Perşembe

Yüzyıl Sonra Çizgilerin Savaşı-Yılmaz Parlar

Yüzyıl Sonra Çizgilerin Savaşı 

Fransız Kültür Merkezi, 10 ekim 2018 Çarşamba günü, Yüzyıl Sonra Çizgilerin Savaşı isimli sergiye ev sahipliği yaptı. 


Sanatseverlerle buluşan serginin açılışında, Fransa İstanbul Başkonsolos Bertrand Buchwalter ve Fransa İstanbul Başkonsolos yardımcısı Aurélien Maillet’ de hazır bulundular.


Fransız Kültür Merkezi, müdürü Matthieu Bardıaux sergi hakkına bilgilendirdi. Fransızca konuşmasını Aslı Akıncı tercüme etdi.


Müdür  Matthieu Bardıaux “Birinci Dünya Savaşı’nın bitişinin yüzüncü yıl dönümünü anmak amacıyla, bu önemli bellek çalışmasından payımıza düşeni yerine getirmek istedik. Bu sebeple, İzzettin Çalışlar ve Mesut Yaşar Tufan’ın önerdiği bu sergiye ev sahipliği yapmaktan çok mutlu olduğumuzu belirterek, kendilerine teşekkürlerimizi sunarız. Hem yetişkinlere hem de genç kuşaklara hitap eden bu çalışmanın öğretici içeriği bizi oldukça etkiledi.”dedi.


Hiciv ve mizah dolu çizimler, Birinci Dünya Savaşı sürecine eşlik eden bir tür olduğunu, Basın gündemini işgâl ettiği gibi, cephede de ciddi bir ölçüde takip edildiğini söyleyen Bardıaux “ Yüzbinlerce kopya basılan kartpostallar, kamusal alanda yayınlanan posterler veya uçaklardan atılan broşürler şeklinde de yayılabiliyordu. Amaç, vicdanlara dokunmak, seferberliğe yardım etmek, karşı cehpede işlenen suçların dehşetini, aynı zamanda kendi kahramanlıklarını da sergileyebilmekti. Savaş toplarının patladığı bu zamanda, çizer, bir bakıma düşmanın işlediği zulüm hakkında “gerçeği” söyleyebilen bir kahramandı.” Şeklinde çizimlerin anlamını vurguladı.




Tasvir yarışı olan bu savaş süresinde çizimlerin, ressamlık eğitimi almış çizerlerin lirik yapıtlarından sıyrılıp modern siyasi karikatüre dönüştüğünü aktaran Matthieu Bardıaux. “Bu yeni eğilim, 1917 sonrası daha temel değişimlere uğrayacaktır. Vatansever, propagandacı bir üsluptan, eleştirel, yer yer anti-militarist ve hatta pasifist bir çizime doğru yönelme söz konusu. Siyasi karikatürde önemli bir unsur teşkil eden mizah, bu değişime yol açan sebepler arasında yer almaktadır. Fransa’da ilk mizah dergilerinin çıkışı da bu döneme rastlar. Bunlar arasında, ilk baskısı 10 Eylül 1915 tarihinde çıkan, Fransızlar tarafından iyi bilinen ve günümüzde hâlâ ifade özgürlüğü ve aynı zamanda iktidar karşıtlığının sembolü olan « Canard enchainé » dergisidir.”açıklamada bulundu.




“20. yüzyıl boyunca çizerler, Charlie Hebdo örneğinde olduğu gibi en ağır bedelleri ödeme pahasına, hoşgörüsüzlüğün ve sansürün sınırlarını mütemadiyen zorlamış, Birinci Dünya Savaşı sırasında doğan « kara » mizahtan bolca faydalanmışlardır. Basın özgürlüğü ile ifade özgürlüğü bir bütün oluşturur. Eğer düşüncelerimizi ifade etme hakkımız varsa, bu düşünceleri toplum önünde dile getirmeye özellikle de basın aracılığyla yayma hakkımız olmalı. Bu sergide ele alınan sorular hâlâ yakıcı bir şekilde gündemde. Demokrasinin sarsıldığı bir dönemde, gazetecinin rolü ne olmalı ? Hangi engelleri aşmalıdır ? Tarafsız kalması mümkün müdür ? Tüm bu sorular, Fransız Kültür Merkezi’nde 20 Ekim’de düzenlediğimiz, önemli Fransız ve Türk gazeteciler tarafından ele alınacaktır. Bu etkinlikte sizleri de aramızda görmekten mutluluk duyarız.” Diyerek teşekkür etdi. Kuratörler İzzettin Çalışlar ve Mesut Yaşar Tufan’ı konuşmaları için davet etdi.




İzzettin Çalışlar ve Mesut Yaşar Tufan “20. yüzyılda karikatür sanatı önemli değişiklikler yaşadı, gazete ve magazin dergilerinde sıkça yer alır oldu. 1. Dünya Savaşı yıllarında dönüşen karikatür anlayışı, bu yüzyıldaki önemli siyasal propaganda araçlarındandı. 





Birinci Dünya Savaşı’nda tarih sahnesine çıkan kişiliklerin büyük bir kısmı karşı propaganda yöntemi olarak karikatürize edildi. 1914-1918 arasında yaşananlar ilk küresel vakaydı ve bu savaşı başlatıp bitiren etkenleri yüz yıl sonrasında karikatürlerle izlemek farklı bir deneyim vaat ediyor. Sadece bu sergideki seçki bile yüz yıl sonrasına net bir şekilde şu mesajı gönderiyor: Savaşın yücelttiği şiddet ve aşağılama, insanlığın tarih boyunca kazandığı tüm erdemlere karşı duruyor; insanı olması gerekenden farklı bir varlığa dönüştürüyor. Dünyanın bir daha böyle bir deneyim yaşamaması dileğiyle yüz yıl öncesinin çizgileriyle buluşuyoruz. Aradan yüz yıl geçtikten sonra bu dönemi bir kez de karikatürler aracılığıyla takip etmenin izleyici için farklı bir deneyim olacağını umuyoruz.” Açıklamalarda bulundular.


yilmazparlar@yahoo.com

Çarşamba

Annemin Şarkıları Açıkhava”da-Yılmaz parlar




ESKİ SEVİLEN SANATÇILAR SAHNEDE


Annemin Şarkıları Açıkhava”da İsimli eski sevilen şarkıları   icra eden sanatçılar vereceği konser hakkında basın toplantısı düzenledi.


CVK Bosphorus Hotelde 08 ekim 2018 salı günü gerçekleşen toplantıda, Çiğdem Tunç gelemeyince Burhan Akdağ moderatörlüğü üstlendi. Katılan sanatcılar, Cahit Berkay, Gülden Karaböcek, Ercan Turgut, Bilgen Bengü, Ersan Erdura, İskender Doğan ve Dilek Arman kısa konuşma yaptılar. Birer kuble liste başı olmuş şarkılarından okudular. Hiperaktif geçen Basın toplantısı tecrübeli sanatcıların keyifli konser gerçekleştireceklerin bir işaretiydi.
45’lik Plaklardan Canlı Yayın…Annenize Gençliğini Hatırlatmak İçin Alın Ve Gelin! Sloganlarla mevsimim son konseri olsada bundan sonra bu tür dizi konserlerle sanatsever dinleyicelerle buluşacakların ilki olacağını söylediler.
İstanbul Harbiye Açıkhava Tiyatrosu, 16 Ekim’de çok farklı bir geceye ev sahipliği yapacak şeklinde vurgulanan konser, Türk Müziği’nin son 50 yılına damga vurmuş sanatçılar, o yılların en sevilen şarkılarını canlı olarak seslendirecekler… 

 “Annemin Şarkıları” konserinde o yıllara damga vuran Cahit Berkay, Gülden Karaböcek, Semiha Yankı, Ercan Turgut, Bilgen Bengü, Ersan Erdura, İskender Doğan, Rana Alagöz, Selçuk Alagöz ve Dilek Arman en popüler şarkılarını seslendirecek. Gecenin sunuculuğunu ise Çiğdem Tunç yapacak…

İki şarkıyla sınırlandırılan, Alfabetik sırayla sahne alacak sanatcılar “Annemin Şarkıları”, o döneme imza atan şarkılarla nostalji gecesi yaşatacak. 


Akdeniz Organizasyon’un çabalarıyla CVK Park Bosphorus Hotel İstanbul ‘da bir araya gelen sanatçılar, aşklarını, hüzünlerini, coşkularını o dönemin şarkılarıyla yaşayan tüm sanatseverleri konsere beklediklerini söyledi. 


Katılan sanatçıların, popüler olan şarkılarından kısa bölümler söylemesi basın toplantısına ayrı bir renk kattı. Cahit Berkay’ın da, “Ben o dönemde şarkı söylemezdim, sadece müziğimle eşlik ederdim. Gitar sesi çıkaramayacağıma göre burada konuşmamla bu değerli dostlara eşlik ediyorum” demesi salondakileri kahkahaya boğdu.

‘’Annemin Şarkıları’’ adlı proje; ‘’nerede o eski günler’’ ifadesinden ‘’nerede o eski şarkılar’’ kısmını pay alarak hazırlandı. 1950-1980 aralığında yaklaşık 30 yıllık bir dönemi ele alacak olan program, o yılların; şarkıları, türküleri ve Türkçe sözlü hafif müzikleri, modası, magazini ve elbette o şarkıları seslendirenler sanatçılar ile çok özel bir atmosfer yaratacak.


Nostaljik, magazinel, hatta biraz kültürel, müzik ve eğlence amaçlı bir program 16 Ekim 2018 Tarihinde Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde saat 21:00’de gerçekleştirilecek.


yilmazparlar@yahoo.com



Cuma

25. Uluslararası Adana Film Festivali kapsamında sevgi korteji-Yılmaz arlar

Sinemacılar Sevgi Korteji'yle Adana Halkını Selamladı

25. Uluslararası Adana Film Festivali kapsamında sevgi korteji düzenlendi.

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü başta olmak üzere, aralarında Yusuf Sezgin, Süleyman Turan, Selma Güneri, Nuri Alço, Tuğrul Meteer, Mustafa Alabora’nın da bulunduğu çok sayıda ünlü sinema sanatçıları, yapımcılar, yönetmenler üstü açık klasik arabaların oluşturduğu konvoyla, Hilton Hotelinden hareket ederek Adana Caddelerinde, sinemasever Adana halkına kırmızı karanfil çiçekler sunmayla sevgilerini ifade ettiler. 

Sinemaya ömrünü adayan sanatcıların sığınağı olarak zikredilen Adana’nın bereketli topraklarının sıcacık samimiyeti ile ağırlayan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’nün öncülük ettiği sevgi Korteji sadece Adana’ya değil Tüm Türkiye coğrafyasına da sanata verilmesi gereken değeri vurguladı.



Büyükşehir Belediye önünde konfetilerle karşılanan konvoyu oluşturan sinemacılar, Adana Halkının sinemaya olan aşkının verdiği ilhamın minnettarlığını dile getiren güzellikteydi.

Festival kapsamında sinemacılara oyunculara duygularını sorduğumuzda tek kelimeyle, harika, mükemmel cevaplarını aldık. Festivale her katılışlarında aynı heyecanı duyduklarını söylediler.
Yine konvoy içinde sinema karakter tiplemeleri halkın ilgi odağı oldu. Sinemasever Adana’lılar, ünlülerle şov sanatcılarıyla bol bol hatıra fotografı çektirdiler, selfie yaptılar.

Sevgi Korteji’ni Adana Büyükşehir Belediyesi önünde halk durdurdu. Konvoyda yer alan dansçılar muhteşem dans gösterisi sundular. Show’a eşlik eden davullarda çok ilgi gördü.
Kortej sonrası tüm hızıyla devam eden festival Sertab Erener’in Konseriyle dahada renklendi.
Türk Müziğinin sevilen sesi Sertab Erener, İstasyon Meydanı’ndaki konserle Adanalılara unutulmaz gece yaşattı.

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü ve MHP Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy’un da katıldığı konserde ünlü sanatçı Erener’e çiçek ve plaketini de Başkan Sözlü, kızı Gökçen Sözlü ve MHP Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy verdi.


yilmazparlar@yahoo.com

Çarşamba

25. Uluslararası Adana Film Festivali Onur Ödülleri töreni-Yılmaz Parlar


Yerli, milli olmadan evrensel olunmaz  
24 Eylül 2018 Pazartesi günü Adana Hilton Hotelde, gerçekleşen, 25. Uluslararası Adana Film Festivali Onur Ödülleri töreninde, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, "Bir şeye inanıyoruz ki yerli olmadan, milli olmadan evrensel olunmaz"dedi
Düzenlen törende Vizyon Sahibi Yönetmen ödülü Rus yönetmen Aleksey Fedorchenko’ya Yaşam Boyu Başarı Ödülü Şerif Gören'e, Onur Ödülleri Cüneyt Arkın, Muhterem Nur, Ahmet Mekin ve Süleyman Turan'a "" takdim edildi. 
Nefise Karatay ile Oktay Kaynarca'nın Sunuculuğunu üstlendiği törende, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, “ Festival Yeşilçam'dan, Türk sinemasının geleneğinden aldığı güçle 1969 yılında başladı.

Hem yerli sinemamıza hem uluslararası sinemaya ev sahipliği yapıyoruz. Bugün onur ödülleri vereceğiz ama şunu ifade etmek istiyorum ki onurlu Türk sinemasının zaten onurlu olan değerli sanatçılarına onur ödülü vermek tabii ki haddimize değil, bizimki bir vefa örneğidir. Ne mutlu ki onlarla Türk sineması yücelmiş ve bugün dünya sinemasında önemli bir yer edinmiştir. Uluslararası camiaya baktığımızda kendi sineması yabancı filmlere yenilmeyen, en fazla seyirci çeken sinemalardan bir tanesi Türk sinemasıdır. İşte biz o sinemaya, Türk sinemasına, Türk sanatına, Türk sanatçısına Adanalılar adına bereketli topraklardan hizmet etmekten büyük şeref duyuyoruz."ifadelerini kullandı.

Sözlü, "Sanat tabii ki aynı zamanda bütün dünya insanlığının ortak dilidir" diyerek, Vizyon Sahibi Yönetmen ödülünü Rus yönetmen Aleksey Fedorchenko’ya takdim etdi.
Yaşam Boyu Başarı Ödülü"nü alan Şerif Gören “ilk filmimi Adana'da çekmiştim. Çok uğurlu geldi.”dedi Şerif Gören Adana’yla bütünleşmiş Adana ‘nın simgesi olmuş Büyük sinemacı  Yılmaz Güney hakkında "Yılmaz Güney bana Şerif kardeş ben ona Yılmaz abi derdim. Beraberliğimiz yaklaşık 10 yıl sürdü. Tabii ki Yaşar Kemal ile sohbetlerimizi, Orhan Kemal'ın tavla oynayışını, tespihini hiç bir zaman unutmadım. 25. yılda bu ödül önemli bir şey. Bu ödülle de beni onurlandırdınız, gururlandırdınız ve bu ödülü şerefle saygıyla taşıyacağım" sözleriyle şükranlığını ifade etdi.

Ahmet Mekin, Adana Vali Yardımcısı Mustafa Aydın'dan ödülünü aldı. 
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Sözlü sağlık sorun nedeniyle törene gelemeyen Cüneyt Arkın'ın ödülünü, eşi Betül Cüreklibatur ile oğlu Murat Arkın'a verdi.
Cüneyt Arkın, görüntülü olarak ekrana bağlandı. "Uzun süredir ayrı kaldım sizlerden. Sevgi dolu içten gelen bakışlarınızı, sımsıcak hareketlerinizi, o candan yaklaşmalarınızı çok özledim. Hepinizi sevgi ve saygıyla kucaklıyorum" dedi.

Ödülü babası adına alan Murat Arkın, bir gerçeği gözler önüne serdi. Telif Hakları.
Murat Arkın babası hakkında "Çok ter döktü yetmedi kanını döktü. Vücudunda kırılmadık kemik kalmadı, ölümlerden döndü ama yine de hiç kimseden bir şey istemedi. Artık 82 yaşında istediği bir tek şey var. Mümkünse telif haklarını hakkını istiyor. Bunu niye istiyor. Bunu Yeşilçam emekçileri ve aileleri için istiyor. Çünkü o sadece filmlerinde değil gerçek hayatta da bir Battal Gazi, bir Kara Murat, Malkoçoğlu. Aslına baksanız o Vatandaş Rıza'nın ta kendisi. Öğretmen Kemal, Komiser Cemil. İnsanlığıyla adamlığıyla 82 yaşında olmasına rağmen delikanlılığıyla milliyetçiliğiyle vatanseverliğiyle halkına olan aşkıyla askerine olan saygısıyla ve daha da önemlisi bütün bu değerleri bağrında barındıran gerçek Atatürkçülüğüyle Cüneyt Arkın."Şeklinde babasının kişiliğinide özetledi.

MHP Adana Milletvekili Muharrem Varlı, Muhterem Nur’a ödülünü sundu.
Aktörlüğü "mahcup adamın intikamı" olarak değerlendirilen Süleyman Turan Ödülünü Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Sözlü'den aldı.
Turan, "Bundan sonra da ne kadar mahcup olabilirim gerçekten bilmiyorum ama yine de mahcup olmaya hazırım ne olursa olsun" diye konuştu.
Törende ABD’li şarkıcı Della Miles Türkçe ve yabancı şarkılardan oluşan konseriyle devam etdi. 
yilmazparlar@yahoo.com

Pazar

150 yıllık Fransa-Türkiye kültür ortaklığı sergisi-Yılmaz Parlar

150 yıllık Lisemiz Galatasaray

150 yıllık Fransa-Türkiye kültür ortaklığı sergisi.


Galatasaray Lisesinin 150 yıl kutlamaları kapsamında Fransız Kültür Merkezi'nde sergi düzenlendi. Öğretim görevlilerin, müdürlerin, Dernek yönetim kurul üyelerin, mezun olan iş, sanat dünyasının önemli isimlerin, elit bir sanatsever konukların katıldığı sergi ilgiyle izlendi.


Kökleri 1481 yılına dayanan, ismi gibi saray ve müze niteliğinde okul Galatasaray lisesi, 1 Eylül 1868 tarihinde 3. Napoléon’un teşvikiyle, Sultan Abdülaziz tarafından Mekteb-i Sultani adıyla lise olarak hizmete sunulmuştu. 1871’den beri verdiği mezunlarla bir eğitim sürecinin belgeleride böylelikle bu sergide su yüzüne çıkıyor.


İki ülkenin işbirliğinin simgesi olan sergide; Bir buçuk asırlık zaman diliminde eğitmen ve öğrenci nesilleri öyküleri perspektifiyle, itibarlı eğitim kurumlarından biri olarak laik ve Avrupa’ya entegre devlet okulu olarak hafızaları tazeliyor.   


Serbest yazar olarak çalışan İzzettin Çalışlar’ın küratörlüğünü yürütdüğü, Fransız Kültür Merkezi'nce düzenlenen serginin açılışını, Fransa İstanbul Başkonsolosu Buchwalter Bertrand gerçekleştirdi.


Sergi, Türkiye ve Fransa arasındaki eğitim ve kültür ilişkisinin ortak kültürünü oluşturan Galatasaray Lisesi'nin, kuruluşundan günümüze dek geçirdiği tarihi sürecin ilgili eserleri ve dökümanlarını kapsıyor. 


Serginin açılış konuşmasında; Fransa İstanbul Başkonsolosu Buchwalter Bertrand, Galatasaray Lisesini, Türkiye ile Fransa arasındaki ortaklığın temel taşı saydıklarını Galatasaray Lisesi'nin öğretmen ve öğrencileriyle Türkiye'deki modernleşmenin güçlü savunucularından olduğunu söyleyerek, iki ülke arasındaki dostluğunda  sembolü olduğunu vurguladı.


Güçler birleştiğinde ortaya yeni dinamik bir güçün çıkacağınığını dile getiren Buchwalter, Galatasaray'ın yıllar içerisinde büyüdüğünü, 1992'de kurulan Galatasaray Üniversitesi'nin 25. kuruluş yıl dönümüne de atıf yaparak "Bu çifte yıl dönümü hem nostalji dolu kutlamalar hem de projelerin daha da güçlendirilmesi ve Cumhurbaşkanı Mitterrand'ın dediği gibi, 'Yeni nesillerin ve yeni umutların yetiştirilmesi için büyük bir fırsattır."  dedi

Sergi, 3 Ekim 2018 'e kadar ziyarete açık olacak 



yilmazparlar@yahoo.com

Brezilya Bağımsızlık günü resepsiyon-Yılmaz Parlar

YAŞASIN BREZİLYA-YAŞASIN TÜRKİYE

Samba Ülkesinin Kurtuluş Gününde Yine Atatürk..


Yalnız Türkiye’nin değil, Dünya’nın sevgisini, sempatisini kazanan samba ülkesi Brezilya Kurtuluş günü kapsamında verilen resepsiyonda, İstanbul ve Türkiye sevdalısı, İstanbul Brezilya Baş Konsolosu Paulo Roberto França yaptığı konuşmasında yine Atatürk takdiri yine Atatürk sevgisi vardı.

İstanbul Brezilya Baş Konsolosluğu 7 Eylül Brezilya Bağımsızlık günü kapsamında 19 Eylül 2018 Çarşamba günü Ritz Carlton Hotelde, Brezilya’nın Ankara Büyükelçisi Eduardo Gradilone ve eşi Diva Gradilone katılımıyla resepsiyon verdi. 

İstanbul Brezilya Baş Konsolosu Paulo Roberto França “7 Eylül 1822’de Brezilya’daki yurttaşların adalet, eşitlik ve özgürlük taleplerini takiben, Naip Pedro de Alcantara sömürgeci yönetimi kaldırmaya ve Portekiz’den bağımsızlık ilan etmeye karar verdi. Kendisi Brezilya İmparatorluğu’nun ilk yöneticisi, I. Pedro oldu. 

Kıta Amerikası tarihindeki bu mühim olay Brezilya’nın egemen bir ulus olarak varlığının başlangıcını işaret etmektedir. Brezilya halkının kendi kaderi üzerindeki yüksek otoritesinin delili ve eski sömürgeci hakimiyete dayalı adaletsiz uluslararası düzenin reddidir. 
Birçok açıdan benzer şekilde, Mustafa Kemal Atatürk dış müdahaleye karşı silahlanan Anadolu halkına Kurtuluş Şavaşı'nda liderlik etmiş ve çağın egemen güçleri tarafından Türkiye'ye dayatılan Sevr Anlaşması'nın haksız taleplerini reddetmiştir
Kaderin çarpıcı bir tesadüfü ile, Atatürk’ün 1927’deki Nutku’nda dile getirdiği önemli şiarı, yüz beş yıl önce Brezilya’nın bağımsızlığının ilan edildiği anda I. Pedro’nun beyan ettiği sözler ile tamamen aynıdır: 
“Ya İstiklal, Ya Ölüm!”
“Independência ou Morte!” Şeklinde Mustafa Kemal Atatürk sevgisini ve takdirini dile getirdi.
Başta Beyoğlu Belediyesi ve İstanbul Boğaz'ı Belediyeler Birliği Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Yabancı Konsolosların ve temsilcilerin, DEİK Brezilya-Türkiye İş Konseyi Başkanı Demir Şarman’ın iş siyaset sanat Dünyasının seçkin kişilerin elit davetlerin katıldığın resepsiyonda iki ülke Milli marşların okunmasıyla birlikde Konsolos França konuşmasında önemli bilgiler paylaştı. “Brezilya’nın bağımsızlığı farklı kültürel birikimlere sahip 200 milyondan fazla vatandaşa yurt olan büyük bir ulusu meydana getirmiştir. Brezilya’nın kalkınma yolculuğu boyunca dünyanın her köşesinden gelen göçmenler, ki buna Türkiye ve önceki Osmanlı toprakları da dahildir, hukukun egemenliğine ve liberal ve demokratik ilkelere dayalı müreffeh bir ülke yaratılmasında yardımcı olmuştur. 
Brezilya ile Türkiye halklarının ulusal kimlikleri bağımsızlık nosyonunu mihenk taşı olarak ve en temel dayanak olarak içermektedir. Köklü bir dostluğumuz var - Brezilya ve Osmanlı İmparatorlukları arasında Dostluk ve Ticaret Anlaşması'nın imzalanması ile Brezilya ve Türkiye arasında diplomatik ilişkilerin kuruluşunun 2018'de yüz altmışıncı yılını kutluyoruz.”Bilgilerini verdi. 

İki ülkenin benzerliklerini ortaya koyan França “Bugünlerde Brezilya ve Türkiye daha çok ortak noktaya sahip - her ikisi de kendi bölgesel bağlamlarında önemli rol oynayan ve birtakım küresel sorunlar üzerinde benzer görüşlere sahip, üst-orta gelirli gelişmekte olan ülkeler. Güçlü, karmaşık ve oturmuş endüstriyel ekonomileriz. Ülkelerimiz son zamanlarda bazı politik ve ekonomik türbülanslar yaşamasına rağmen, demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne olan ortak bağlılığımız, fırtına gözden kaybolduktan sonra başarıya ve refaha ermemizi sağlayacaktır.” Dedi.

Ticari ilişkilerimiz ve Turizm- ülke ziyaretcileri hakkında “2017'de ikili ticaret neredeyse 3 milyar Amerikan Dolarına ulaşmıştır, 2016'dan %38 artış yaşanmıştır. 10 yıllık dönem içerisinde, ülkelerimiz arasındaki ticaret hacmi %108 artmıştır. Coğrafi mesafeye karşın, iki ülke arasında muazzam bir çekim vardır. Türkiye hızla Brezilyalı turistlerin en çok tercih ettiği destinasyonlardan biri haline gelmektedir. Her yıl ortalama 60 bin turist buraya gelmektedir.”şeklinde açıklamalarda bulundu.

Konsolosluğun Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu – DEİK ile geliştirebildiği, ticaret ve dostluk bağlarımızı iyileştirmemizde etkili olan ortaklığını kutlayan sözlerle, “Brezilyalı özel şirketlerin Türkiye ekonomisinin çeşitli sektörlerindeki yatırımları açısından Türkiye istikrarlı bir şekilde cazip bir hedefe dönüşmektedir. Diğer taraftan, önemli Türk yatırımlarının Brezilya pazarına doğru hareket ettiğini görmekteyiz, ki üçüncü en büyük yabancı yatırım çeken ülkedir.”Bilgisini paylaştı.

İki ülke arasında devam eden yüksek düzey siyasi ikili diyaloğunu, Brezilya Tarım Bakanı Yardımcısı Mevkidaşı ile istişare için Ankara’ya geldiğini,  Brezilya Tarım Bakanlığı WorldFood İstanbul Fuarı’ndaki ulusal pavyonda  sponsor olduğunu vurguladı. 

Brezilyalı yurttaşlarına, Portekizce olarak seslenmek istediğini söyleyen, İstanbul Brezilya Baş Konsolosu Paulo Roberto França “Prince Regent tarafından imzalanan İlk Bağımsızlık Bildirgesinden alıntı, d. Pedro de Alcântara, 1 Ağustos 1822.

7 Ekim’de yeni Brezilya Cumhurbaşkanı’na oy vereceğiz. Gelecek dört yıl boyunca milletimize liderlik edecek olanı seçmek bizim sorumluluğumuzdur.
Ülkemize inanalım! Brezilya bizler, ailelerimiz, dostlarımız ve vatandaşlarımız.
Güzel ve çeşitli bir kültüre sahibiz. Gerçek tam vatandaşlar olalım, geleceğimizi ulus olarak tanımlamak için kaderimizin kontrolünü ele alalım.” Dedi.

“Brezilya ve Türkiye arasındaki dostluk bağları ile karşılıklı saygı ve takdirin bu gece daha da güçlü olmasını ve her geçen gün daha yakın ve sıkı olmasını temenni ederim. 

Yaşasın Brezilya! Yaşasın Türkiye!
Hepinize teşekkürler ve iyi eğlenceler.”Sözleriyle konuşmasını noktaladı.

Konuşma ardından Konsolos Paulo França çalışma arkadașları Sena Belkayalı ve Mustafa Dolu’ya Brezilya Devleti adına üstün hizmet nişanı takdim etdi.. 

Konuklar arasında Merkezi İstanbul’da Amerika Birleşik Devletleri’nin Florida, California ve New York eyaletlerinde şubeleri olan, GP Universal Şirketi Sahipleri Pınar Peker-Fariba Graham Konsolos ile yaptıkları sohbetde iki ülke arasında Ticari yatırımlara katkı yapacaklarını belirtdiler.

Gecenin sürprizi yaptığı brezilya müzik elçiliğinden dolayı Devlet sanatcı nişanına sahip Jozi Levi’nin samba ritm öğretisiyle yine kendi atölyesinden getirdiği davetlilere dağıtılan ritm aletlerinin samba ritmlerin çalınmasıydı. Çok güzel bir atmosferle sambalı kutlama yapıldı. Doyasıya gece yaşandı. Jozi Levi Brezilya orkestrasının Latin şarkıları icra eden Banu Kuntışık birbirinden güzel Brezilya şarkılarıyla geceye renk katdı.




yilmazparlar@yahoo.com

Perşembe

uniq gallery-Bölünmüş temsil-Yılmaz parlar

BÖLÜNMÜŞ TEMSİL   

4. İstanbul Tasarım Bienali kapsamında  mimar Deniz Biber ve mimar Kerim Kürkçü tarafından kurulmuş ve yönetilen sanatsal mekan, Uniq Gallery'de  Bölünmüş Temsil isimli grup sergisi sanatseverlere kapılarını açtı.



Oğuzhan Güdek, Evren Erol, Serkan Yüksel, Cansu Sakız - Murat Kahya, Esra Carus, Özge Yağcı, Uğur Savaş, Doğukan Çiğdem sanatcıların eserlerin yer aldığı sergi18 Eylül -14 Ekim tarihleri arasında ziyarete açık olacak.


Küratörlüğünü Ezgi Yıldız ve M. Wenda Koyuncu’nun üstlendiği, 4. İstanbul Tasarım Bienali’nin “Okullar Okulu” temasına paralel olarak düzenlenen sergi; dünyayı temsil etme biçimimiz, evreni tasavvur etme halimiz bilgi birikimi ile nasıl ayrıştı ve temsil edilemez bir hal aldı? Nasıl oluyor da bilgi arttıkça dünya daha kötü bir yer olmaya başlıyor? Akıl, teknoloji ve organize haldeki bilimsel bilgi nasıl oluyor da insanları gittikçe daha mutsuz ve güvencesiz bir hayata mahkum ediyor?  Ya da Bilgi kaynakları artarken öznelerin benzemezliği ve önerilerin farklılaşması beklenirken nasıl oluyor da birbirini kopya eden bir dünyaya doğru gidiliyor? Bütün bu problemler içinde tasarımcının ortaya koyduğu nedir? Tasarımcı tasarlamayı nasıl öğreniyor? Hangi yollardan geçip farklı olanı ortaya çıkarabiliyor? gibi soruların üzerine eğiliyor.


yilmazparlar@yahoo.com

Pazar

SALT BEYOĞLU-EVRENİN TİTREŞEN IŞIKLARI-YILMAZ PARLAR

EVRENİN TİTREŞEN IŞIKLARI

Anna Boghiguian, Rana Hamadeh, Navine G. Khan-Dossos ve Merve Ünsal’ın “şimdi” algısını sorgulayan işlerinden oluşan sergi, insanın dünyayı kavrayışındaki dönüşümlere istinaden tarih ve geleceğin yeniden yapılandırılması fikrine dayanıyor.


Hakikatin temsilleri, dilin sınırları, bilgi üretimi ve aktarımının her yönden sınandığı bu değişken zamanlarda olup bitenler nasıl kayda geçirilmelidir? Cixin Liu’nin

2014’te İngilizce’ye The Three-Body Problem adıyla çevrilen meşhur bilim kurgu romanındaki bir bölümden adını alan Evrenin Titreşen Işıkları, insanın dünyayı kavrayışındaki dönüşümlere istinaden tarih ve geleceğin yeniden yapılandırılması fikrine dayanır. Mantık zemini sallanmaya başladığında bireyin korunaklı alanlarını istikrarsızlaştırmanın, idrak sınırlarını zorlamanın, kendine dair algısını sarsmanın olası yollarını araştırır. Anna Boghiguian, Rana Hamadeh, Navine G. Khan-Dossos ve Merve Ünsal’ın SALT Beyoğlu’nu çıkış noktası alarak yapıyı harekete geçiren
işleri, hiçbir zaman tam manasıyla anlaşılamayan ve kifayetsiz “şimdi” algısını sorgulamaya aracıdır.

Sanatçıların üretimleri, bilginin uç noktalarını, tanıklık ve deneyimin aldatıcı yanını ve tarihin nasıl yozlaştırılabildiğini tartışmaya açar. Eleştirel feminizm ve queer kuramından etkilenen pratikleri, politik temsiliyetçiliğin kapsam ve yararlarını sorunsallaştırır. Boghiguian’ın çizim ve resimleri, konu ettiği öznelerin içinde bulunduğu jeopolitik koşulların hayatlarına etkisini yansıtır. Sanatçı, eski uygarlıklar, mitler, edebiyat, özellikle de şiirle ilişkilendirdiği görüntüleriyle yabancılaşma hâllerini anlatır. Hamadeh, uzun süreli bir projesi kapsamında tanıklık olgusunu irdelediği operamsı işiyle yurttaşlık merkezli yaklaşımı kesintiye uğratmaya çalışır. Khan-Dossos, 2011’de SALT Beyoğlu’na dönüşen Siniossoglou Apartmanı’nın 150 yıllık geçmişine bakar. Sanatçının sergi mekânlarına uyguladığı duvar resmi, yapının cadde kotunda dükkân, üst kotlarda konutları barındıran özgün kullanımını anımsatır. Tavan süslemelerine gönderme yapan fırça izleri, özel mülkün en az kamusal mekân kadar bir suç ya da olay mahalli olabileceğine işaret eder. Mimari yapılardan anlatıcılar yaratarak kullanıcıları işgalciye çeviren Ünsal, “her şeyi duyup gören bir röntgenci” olarak eşikten adım atmanın ve hem gerçekte hem de mecazen içeride olmanın anlamını inceler.


Evrenin Titreşen Işıkları, uyruk, egemenlik, toplumsal cinsiyet, akrabalık ve teknoloji kavramlarının yeniden tariflendiği zamanlar için bir gelecek tahayyül etmeyi amaçlar. SALT Beyoğlu’na yayılan dört ayrı konumlama, duyarlılıkları tetiklerken beden ve zihnin alışkanlıklarını şaşırtan bir ortam oluşturur. Bu işler, sergilenen bir dizi sanat nesnesinden ziyade mekânsal müdahale ve hatta klasik sergileme biçimlerine karşı birer performatif iddia niteliğindedir.


Sohbetler serisinin bu ikincisi sergisi, Eindhoven’da bulunan Van Abbemuseum’un baş küratörü Annie Fletcher tarafından programlanmıştır.

       
SALT, Nisan 2018’de Tanımsız Hizmetler Bürosu sergisiyle başlattığı Sohbetler serisi kapsamında, kültür alanından davetli kişilerle uzun süreli programlar geliştirir. Sohbetler, hızlı tüketime hazır, sırf seyirlik amaçlı sunumlar üretmektense yerinde ve derinlikli incelemeleri teşvik edip etkinleştirir; profesyonel ağlardan beslenmekten ziyade ilişki kurmayı merkeze alır. Sürümde olan kavramlar, etkinlik hâlleri ve izleyici yapılanmalarının tekrarı yerine, sağlam temelli altyapılar oluşturan bütünlüklü ve bir o kadar da aktif bir fikir alışverişi ortamı kurulması önceliklidir. Sergi yapımının bu bağlamda bir araç olarak değerlendirildiği Sohbetler’de, davetli programcıların çalışmalarına SALT ve birlikte araştırdığı, öğrendiği bileşenleri dâhildir.

 yilmazparlar@yahoo.com

Fabriano Temsilcisi Kağan Açıköney Evlendi-Yılmaz Parlar



Fabriano Temsilcisi Kağan Açıköney Evlendi 
Dünya markası Fabriano Türkiye temsilcisi iş adamı Kağan Açıköney görkemli bir törenle evlendi. 

Seçkin davetliler önünde, iki güzel bayan ve üç yakışıklı erkek şahitleriyle, Beşiktaş Belediyesinin, Radisson Blu Hotel Havuz Başında kıydığı nikah sonrası, muhteşem düğün töreniyle, hayallerini gerçeğe dönüştüren Hande Cimilli-Kağan Açıköney evliler kervanına katıldı.

Dünya evine giren Açıköney ailesinin mutlulukları gözlerinin içi gülmelerinden belli oluyordu. 

Düğün töreni muhteşem bir atmosferde gerçekleşti. Mutlu çift ve davetliler gece boyunca eğlendi. Genç çiftin birbiriyle olan uyumu ve yüzlerindeki mutlulukları gözlerden kaçmadı.
 
Çifti bu özel gecede, yalnız bırakmayan sevenleri, pistde her çeşit müziğin ritmine uygun her dansı yaparak düğüne çoşku verdiler. Düğün özel lezzetli menüsüne, yine görkemli pasta eşlik etdi. 

Genç çiftler pasta kesimiyle birlikde birbirlerine mutluluk pasta dilimini yetirdiler. Şampanya kutlamasıyla geceye noktayı koydular.

İş adamı Kağan Açıköney”in ortak olduğu firma Alta, Matbaacılık ve Matbaa Malzemeleri, Kırtasiye, Kağıt ve Selüloz Sanayi, ürünleri İthalat ve ihracatını gerçekleştirmektedir. Aynı zamanda uluslararası pazarlara hakim olan güvenilir özel kağıt Dev Dünya markası Fabriano Türkiye temsilcisidir.   

yilmazparlar@yahoo.com


Pazartesi

Amul-Hazar 2018 Uluslararasi rallisi-Yılmaz parlar

TURKMEN DESERT RACE 2018

Amul-Hazar 2018 Uluslararasi rallisi 

Orta Asya’nın parlayan yıldızı Türkmenistan coğrafik konumu itibariyle bölgenin önemli lojistik üssü ve ulaşım merkezine dönüşmektedir. Türkmenistan Devlet Başkanı Sayın Gurbanguli Berdimuhamedov’un liderliğinde ülke her alanda istikrarlı kalkınma hamleleriyle büyük hedeflere ulaşmaktadır. 


Türkmenistan son yıllarda ekonomide kazandığı büyük kalkınmalar sonucunda birçok alanda özellikle spor alanında dev yatırımlara imza atmıştır. 2017 yılında Asya kıtasının önemli ve devasa spor organizasyonluğu  - Kapalı Salon ve Savaş Sanatı 5.Asya Oyunları’na ev sahipliği yapan Türkmenistan, 5 milyar dolar üzerindeki yatırımları ile bölgenin dev Olimpiyat Kompleksi’ni inşa etti. 
5.Asya Oyunları ve diğer dev spor organizasyonları sonucunda Türkmenistan’ın dünya spor arenasındaki saygınlığı ve itibarı katbe kat artmıştır. Bunun sonucunda Türkmenistan dev spor organizasyonlara ev sahipliği yapabileceğini tüm dünyaya göstermiştir.
Tarihi ve Büyük İpek Yolu’nun kalbi olan Türkmenistan, bu sene Eylül ayında motor sporu alanında uluslararası bir spor yarışına ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Türkmenistan Devlet Başkanı’nın girişimiyle Büyük İpek Yolu’nun güzergahında yer alan Amul’dan başlayarak, ülkenin batısındaki Hazar Denizi kıyısındaki Avaza turizm bölgesine kadar uzanacak Amul-Hazar 2018 Uluslararası ralli yarışı gerçekleştirilecek. 
BAŞKA BİR ADIYLA  - "TURKMEN DESERT RACE"
Toplam uzunluğu bin 500 kilometre olan rallinin üst düzeyde gerçekleştirilmesi için “Africa Eco Race” ralli müsabakasının genel direktörü ve organizatörü, çifte Dünya Şampiyonu ve Paris-Dakar’ın çifte galibi olarak bilinen ünlü ralli yarışmacısı Jean-Louis Schlesser ile anlaşma sağlandı. Jean Louis Schlesser’in ekibi, Amul-Hazar 2018 rallisini tanıtmak ve daha fazla ülkeden sporcunun katılımı sağlamak için bu yarışı yeni bir proje olarak "TURKMEN DESERT RACE" olarak ta tanıtmaktadır. 
Türkmenistan – Büyük İpek Yolu’nun kalbi’ yılı olarak adlandırılan 2018’in 9-15 Eylül tarihleri arasında Fransız tarafının desteğiyle organize edilecek uluslararası etkinlik için 2 gün hazırlık yapılacak. Yarişa katılacak takımlar için 9-10 Eylül tarihleri arasında Lebap vilayetinin Türkmenabat kentinde kayıt işlemleri yapılacak. Yarış 11 Eylül tarihinde resmen başlayacak.
Yarış 5 etapta devam edecek. Orta Asya’nın en sıcak çöllerinin birinden geçecek. Amul-Mary, Mary-Derveze, Derveze-Türkmen Gölü, Türkmen Gölü-Yangala, Yangala-Avaza arasında yapılacak yarışlarda SSV, SUV'ler, kamyonlar yarışacak.

ÜLKE TANITIMI İÇİN ÖNEMLİ BİR YARIŞ

Ciddi spor organizasyonluklarını düzenleme kapasitesine sahip olan Türkmenistan için bu yarış ülke tanıtımı açısından da büyük önem taşımaktadır. Amul-Hazar 2018 rallisi "Türkmenistan - Büyük İpek Yolu'nun kalbi" sloganı çerçevesinde düzenlenen eşsiz bir spor etkinliğidir. Sporcular ve takımlar, Büyük İpek Yolu'nun antik yolları boyunca devam eden yarış etapları kapsamında doğanın ve kadim tarihini eşsiz güzelliklerine tanıklık edecekler. Şu anda, bu yarışa hazırlık tüm hızıyla devam ediyor, yarış rotasını geliştirmek için çalışmalara devam ediliyor, uzun yıllara dayanan deneyime sahip uzmanlar, konuklar için kültürel etkinlikler hazırlıyor. 
Yarışın rotası, Karakum Çölü, ovalar, dağlık araziler ve Hazar Denizi'nin incisi olan Avaza'nın turizm bölgesi gibi Türkmenistan'ın unutulmaz doğal manzaralarını içerecek. Yarış esnasında dinlenme zamanlarında konukları Türkmen mutfağının eşsiz ve leziz yemekleri, sanatçıların konser programları beklemektedir. 
Rota boyunca Darvaza (gaz krateri, 47 yıl boyunca sönmeyen ateş), Türkmen Gölü - çölün ortasında eşsiz bir gölet, Gyzylgaya kasabasındaki kırmızı kumlar ve kayaların yanı sıra birçok eşsiz doğal manzaralara sahip park yerleri konuklarda Türkmenistan hakkında muhteşem bir izlenim bırakacak.
Böylece, yarışa katılan ekipler, Türkmenistan'ın doğusundan batısına doğru yolculuk yapacaklar. Büyük İpek Yolu'nun tarihi rotasını tekrarlayacaklar ve antik ticaret kervanları gibi efsanevi Karakum çölünün engebeli kısımlarını aşacaklar. 
Karakum çölü bir projenin önemli bir parçasıdır. Karakum çölü Sahara’dan sonra ikinci önemli çöllerdne birisidir. Bu nedenle, Sahara çölünde yapılan dünyaca ünlü Dakar ralli sınıfına katılmak kapasitesine sahip olan bu proje için Karakum çölü büyük bir önem taşımaktadır. 
Büyük bir önem taşıyan yarış için Türkmenistan Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Spor ve Gençlik Politikalar Bakanlığı ve diğer devlet kuruluşları büyük bir hazırlık içerisinde bulunmaktadır. Türkmenistan Dışişleri Bakanlığı kanalıyla yurtdışındaki tanıtım ve bilgilendirme toplantıları da devam ettirilmektedir. 
TÜRKMENİSTAN – SPOR ÜLKESİ
Türkmenistan Devlet Başkanı Sayın Gurbanguli Berdimuhamedov liderliğinde ülkede spor alanında büyük ilerlemeler kaydedildi. Ülkede spor altyapısının güçlendirilmesi için yapılan yatırımlar sonucunda spor okulları, stadyumlar, spor merkezleri, Olimpiyat Kompleksi, Avaza spor kompleksi gibi çok sayıda tesis inşa edildi. 
Sportif lider kişiliğiyle ve sağlıklı yaşama büyük önem veren Türkmenistan Devlet Başkanı, bu sene Şubat ayında Amul’dan başlayıp, Hazar’a kadar devam eden “Büyük İpek Yolu” adı altında kitlesel spor müsabakalarını başlattı. Bu müsabakalar kapsamında koşu ve bisiklet yarışları başlatıldı ve halihazırda ülke genelinde devam etmektedir. Eylül ayında ise ralli yarışı gerçekleştirilecek. 
yilmazparlar@yahoo.com