlu, Müge Ceyhan, Melike Çağıcı, Emine Dokumacı, Burak Erim, Pandora, Ahmad Read, Ağıt Uğur Uludağ, Eda Uyman, Erkan Yaprakkıran gibi isim ressamların resimlerini oluşturduğu sergi 3 Ekim 2017 tarihine kadar Dedeman Bostancı İstanbul Otel’de ziyaretçilere açık olacak.


yilmazparlar@yahoo.com

Cumartesi

54. Antalya Film Festivali-Yılmaz Parlar

Antalya Festivalinde Yeni Sayfa

Türkiye’nin ilk niteliğinde Uluslararası Antalya Film Festivali, Türk sinemasını kalkındırmak uluslararasında yüksek seviyelerde film yapımını desteklemek amacıyla festivali birleştirerek. Uluslararası Film Festivali olarak değiştirdi. Yeni açılan sayfayla Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel önderliğinde Belediye olarak Antalya’yı film sekörüyle, turizmle ve gastronomiyle anılan bir şehir haline getirmek hedefiyle, yola çıkdı.
 
54. Antalya Film Festivaliyle yeni bir kavram kazanacak Uluslararası Antalya Film Festivali’nin basın toplantısı Bosphorus Four Seasons Otel’de gerçekleşti.

Basın Toplantısına Festival Başkanı Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Antalya Film Forum direktörü Zeynep Atakan, Avrupa’da pek çok festivalin yönetiminde yer alan, uluslararası alanda sayısız başarıda imzası bulunan  film yapımcısı Mike Downey, kültür-sanat girişimcisi ve Saraybosna Film Festivali direktörü Mirsad Purivatra katıldılar.

Sorularımıza Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, ve Antalya Film Forum direktörü Zeynep Atakan verdiği cevaplarda Çok mükemmel stüdyolar, sinema platoları, sinema vadisi kuracakalarını, endüstri 4.0 ile mükemmel kaliteli ürün elde edeceklerini, Film Marketing merkezlerden biri olma hedefine kilitlendiklerini açıkladılar.

Festivalin bu yılki önemli yeniliklerinden biri. Festivalin uluslararası alanda bir marka haline dönüşmesi, Avrupa’daki en önemli endüstri etkinliklerinden biri haline gelmesi, Antalya Film Forum” un büyümesi ve güçlenmesi.

Türk yapımlarına desteğini arttıracak olan Forum, 200’e yakın alanında uzman sinema profesyonelini, Türkiye’deki sinema profesyonelleriyle buluşturmayı hedefliyor. 
 
Basın toplanrısında, Festival Başkanı Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel özetle “ Bu yıl festivalin yarışma bölümünü tamamen uluslararası hale dönüştürüyoruz. Ulusal ve uluslararası yarışmayı birleştirerek daha güçlü bir yarışma programı gerçekleştireceğiz. Türk sinemasının dünyaya açılımına katkı sağlayacağız. Artistik direktörlügünü Mike Downey’nin üstlendigi yarısmada, dünya sinemasının ustalarından olusan bir seçki yer alacak. Bu seçkide olan tüm filmler, aynı zamanda Türkiye prömiyerini yapacaklar.  Festival, geleneksel kortej ve gala gösterimleriyle Türkiye’deki sinema profesyonellerini ve sinemaseverleri yeniden biraraya getirecek. Galalarda, Türkiye’den ve dünyadan en ilgi çeken yapımlar ve bu yapımların yönetmenleri ile oyuncuları yer alacak.Yemek bölümleri ve çocuklar için hazırlanan özel bölümler, Antalya halkını festivalin bir parçası haline getirme misyonunu bu yıl daha da güçlendirecek. Çocukların vizyonlarını gelistirmek, sanat ve sinemayla sıkı baglar kurmalarını saglamak için önemli bir fırsat yaratacak olan -Çocuk Bölümünde çocuklara özel film gösterimleri düzenlemenin yanı sıra,  atölyeler ve sürpriz konuklarla sohbetler düzenlenecek.Yemek bölümünde ise, gastronomiyle ilgili seçilen dört film izlendikten sonra, dört ünlü sef bu filmlerden ilham alarak hazırladıkları tadım menüsünü katılımcılara sunacaklar.” dedi.

Film Forum Direktörü Zeynep Atakan “ Forum  3 yılda büyük gelişmeler gösterdi. Pek çok Türk yapımına ve sinemacıya destek verildi. Bu yıl, forum daha da büyüyecek, forumda yarışacak filmlere 450 bin lira destek verilecek.” Şeklinde   açıklamalarda bulundu.
Artistik Direktör Mike Downey, “Sanat, sevginin yanında insanlığın en büyük göstergesidir. Festivalin dünya sinemasına ulaşmasını, uluslararası yazarların dikkatini çekmesini ve Antalya halkını merkeze almasını istiyorum. Dünyada en iyi sinemacılara ulaşmamız gerekiyor. Benim en önemli amacım film yapımcıları ile halk arasında iletişim kurmak.” Diyerek hedeflerini vurguladı.

Festival Danışmanı Mirsad Purivatra   “Herkes Antalya’yı biliyor. Burayı tanınan bir festival şehri yapma imkanımız var. Yabancıların Antalya’ya gelmesini sağlamamız gerekiyor. Antalya için güzel bir şey yapacağımızı düşünüyorum.”  Dedi.


yilmazparlar@yahoo.com


  

Cuma

Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı-Yılmaz Parlar

Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı’nda Pazar günü, 1000’i yabancı 2 bin 200 yüzücü Asya’dan Avrupa’ya yüzecek.

İstanbul Boğazı Dünyanın En İyisi Seçilen

Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı

Coşkusunu Bir Kez Daha Yaşayacak


Türkiye'nin ve İstanbul'un tanıtımına 29 yıldır önemli katkı sunan ve geçtiğimiz yıl, “Dünyanın En İyi Açık Su Yüzme Organizasyonu” seçilen Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı için yerli ve yabancı toplam 2 bin 200 yüzücü Pazar gününü bekliyor.

Dünya Açık Su Yüzme Birliği (WOWSA) tarafından 2016 yılında verilen “Dünyanın En İyi Açık Su Yüzme Organizasyonu” ödülü bizzat WOWSA yetkilileri olan rekortmen yüzücüler Doug Woodring ve Lexie Kelly tarafından organizasyon komitesine verildi.

Yarıştan bir gün önce 22 Temmuz Cumartesi günü Kuruçeşme Cemil Topuzlu Parkı’nda geçtiğimiz yıllarda şampiyon olmuş yüzücülerin katıldığı bir “All Star Yüzme Gösterisi” etkinliği yapılacak ve kurulacak etkinlik alanından tüm misafirler ücretsiz olarak faydalanacak.

TMOK Başkanı Prof. Dr. Uğur Erdener, “Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı bu yıl 49 ülkeden 1200’ü yerli, 1000’i yabancı toplam 2200 yüzmeye gönül veren insanı bir araya getirerek onların eşsiz bir deneyim yaşamasını sağlayacak, toplumsal spor farkındalığı yaratacak ve ülkemiz için önemli bir tanıtım imkanı olacak.”

Samsung Electronics Türkiye Başkanı DaeHyun Kim, “TMOK organizasyonuyla yapılan ve 13 yıldır destek vermekten gurur duyduğumuz bu organizasyon sadece İstanbul ve Türkiye’ye değil; her iki kıtaya büyük değer sağlıyor.”

TMOK Başkan Yardımcısı ve Boğaziçi Organizasyon Komitesi Başkanı Nihat Usta, “Bu olağanüstü deneyimi yaşamak için dünyanın hemen her bölgesinden gelen yüzücüler; spor yapma, iki kıta arasında kulaç atma ve sporun birleştirici, rekabetçi değerlerini deneyimleme olanağı buluyor.”

Dünyanın çeşitli ülkelerinden binlerce yüzücüyü, dostluk, yarışma heyecanı ve en önemlisi iki kıta arasında yüzme deneyimi için buluşturan ve geçtiğimiz yıl, Dünya Açık Su Yüzme Birliği (WOWSA) tarafından “Dünyanın En İyi Açık Su Yüzme Organizasyonu” seçilen Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı, bu yıl 23 Temmuz Pazar günü yapılacak. Yabancı ülkeler için açılan kontenjanı sadece 16 saatte dolan ve 49 ülkeden yüzücülerin yer alacağı organizasyon için hem yarış günü hem de yarışlardan 1 gün önce Kuruçeşme Cemil Topuzlu Parkı’nda Samsung tarafından bir etkinlik alanı kurulacak. Alanda misafirler hem denizde hem de karada yarışın heyecanını 2 gün boyunca bir festival coşkusuyla yaşayabilecek.

WOWSA ödülü bizzat teslim alındı
Yarışlar öncesinde düzenlenen basın toplantısına, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Başkanı ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Asbaşkanı Prof. Dr. Uğur Erdener ve Samsung Electronics Türkiye Başkanı DaeHyun Kim’in yanı sıra, TMOK Başkan Yardımcısı ve Boğaziçi Organizasyon Komitesi Başkanı Nihat Usta ile birlikte rekortmen yüzücüler Doug Woodring ve aynı zamanda WOWSA Yönetim Kurulu Üyesi olan Lexie Kelly de katıldı. Kelly basın toplantısında, WOWSA ödülünü bizzat organizasyon komitesine takdim etti. Törende konuşan Kelly, Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı’nın iki kıta arasında yüzülmesi nedeniyle dünyadaki benzerlerinden ayrıştığını ve en önemli açık yüzme yarışlarından biri olduğunu ifade etti. Woodring ise, açık su yüzme branşının son yıllarda hızla gelişen bir branş olduğuna dikkat çekerek, Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı’nın WOWSA ödülünü sonuna kadar hak ettiğini vurguladı.

“İstanbul’a ve her iki kıtaya büyük değer katıyor”
Yarışla ilgili değerlendirmelerde bulunan Samsung Electronics Türkiye Başkanı DaeHyun Kim, yarışmanın kıtalararası olması nedeniyle dünyada eşi olmadığına vurgu yaparak, “TMOK organizasyonuyla yapılan ve 13 yıldır destek vermekten gurur duyduğumuz bu organizasyon sadece İstanbul ve Türkiye’ye değil; her iki kıtaya büyük değer sağlıyor” dedi.
Dünyada bu tür yarışları takip eden pek çok kişi olduğuna dikkat çeken Kim, Samsung sponsorluğuyla birlikte yarışlara artan ilginin; kentin turizmine de büyük katkı sağlayacağına inandığını belirtti. “Samsung olarak, sporla özdeşleşen değerlerin toplumlara katkısının farkındayız. Bu bilinçle faaliyet gösterdiğimiz tüm ülkelerde sportif aktiviteleri desteklemeye büyük önem veriyoruz” diye konuşan Kim, hem Cumartesi günü gerçekleşecek olan “yemek atölyeleri, Flyboard gösterisi ve Gear VR sanal gerçeklik deneyimleri” etkinliklerine, hem de Pazar günü tüm İstanbulluları denizde ve karada bu büyük heyecana ortak olmaya davet etti.

“Binlerce yüzücü için eşsiz bir deneyim olacak”
TMOK Başkanı Prof. Dr. Uğur Erdener ise konuşmasında, Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı’nın yüzmeye gönül veren binlerce insanı bir araya getirdiğini ve ülkemizin tanıtımına önemli katkıları olduğunu belirtti. “TMOK olarak Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı’nı kitlesel bir etkinlik olarak geliştirmek için yıllardır çalışıyoruz. Bu çabalarımızın karşılığını da yarışa dünyanın farklı ülkelerinden binlerce yüzücünün katıldığını ve herkesin yarıştan mutlu ayrıldığını görerek alıyoruz” diye konuşan Erdener, Organizasyonun bu yıl 49 ülkeden 1200’ü yerli, 1000’i yabancı 2200 yüzmeye gönül veren insanı bir araya getirerek onların eşsiz bir deneyim yaşatacağını vurguladı. Erdener, “Yarış, toplumsal spor farkındalığı yaratacak ve ülkemiz için önemli bir tanıtım imkanı olacak. Bu süreçte sunduğu katkılarla yarışın yıllardır başarı ile düzenlenmesinde yanımızda olan paydaşımız Samsung’a, başta İstanbul Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi olmak üzere tüm kamu kurumlarına, medya mensuplarına ve gönüllülere teşekkür ediyor, 23 Temmuz Pazar günü İstanbul Boğaz’ında yarışacak tüm sporculara başarılar diliyorum” dedi.

TMOK Başkan Yardımcısı ve Boğaziçi Organizasyon Komitesi Başkanı Nihat Usta ise konuşmasında, TMOK olarak, 29 yıldır “Herkes için Spor” teması altında binlerce kişiye Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı ile Asya’dan Avrupa’ya yüzerek geçme fırsatı sunduklarını vurguladı. “Bu olağanüstü deneyimi yaşamak için dünyanın hemen her bölgesinden gelen yüzücüler; spor yapma, iki kıta arasında kulaç atma ve sporun birleştirici, rekabetçi değerlerini deneyimleme olanağı buluyor” diye konuşan Usta, tüm paydaşlara teşekkür etti.

Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı hakkında…
İlki 1989 yılında 4 kadın, 64 erkek sporcunun katılımı ile başlayan geleneksel yarışın 29’uncusunda yer alabilmek için binlerce yerli ve yabancı yüzücü İstanbul, İzmir, Ankara ve Adana’da düzenlenen elemelerde kulaç attı. Sanatçılardan politikacılara, akademisyenlerden öğrencilere ve profesyonel yüzücülere kadar pek çok kişinin başvurduğu elemeler sonucunda; belli kriterleri aşan 1000’i yabancı toplam 2200 yüzücü, Asya’dan Avrupa’ya kulaç atmanın hazzını yaşayacak. Anadolu yakasında Kanlıca’dan başlayarak, Avrupa yakasında Kuruçeşme’ye doğru 6.5 kilometre kulaç atacak yüzücüler arasında 49 ülkenin vatandaşı bulunuyor.

Samsung etkinlik alanı misafirleri bekliyor
Samsung, 22-23 Temmuz tarihlerinde Kuruçeşme Cemil Topuzlu Parkı’nda bir etkinlik alanı kuracak. Pek çok farklı Samsung ürününü eğlenceli aktivitelerle deneyimleme imkanı bulabilecek olan misafirleri; aynı zamanda yemek şovları, flyboard gösterisi ve çocuk eğlence alanları gibi imkanlar da bekliyor.

Yabancı kotası 16 saatte doldu
Bu yıl yarışlara ilgi olağanüstü düzeyde gerçekleşti. Yabancı ülkeler için açılan kontenjan sadece 16 saatte dolarken; kendisine verilen 400 kontenjanı 1 saat içinde dolduran Rusya dikkat çekti. Asya ve Avrupa arasında yüzerek eşsiz bir deneyime imza atmak isteyen yüzücüler arasında Kolombiya, Amerika, Avustralya, Arjantin, Yeni Zelanda gibi ilginç ve Türkiye’ye uzak ülkelerin vatandaşları da bulunuyor.

WOWSA ödülü hakkında…
Dünya Açık Su Yüzme Birliği (WOWSA), her yıl farklı aday yarışlar arasından en iyi açık yüzme şampiyonasını belirliyor. Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı, geçtiğimiz yıl, Amerika, Japonya, İngiltere, Avustralya gibi ülkelerde düzenlenen benzer organizasyonları geride bırakarak; 2016’nın En İyi Açık Su Yüzme Organizasyonu seçildi. Değerlendirme, yarışların tarihi ambiyansı, benzersizliği, popülerliği, zorluk derecesi, emniyete verilen önem, katılımcıların coğrafi dağılımı ve etkinliğin açık su yüzücülerinin hedeflerine ulaşmalarına yönelik olarak sağladığı destek gibi kriterlere göre belirleniyor

yilmazparlar@yahoo.com

Cumartesi

Adil Salih ‘’Onikiden(m)’’ Sergi -Yılmaz Parlar

                 Adil Salih ‘’Onikiden(m)’’  Sergi


Beyoğlu, Asmalımescit Mah. Sofyalı Sokakda bulunan  Galatea–Art Sanat Galerisi 31 Haziran 2017 tarihine kadar Adil Salih’in ‘’Onikiden(M)’’ İsimli Resim Sergisine Ev Sahipliği Yapıyor.



Yoğun bir konuk katılımla açılış yapan sergide her resim göreceli ilgi olurken herkes kendisinde bir şeyler bulduğu, bütünleştiği eserler önünde hatıra fotografı çektirmekden kendini alamadı. Açılışda Toros-Barbaros ikilisinin sunduğu mini konseride ekleyince sanatseverler keyifli bir zaman geçirdi.

Kendisini ifade etmesini istediğimizde; Resmi kültürel referansların, tanıklıklarının, yaşadıklarının, hayatına giren, çıkan ve iz bırakan olayların bir karışımı olduğunu, Hayatın bizzat kendisinden beslendiğini,   Yaşadıkları birebir yer almasa da, renk olarak, duygu olarak mutlaka resmini etkilediğni, dönüştürdüğünü söylüyor. Galeri Sahibi ve kuratör felsefesi hakkında ağırlıklı olarak hep bu günü görüyoruz resimlerinde ama hep bir geçmiş tadı ve dün duygusuyla. O dünü bugüne dahil ederek ileriye bakıyor ve soruyor: ‘’ Yarına bugünden geçilmiyor mu?’’ diyor.

Yine sanatcı dostunun açıklaması; Eserlerinde ‘’Erken anıları’’ figür olarak uzaklaşıyor belki, ama davranış olarak çocukluğunun yalnız odalarını hala izlemek mümkün, belki en renkli, en kalabalık ve şenlikli resimlerinden birinin köşesinde  oturan dalgın bakışlı bir genç kızın yapayalnızlığında…

Gelenekten besleniyor disiplini eleştiren bir tarzi var. Bunu soyuta kaçmadan, formlarla oynayarak biçimleri zorlayarak deforme ederek yapıyor. Ve zorlayışı özellikle son zamanlarda resmiyle sınırlı kalmıyor, kadraja taşıyor. Elipsle, yuvarlaklar.T biçimli tuvaller, Adil Salih’in sorgulama, varolanı değiştirme, sığmama, taşma ve sonuçta duvarları yıkma çabaları… Dışarıda güneş var. “şekinde sanatcı dostu Adil Salih’I tanımlıyor.

Adil Salih ‘’ onikiden(m)’’ isimli kişisel resim sergisi 31 Haziran 2017 tarine kadar Galatea Art Gallery’de sanatseverlere açık olacak.

yilmazparlar@yahoo.com

Salı

Türkiye’nin İlk Bebek SPA’sına Yoğun İlgi-Yılmaz Parlar

Türkiye’nin İlk Bebek SPA’sına Yoğun İlgi;
Bebekler ve Anneleri Benebaby ile Rahatladılar!

Yenilikçi, anne & bebek dostu ve zengin bitkisel formülasyona sahip ürünleri ile annelerin bebek bakımına destek olan Benebaby, Türkiye’de bir ilki hayata geçirdi. ‘Benebaby ile SPA’, Türkiye’nin bebeklere özel, ilk ücretsiz SPA etkinliği oldu.

İlk günü anne ve bebeklerin yoğun ilgisi ile geçen etkinlik, 4 Haziran tarihine kadar sürecek. Hamile eğitmeni & bebek hemşiresi Esra Ertuğrul ve uzman hemşirelerin bebeklere SPA keyfi yaşattığı etkinlikte Benebaby, bebeklere eşlik eden anneleri de düşündü: Bebekleri ile gelen anneler el ve yüz masajı ile danışmanlık hizmeti alabiliyorlar.

Zorlu Center Boğaz Katı’nda gerçekleşen ücretsiz Benebaby SPA etkinliğinde, bebeklere özel masaj ve bakım hizmetleri, uzman bebek hemşireleri tarafından veriliyor. Etkinlik alanında hazırlanan üç masaj yatağından biri, randevu alınarak rezerve edilebiliyor. Benebaby SPA için randevular Benebaby’in facabook ve instagram hesapları (facebook/benebabytr - instagram/benebabytr) üzerinden alınabiliyor.

Bir Annenin İçi Ne Zaman Rahat Eder?
Annelerin iç huzurunun, bebeğinin sağlıklı, mutlu ve güvende olduğunu hissetmesiyle mümkün olduğunu bilen Benebaby, “İçimin Rahatlığı, Bebeğimin Sağlığı” ilkesiyle hem annenin hem bebeğin ihtiyaçlarına uygun, hayatı kolaylaştıracak, güvenilir ürünler sunuyor.

Etkisi klinik araştırmalarla kanıtlanmış ve sağlık otoritelerince onaylanmış, doğal içerikli, anne&bebek dostu Benebaby ürünleri, kullanım kolaylığına da önem verilerek geliştiriliyor. Annelerin iç rahatlığına, bebeklerin yaşam sağlığı ve kalitesine katkı yapmaya adanmış Benebaby marka ruhu, “Sen Varsan Her Şey Tamam” söylemiyle özetleniyor. Benebaby ürünlerinde paraben ve benzeri kimyasal koruyucu ve katkı maddeleri kullanılmıyor, doğal kökenli içeriklere yer veriliyor.

Benebaby, sağlık alanında 50 yılı aşkın köklü bir mirası, küresel iş birlikleri ve Anadolu’da alt yapı yatırımlarını sürekli geliştiren İLKO İlaç’ın tüketici sağlığı markası olan Wellcare’in bünyesinde faaliyet gösteriyor.

yilmazparlar@yahoo.com

NDS Edebiyat Ödülü 2017-Moskova Defteri-Bahar Aslan-Yılmaz Parlar

Moskova Defteri


Bu yıl 9’uncusu düzenlenen NDS Edebiyat Ödül Töreni 29 Mayıs 2017 Pazartesi akşamı Fransız Sarayı’nda, Fransa'nın Türkiye Büyükelçisi Ekselansları Charles Fries’nin yüksek himayelerinde ve Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu  Bertrand Buchwalter’in katılımıyla gerçekleşti. Törene, Başta Şişli Belediye Başkanı Erdal İnönü eşi Nazlı İnönü olmak üzere siyaset, iş dünyasının önemli isimleri, akedemisyenler, Konsolosluk temsilcileri, Öğretim görevlileri, NDS Dernek üyelerinden oluşan yoğun bir katılım oldu.
Törenin sunumunu Mireille Sadege üstlendi.

Notre-Dame de Sion Fransız Lisesi ile Notre-Dame de Sion'lular Derneği tarafından 2008 yılından itibaren düzenlenen NDS Edebiyat Ödülü Jüri Üyeleri; Tomris Alpay (Jüri Başkanı), Yazgülü Aldoğan, Liz Behmoaras, Emel Kefeli, Arzu Öztürkmen, Mayda Saris, Zeynep Sabuncu, Özlem Yüzak, Mine Haksal.tarafından ödüle layık görülen Moskova Defteri adlı öykü kitabıyla Bahar Aslan 2017 NDS Edebiyat Ödülü'nü kazandı,

Kitap, Can Yayınları tarafından Ocak 2015'te yayınlandı. Yazar Melisa Kesmez ise Sel Yayınlarından çıkan  Bazen Bahar  adlı romanıyla, Mansiyon Ödülü’ne layık görüldü.

İstanbul Başkonsolosu  Bertrand Buchwalter yaptığı konuşmasında ev sahipliği yapmakdan memnuniyet duyduğu Notre-Dame de Sion Fransız Lisesi edebiyat etkinliği edebiyatın gelişmesine başarının trendinin yükselmesine vesile olduğu anlamda kısa bir konuşma gerçekleştirdi.

 Törende konuşan  Jüri Başkanı Tomris Alpay ödül alan eserler hakkında;   “Bu yıl, NDS Edebiyat Ödülü’nü kazanan Bahar Aslan’ın  Moskova Defteri  adlı eserinde, bir umutla, Moskova’ya inşaat sektöründe çalışmaya giden emekçilerin yaşamlarından kesitleri, Nazım Hikmet şiirlerinin dizelerinde vurgulanan özlem, hasret ve gurbet ellerdeki yalnızlığı, soyut desenler eşliğinde bizlere sunuyor.
Öyküleri birbirleriyle ilişkilendirerek okuduğumuzda, soğuk ve karanlık bu şehirde çaycıdan mühendise, kahramanların acılar, yalnızlık ve hasretle nasıl bir dönüşüm geçirdiklerine şahit oluyoruz.
Hepimize dair, insana dair, kadına dair dudağımızın kenarında, kalbimizin derinliklerinde bazen hüzünlü, bazen mutlu bir tebessüm bırakan, adının da vurguladığı gibi « Bazen Bahar », adlı eseriyle Melisa Kesmez NDS Edebiyat Ödülü ilkeleri kapsamında Mansiyona layık bulunmuştur. Melisa Kesmez, üzerine bir örtü çektiğimiz, başa çıkamadığımız insana dair dertlerimizle bizi yüzleştiriyor, içtenlikle düşündürüyor.”dedi

Bahar Aslan: 1975 yılında İskenderun'da doğdu. ODTÜ Mimarlık Bölümü mezunu. Derin Uyku  adlı öykü kitabı 2003'te yayımlandı. 1993-1999 yılları arasında İzlek dergisinin kurucuları arasında yer aldı.

Melisa Kesmez: Eylül 1980’de İstanbul’da doğdu. Mimar Sinan Üniversitesi’nde Sosyoloji okudu. Bir dönem Londra’da yaşadı. Çeşitli dergi ve gazetelerde yazıları ve söyleşileri yayımlandı. Çeviriler yaptı. İstanbul’da yaşıyor. Ayrıca Sabitfikir dergisinde yazmaktadır.

İlk olarak, 2009 yılı NDS Edebiyat Ödülü'ne  Kalenderiye  romanı ile Gürsel Korat layık görülmüştü.
Şehper Dehlizdeki Kuş adlı öykü kitabıyla Ayşegül Çelik, mansiyon kazanmıştı.

2010 yılı NDS Edebiyat Ödülü, Türkçeye çevirisi Yıldız Ademoğlu Atlan tarafından yapılan  Magnus   adlı romanıyla Fransız yazar Sylvie Germain'e verilmişti.

2011 NDS Edebiyat Ödülü'nü Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler adlı kitabıyla Yalçın Tosun kazanmıştı. Gaye Boralıoğlu  Aksak Ritim adlı kitabıyla mansiyona layık görülmüştü.

2012 NDS Edebiyat Ödülü’nü, Aysel Bora’nın Türkçeye çevirdiği   Savaşları, Kralları ve Filleri Anlat Onlara   adlı romanıyla Mathias Énard kazanmış, Jean-Louis Fournier ise Nereye Gidiyoruz Baba? adlı anlatı kitabıyla mansiyon almıştı.

2013 NDS Edebiyat Ödülü’nü  Baba, Oğul ve Kutsal Roman  romanıyla Murat Gülsoy kazanmıştı.

2014 NDS Edebiyat Ödülü’nü Türkçeye çevirisi Ebru Erbaş tarafından yapılan   Kahrolsun Dostoyevski  adlı romanıyla yazar Atiq Rahimi kazanmıştı.
2015 NDS Edebiyat Ödülü'nü Venüs adlı romanıyla Şebnem İşigüzel alırken ve  Musa’nın Uykusu  adlı romanıyla Tuğba Doğan mansiyon kazanmıştı.

2016 NDS Edebiyat Ödülü'nü, Türkçeye çevirisi Ebru Erbaş tarafından yapılan  Yaşayanı Onarmak  adlı romanıyla Maylis de Kerangal almıştı.

yilmazparlar@yahoo.com

Cumartesi

Arp Art Gallery-Hoşgörü Yaprakları-Yılmaz Parlar


Hoşgörü Yaprakları

ki sanatcı-girişimci iş kadını Pınar Kanber ve Yulia Ergene’nin yeni sanat galerileri “Arp Art Gallery” ilk sergisiyle sanat dünyasına merhaba dedi.

Hilton İstanbul Bosphorus’un ev sahipliği yaptığı yeni sanat galerisi Arp Art Gallery, Kuratörlüğünü Pınar Kanber ve Yulia Ergene’nin yaptığı Nick Merdenyan’ın ‘’Hoşgörü Yaprakları’’isimli sergisiyle kapılarını sanatseverlere açtı.
30 Haziran 2017 tarihine kadar açık olacak sergiye sanatseverler, Akademisyenler iş ve siyaset dünyasının önemli isimleri ile basın mensuplarının katıldılar.
Sergi açılışında isme uygun arp sanatcısı Melis Çom’un verdiği muhteşem  resital ile konuklar eserlerle adeta bütünleştiler derin duygu içinde keyifli zaman geçirdiler.
Serginin ilgileri ile yaptığımız söyleşide sergi hakkında;
“Yapraklar geçmiş çağlardan günümüze ulaşan sevgiyi ve barışı simgeleyen en önemli semboldü. Ünlü Roma imparatoru  Julius Caesar’ın barışı simgeleyen yapraklarla bezeli zeytin dalı tacı buna ait güzel örnektir. Hatta bugün bile elimizde tuttuğumuz demir paramızın arkasında bulunan defne yaprağı hiç dikkat etmesek de barış anlamı taşıyor. 
İnsanoğlu yeşille iç içe yaşamak ister. Çünkü yeşil, enerjiyi, doğallığı ve huzuru temsil eder. Ne var ki sonbahar gelir, yavaş yavaş sararıp solan yapraklar birer birer dallarından kopup süzülmeye yüz tutar. İnsanoğlunun içinde ister istemez bir hüzün belirir, bir daha ki mevsime kadar asla yeşillenmeyecek yapraklar Nick Merdenyan’ın hünerli ellerinde yeniden hayat bulur.
Bu misyon ve anlayışı farklı bir açıdan sanata döken hoşgörü  ve birliği çok anlamlı bir biçimde ilk defa işleyen Nick Merdenyan’dır.
Nick Merdenyan sürekliliğin enerjisini bulmuş yapraklarda. Rüzgârın ılık esintisiyle dalından kopan yaprakların  yok olmalarını istemiyor adeta. Kuruyan, solan yaprakları yeniden hayata döndürüyor fikir ve tasarımlarıyla. Nick Merdenyan’da sanatla bütünleşen öylesi bir yeşil tutkusu var ki, bunu kendisi bile farkında değilken içinde yeşeren bir duyguyla keşfediyor.” Açıklamalarında bulunuyorlar
Sevgi ve Hoşgörü Yaprakları ile ilgili olarak Nick Merdenyan 1968 yılından beri İstanbul Kapalıçarşı esnafı olarak çalıştığını, oğlunun vaftiz töreninde hediye olarak gelen bir saksı bitkisinin solan yapraklarını içinden gelen bir duyguyla koparıp kitap sayfaları arasına koyduğunu, o dakika içten gelen bir duygu olduğunu söylüyor.  
Hikayesine devam edem Nick Merdenyan Aradan geçen bir iki yıl sonra kütüphanesinde bir konuda araştırma yaparken tesadüfen kitap arasına koyduğu o iki yaprağı görüyor. Karşısında ipek gibi duran yapraklar Merdenyan’ın içinde bir heyecan duygusu uyandırıyor, pek de sebebini bilmediği bu heyecanla, karşısında duran ipeksi kurumuş yaprakların görüntüsü aklından bir türlü çıkmıyor. Kapalıçarşı’da komşusunun dükkânına gelen bir hat sanatçısının farklı malzemeler üzerine yaptığı çalışmalar dikkatini çekiyor ve elindeki kurutulmuş yapraklardan bahsederek, daha önce yaprak kullanıp kullanmadığını soruyor, hayır cevabını alınca birlikte bir çalışma yapmalarını teklif ediyor.
Epeyce uzun bir süreden sonra birlikte kararlaştırdıkları iki konu üzerinde anlaştıkları eserleri tamamlıyorlar, yaprakların birinde Kanuni’nin Tuğrası diğerinde ise Yunus Emre’nin sözlerinden “SEV SENİ SEVENİ’’ kufi yazı tekniği ile tamamlanıyor.
Eserlerin bittiği gün, yaptıkları eserlerini dükkânına gelen bir Amerikalı müşterisi ısrarla satın almak istiyor ve oldukça iyi bir fiyat teklif ediyor ve satın alıyor. Ve böylece macera başlıyor.
Dünyanın hiçbir yerinde örneğine rastlanmayan bir çalışmayı sürdürüyor Merdenyan. Görenlerin hayranlıkla karşıladıkları eserlerini çerçeveler içinde korumaya almış. Merdenyan çalışmalarının her geçen gün ülkemizde ve dünyada çok popüler olduğunu ve birçok müşterisinin koleksiyon amacı ile satın aldığını belirtiyor.
Çalışma başlayacağı zaman konuya uygun yapraklar seçiliyor. Bu konular genellikle üç semavi dinden İslam, Musevi, Hristiyan ancak dini içermeyen evrensel söz ve dileklerde çalışmalarının içinde yerini alıyor. Konuların içeriğinde yöntemlerle kendi öz suyu giderilene kadar kurutuluyor. Bir yıl boyunca kitapların arasında uyuyan yapraklar, uyandıklarında her biri farklı kültürlere ait mesajlar içeren kıyafetlerini giyiniyorlar ve gelen misafirlere kendilerini beğendirme yarışına giriyorlar.

yilmazparlar@yahoo.com