Pazar

Çatalhöyük, Meke Gölü, Kelebek Müzesi-Gündegül Parlar Haberi


Çatalhöyük, Meke Gölü, Kelebek Müzesi


Geçmişin değerlerini geleceğe taşıyan Kolleksiyon Klüp üyeleri, Şerif Antepli’nin Başkanlığı ve Sempatur’un sahibi İlhan Uçok’ın  mükemmel organizasyonu ile kültür ve sanat gezilerinden birini daha gerçekleştirdi. Selçuklu’ların Başkenti Konya ve çevresindeki mimari eserler ile kültürel, arkeolojik yerleşimler gezildi. Özellikle Çatalhöyük gezinin odak noktası oldu.





2012 yılında Dünya Miras listesine giren, Göbeklitepe’nin keşfedilmesi ile ikinci en eski yerleşim  yeri olan Çatalhöyüğün tarihi M.Ö.8000 kadar uzanmaktadır. Kazılarda yerleşim yerleri olarak evler, kutsal mekanlar ortaya çıkmıştir. Kazı çevresinde de  örnek bir ev yapılarak, o dönemdeki ev modeli tanıtilmaya çalişılmıştır. Yapılan kazılarda, evler birbirine bitişik, sokak ve yolun olmadığı görülmektedir. Evler dört duvardan ibaret, kapısız penceresiz olup merdivenle dama çıkılıyor, damda hem hava hem ışık almasını sağlıyan büyükçe bir delik bulunuyor ve eve buradan giriliyor.Dolayısıyla insanlar evlere birbirlerinin damlarından yürüyerek giriyorlar. Mezarlıkları yok, ancak ölüleri dışarda akbabalara yenilmesi için bırakıyorlar, yenildikten sonra kemikler toplanarak evin içine gömülüyor. Evlerin içinde duvarlarda, boğa, koç başı, geyik ve insan çizimleri var. 18 yerleşim katmanın bulunduğu kazılarda, pek çok obje çıkarılmış, bunlardan biride Kibele ana tanrıça heykelidir.





Çatalhöyük’ten hayranlıkla ayrılan gurup, oradan Dünyada tek olan ve 4.5 milyon yıl önce 

( Pleistosen Çağ) patlıyan volkandan sonra, suyla dolan, 9000 yil önce de ikinci bir patlama geçirmiş, çit patlamalı volkanik Meke Krater Gölüne geldi. İçinde  adacıklar olan ancak bugün suları çekilmiş durumdaki gölün çevreside,  göçmen kuşların göçleri sırasında dinlenme yeri olarak kullandıkları tabiat harikası bir yer.




Kolleksiyon Klüp üyeleri daha sonra muhteşem bir tabiata sahip,  Konya Ereğli’ye 12 km. Mesafede, İvriz’e Hitit Anıtı’ını görmeye geldi. Anıt  su kaynağı yakınında büyük bir kayaya  oyulmuş, 4.20 m. yüksekliğinde, 2.40 m. genişliğinde olup,Tuwana Kralı Warpalawa’yı bir elinde buğday başakları diğerinde üzüm salkımı tutan tanrı Tarhunza’ya tapınırken gösteriyor. Tarhundas aynı zamanda bolluk ve bereket tanrısıdır. İvriz Kaya Anıtı'nın bir kopyası İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.




Bu arada mutlaka görülmesi gereken muhteşem ziyaret yerlerinden biride, Konya Tropikal Kelebek ve Böcek Bahçesi.Çok büyük bir arazide kurulu , 7.600 metrekarelik dev kompleksin içinde ve 3.500 metrekarelik gezi alanında, çeşit çeşit tropik bitki, ufak bir şelale, müze ve kelebek yumurtaları bulunuyor 





Dünyanın dört bir yanından, Malezya’dan İngiltere’ye, Hollanda’dan Meksika’ya Filipinler’e kadar farklı türlere ait,binlerce kelebek, 28 derece ve nemli bir ortamda yaşıyor.  Larvalar sıra sıra asılı halde büyütülüyor. Entersan olan da  meyveler tabak tabak çeşitli yerlerde yemeleri için sunuluyor.  İçeride kelebeklerin kuş sesine benzer sesleride inanılmaz. Tropikal Kelebek Bahçesinin üzerini kapatan mimari bölümün üzerinde de devasa  kelebek biçimli bir örtü bulunuyor. Türkiyenin ilk Kelebek Bahçesi gerçekten muhteşem.




Kültür sanat turumuz,  Konya  civarındaki yıldızı parlayan Sille ‘ye yöneldi. Sille 5 bin yıllık bir tarihe sahip, etrafındaki tepelerde kaya oyukları görülüyor. Müsbet bir şekilde restorasyonlar yapılmış ve devam ediyor. Son derece modern Tarih, Kültür İnsan ve Medeniyet eserlerini simgeliyen  Sille Müzesi, Zaman Müzesi, Aya Elenia Müzesi, Osmanlı Dönemi camiileri örneğin, Kurtuluş Camii,Subaşı Camii, Ak Camii gibi pek çok camii mimari eserler görülecek yerler arasında. Sille, hamamlar, çeşmeler, kilise ve manastırlar,  tipik evler ile zengin bir yerleşim dokusuna sahip. Aya Elenia Müzesi, MS.327 yılında Bizans İmparatoru Constantin’in annesi Helena Kudüse giderken burada konaklamış ve bu mabeti bizzat temel atma töreninde  bulunarak yaptırmıştır.




Gezinin son durağı Konya olup, burada da Mevlana Müzesi,Şemsi Tebrizi Türbe ve Camii, Sadettin Konavi Türbesi, Alaeddin Tepesi, Alaeddin Camii, İnce Minareli Müzesi (Taş ve ahşap eserlerin sergilendiği ) Selçuklu’nun muhteşem turkuaz, larcivert seramik eserlerinin sergilendiği Karatay Çini Eserler Müzesi gibi sivil ve dini mimari eserlerin görülmesinden  sonra,  Sempaturun her gezide olduğu gibi mükemmel organizasyonu, son derece konusuna hakim Tuncer  Özveri .rehberin bilgilendirmesi,  kültür sanat doygunluğu ile mutlulukla  bir gezi, nostaljik hızlı tren yolculuğu ile sona erdi.



info@parlarmedya.com


 

Pazartesi

4. İstanbul Orchestra'Sion Uluslararası Piyano Yarışması-Yılmaz parlar


Benzersiz Piyano Yarışması


Notre Dame de Sion Lisesinin dördüncüsünü düzenlediği Sion Uluslararası Piyano Yarışmasının Dünyada başka bir eğitim kurumu tarafından yapılmaması başarılı organizasyona ayrıca benzersiz özellik kazandırıyor.



11 Nisan 2019 salı günü Notre Dame de Sion Lisesinde düzenlenen, 7-14 Mart 2020 gerçekleşecek 4. İstanbul Orchestra'Sion Uluslararası Piyano Yarışması'nın basın toplantısında sorumuz üzerine, Yarışma Başkanı ve Okul Müdürü Yann de Lansalut, Jüri Başkanı Vahan Mardirossian eğitim kurumu olarak Dünyada başka düzenleyenin olmadığını söylediler.   



Basın toplantısına ayrıca Yarışmanın Genel Sekreteri, Emmanuelle Beaufils, Onur Kurulundan Devlet Sanatçısı ve piyanist Ayşegül Sarıca, Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi kurucusu Prof. Filiz Ali, piyanist ve besteci Ali Darmar, İstanbul Uluslararası Opus Amadeus Oda Müziği Festivali’nin kurucu ve yöneticisi Mehmet Mestçi, piyanist Metin Ülkü ve OdeonArts Müzik kurucusu Saba Sümer katıldılar. 


Başkan ve Okul Müdürü Yann de Lansalut yaptıkları organizasyonla yetenekli müzisyenleri tanınmalarına fırsat vermesi ve müzik dünyasına yeni sanatcılar kazandırmak amaçlı olmasından, eğitim kurumu olarak duydukları memnuniyetlerini ifade eden konuşma gerçekleştirdi.


Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi kurucusu Prof. Filiz Ali, piyanist ve besteci Ali Darmar yaptıkları konuşmada bazı eleştirmenlerin yarış atı gibi benzetmeyle yarışma karşıtı olduklarını dile getirmeleri üzerine bizde bu tür yarışmaların yoğun seyirci sağladığını verdiği ilhamla kendini keşfetme gizli yetenekleri ortaya çıkarma fırsatı yaratdığını yarışma organizasyonlarda ilk sıralarda olabilmek için seyirci ilgisi kriterlerin en başında geldiği hatırlatarak katkıda bulunduk.




Jüri Başkanı Vahan Mardirossian 2020 piyano yarışma jüri üyelerinin  yenilendiğini, yabancı üyelerinde olduğunu belirtdi.


Türk besteci Ali Darmar özel olarak bestelediği çağdaş bir eseri üçüncü aşamada zorunlu bir parça olarak yarışma programında yer alıyor. Eseri en iyi icra eden yarışmacıya Ali Darmar Ödülü verilecek. 


Yarışma hakkında verilen bilgilere göre; Yarışma halka açık dört ayrı sınavdan oluşacaktır. Finalde adaylara, orkestra şefi ve jüri başkanı Vahan Mardirossian yönetimindeki Orchestra’Sion orkestrası eşlik edecek. 




Yarışma danışmanı piyanist Franck Ciup ve müzik öğretmeni Ajda Ahu Giray önderliğinde öğrencilerinden oluşan bir jüri, NDS Gençlik Müzik Ödülü verecek.


Birincilik Ödülü 8.000 $ ve iki sene içerisinde birkaç konser verebilecek.  İkincilik Ödülü 4000 $, Üçüncülük Ödülü 2000 $ olarak belirlendi.

Toplantıda yarışma kriterinde aranan puanlamada önemli olanın yarışmacının eseri bire bir icra etmesimi isteniyor, özgün olarak sitilinde de icra edebilirmi şeklindeki sorumuz Jüri Başkanı tarafından cevaplandırıldı. jüri başkanı Vahan Mardirossian, yarışmacıyı rahat serbest bırakdıklarını sadece iyi yorumlama yapmasını aradıklarını söyledi.
Jüri heyeti olarak; jüri başkanı Vahan Mardirossian, yazar, yabancı festival düzenleyicisi Jean-Yves Clément, piyanist Gülsin Onay, Piyanist Pierre Réach, piyanist Keng Zhou, piyanist Ratimir Martinović, piyanist Antonio di Cristofano gibi isimler yer alıyor.

yilmazparlar@yahoo.com

Perşembe Sineması SALT Beyoğlu’nda başladı-Yılmaz Parlar

Perşembe Sineması

Perşembe Sineması ilkbahar gösterimleri, 28 Mart’ta SALT Beyoğlu’nda başladı.


SALT’ın Garanti Mortgage desteğiyle hazırladığı Perşembe Sineması’nın 2019 programı, 1990’lardaki toplumsal değişimlerin izini süren

bir şehir hikâyeleri seçkisinden oluşuyor.


28 Mart-30 Mayıs SALT Beyoğlu, Açık Sinema


SALT tarafından Garanti Mortgage desteğiyle sürdürülen Perşembe Sineması’nın altıncı yıl programı, 20. yüzyılın son dönemecinde şehirlere odaklanıyor. Yeni bir dünya düzeninin kurulduğu 1990’lar, nice toplumsal dönüşümün meydana geldiği, gündelik alışkanlıklar ve gelecek beklentilerinin değiştiği, şehir mekânının 21. yüzyıl tasarılarına göre biçimlendirilmeye başlandığı bir dönem oldu. Soğuk Savaş sonrası siyasi, ekonomik ve teknolojik gelişmeler “küresel kent” ve “markalaşma” etiketi altında yapılı çevreye yansıdı. Perşembe Sineması’nın şehir hikâyelerinden oluşan 2019 seçkisi, bir kırılma noktası olan 90’ların panoramasını sunmanın ötesinde; dönemin homojen olmaktan uzak, coğrafyaya göre ayrışan etkilerine güncel bir merakla bakıyor.


Berlin Duvarı’nın yıkılması ve SSCB’nin dağılmasının ardından Avrupa, iş birliği politikalarıyla ortak para birimi ve vatandaşlığa dayalı bir siyasi ve ekonomik örgütlenme etrafında yeniden tariflendi. Bireysel özgürlük alanları, internetin sivil kullanıma açılması ve mobil iletişimin artması kadar çeşitli seyahat serbestliği anlaşmalarıyla genişledi. Güney Afrika’nın ilk siyah devlet başkanı seçimle göreve gelirken kıtadaki etnik çatışmalar iç savaşlara neden oldu. Benzer şekilde Avrupa’da, AB’nin ancak 2000’lerde hukuki düzlemde tartışmaya açtığı savaşlar yaşandı. Toplumların ayrışma ve birleşme eğilimlerinin belirginleştiği, ABD’nin tek süper güç hâline geldiği söz konusu yıllarda, özellikle medya ve reklam vasıtasıyla tüketim kültürü gitgide yaygınlaştı.


Perşembe Sineması programındaki kurmaca ve belgesel filmler, 90’lardaki kritik değişimlerin şehir ve uzantısındaki izdüşümleri aracılığıyla yakın geçmişin bireysel ve toplumsal bellekte nasıl saklandığı ve yorumlandığı, hatta silindiğini sorgulamaya imkân tanıyor. “Demir Leydi” zamanında Kuzey Londra’da hayata tutunmaya çalışan bir işçi ailesi, 1993’te anne babasının ölümünün ardından Barselona’dan Katalonya kırsalına götürülen bir kız çocuğu ya da Texas şehirlerinden Austin’de 90’lar Amerika’sına dair söyleyecek sözü olan bir grup “tuhaf” insan gibi bambaşka karakterler üzerinden geçmişteki gelecek hissini arıyor: 90’lar bugüne ne kadar yakın, ne kadar uzak?


Perşembe Sineması’nın tanıtım toplantısında bir konuşma yapan Garanti Mortgage Genel Müdürü Murat Atay, kurum olarak bugüne dek dünyanın dört bir yanından şehir ve insan ilişkilerini sorgulayan filmlerin gösterimine destek sağladıklarını belirterek şunları ifade etti: “Birçok kişinin hayatında farklı pencereler açmasına ve ufkunu genişletmesine az da olsa katkımız olduğunu düşünmek dahi bizleri çok mutlu ediyor. SALT ile çıktığımız bu keyifli yolculuğun altıncı yılına girerken topluma değer katan işlere imza atmanın gururunu yaşıyoruz.”



SALT Araştırma ve Programlar Direktörü Meriç Öner ise, Garanti Mortgage’ın uzun soluklu iş birliğiyle süren Perşembe Sineması’nın SALT’a, şehir düzleminde çok çeşitli mesele ve dönemi inceleme olanağı sağladığını vurguladı: “SALT Beyoğlu’nda yer alacak ilkbahar ve sonbahar gösterimlerinde, 90’lardaki önemli dönüşümlerin birey ve yapılı çevreyi nasıl etkilediğine bugünün merakıyla bakacağız.”


SALT Beyoğlu’ndaki Açık Sinema’da gerçekleştirilen Perşembe Sineması kapsamındaki filmler, orijinal dilinde Türkçe ve İngilizce altyazılı olarak gösterilecektir.


PROGRAM;

28 Mart Life Is Sweet [Hayat Tatlıdır] Mike Leigh, 1990, 4 Nisan Extinção [Yok Olma] Salomé Lamas, 2018, 11 Nisan Estiu 1993 [93 Yazı] Carla Simón, 2017, 18 Nisan Camorra Francesco Patierno, 2018, 25 Nisan Slacker [Aylak] Richard Linklater, 1990, 2 Mayıs In Praise of Nothing [Hiçliğe Övgü] Boris Mitic, 2017, 9 Mayıs Nema-ye Nazdik [Yakın Plan] Abbas Kiyarüstemi, 1990, 16 Mayıs Mit Verlust ist zu rechnen [Kayıplara Hazır Olun] Ulrich Seidl, 1992, 23 Mayıs Terra Estrangeira [Yabancı Topraklar] Walter Salles ve Daniela Thomas, 1995, 30 Mayıs Berlin Babylon [Babil Berlin] Hubertus Siegert, 2001


Life Is Sweet [Hayat Tatlıdır] (1990) 28 Mart, 19.00



Margaret Thatcher’ın başbakanlığı döneminde Kuzey Londra’da geçen Life Is Sweet [Hayat Tatlıdır] (1990), işçi sınıfından bir ailenin yaşadığı olaylı birkaç haftaya dair trajikomik bir hikâye anlatıyor. Profesyonel bir şef olan, “kendin yap” meraklısı Andy, kendi işini kurma hayaliyle külüstür bir minibüs alır. Eşi Wendy, aynı günlerde, bir arkadaşlarının yeni açtığı restoranda işleri yoluna koymak için garsonluk yapmaya başlar. Çiftin 22 yaşındaki ikiz kızlarıysa bambaşka amaçlar peşindedir: Anoreksiya hastası Nicola erkekler ve Marksizm’e takıntılıyken kadına biçilen toplumsal cinsiyet rollerine karşı çıkan, tesisatçı çırağı Natalie Amerika’ya kaçmayı planlar.


Yönetmen Mike Leigh, günlük hayatın çıkmazları, mütevazı hayaller, yemek, arkadaşlık ve sevgi üzerine bu eğlenceli ve melankolik filminde, geleneksel aile yaşantısını romantikleştirmeyi reddederek incelikli bir yaklaşımla gerçek tatlarını ortaya çıkarıyor.


 Extinção [Yok Olma] (2018) 4 Nisan, 19.00



Portekizli genç sanatçı ve yönetmen Salomé Lamas’ın kurguyla gerçeklik arasında gidip gelen bir deneme niteliğindeki siyah beyaz belgesel filmi, Birleşmiş Milletler üyesi hiçbir ülkenin tanımadığı Transdinyester’den yola çıkıyor. 1990’da Moldova içinde tek taraflı bağımsızlığını ilan eden, Ukrayna sınırı boyunca uzanan ve nüfusu yarım milyon civarında olan bu de facto cumhuriyet odağında, dönüşen Doğu Avrupa coğrafyasına dair etkileyici bir görsel anlatım sunuyor.


Transdinyester’de yaşayan ve Rusya’nın desteğine güven duyan milliyetçi genç adam Kolya, sahip olduğu Moldova pasaportuyla film boyunca bir sınırdan diğerine geçiyor. Sovyet mirası anıt yapılardan ücra köylere bu garip yolculukta; kimlik ve aidiyet, yurt sevgisi ve yurttaşlık, ideoloji ve politikaya dair fikirler ve çatışmaların bulanıklaştığı bir araf hâliyle yüzleşiyor.


 Estiu 1993 [93 Yazı] (2017) 11 Nisan, 19.00



İspanya’nın AIDS’ten yaşamını yitiren kayıp kuşağının geride bıraktığı nice çocuktan biri olan Carla Simón, biyolojik annesine adadığı Estiu 1993 [93 Yazı] filmi için şöyle diyor: “Senin hikâyen olduğu gerçeğini unutmak zorundasın.” Uluslararası festivallerde birçok ödüle layık görülen 2017 yapımı film, altı yaşındayken anne babasını kaybetmiş bir kız çocuğunun sessizce yas tutarken yeni ailesi ve hayatına nasıl uyum sağlamaya çalıştığını samimi bir dille anlatıyor.


Katalonya’nın başkenti Barselona’da doğup büyüyen Frida, sık ağaçlarla çevrili dağlık bir bölgede çiftlik evleri bulunan dayısı ve yengesinin yanına götürülür. Ne ailesinin ölümünü ne de sürüklendiği yabancı çevreyi anlamlandırabilen çocuk, annesinin özlemiyle doldukça içine kapanıp hırçınlaşır. Fakat, çok sıcak geçen 93 yazı boyunca, yarı yaşındaki kuzeni Anna’yla beraber keşfettiği bu dünyada yerini bulmaya başlayacaktır.


Camorra (2018) 18 Nisan, 19.00



Napoli doğumlu yazar ve yönetmen Francesco Patierno’nun 2018 yapımı belgesel filmi Camorra (2018), Campania bölgesinin başkentinde sosyo-antropolojik açıdan organize suçun tarihine bakıyor. İtalyan Radyo-Televizyonu RAI arşivlerinden çoğu daha önce yayımlanmamış etkileyici görüntülerle hazırlanan film, suç ve yoksulluğun hüküm sürdüğü Napoli sokaklarında Camorra suç örgütünün hikâyesinin izini sürüyor.


Patierno’nun haber programları, söyleşiler ve raporlarla kurguladığı film, örgütün savaştan sonra Campania’da sigara kaçakçılığını kontrolü altına alan Mafya’ya bağlanmasından “Kutsal”, “Prens” ve “Profesör” gibi lakaplarla bilinen ve hâlen cezaevinde olan lideri Raffaele Cutolo’ya, Camorra’nın 1960’lardan 1990’lara gelişimini ayrıntılarıyla inceliyor.


Slacker [Aylak] (1990) 25 Nisan, 19.00



Texas eyaleti şehirlerinden Austin’de, çoğu 30 yaş altında, iyi eğitimli ama kariyersiz, toplumsal kalıplara uymayan, hayat hakkında birçok fikri bulunan ama katılımcı olmayan “tuhaf” karakterlerle bir gün... 1989’da 23 bin dolarlık bütçe ve 16mm Arriflex kamerayla çekilen Slacker [Aylak], 90’lar Amerika’sında alt kültür ve varoluşa dair sıra dışı yaklaşımıyla bağımsız kült filmler arasında yerini aldı.


Meşhur Before üçlemesinin yönetmeni Richard Linklater’ın, kurucusu olduğu Austin Film Derneği’nin müdavimlerinin desteğiyle çektiği film, birbirini takip eden kısa sohbetlerle şekilleniyor. ABD’nin 1950’lerden bu yana ayda üssü olduğunu savunan bir UFO meraklısından evini soymaya kalkışan hırsızla arkadaşlık kuran bir anarşiste bir dizi karakter, şehir hayatı, toplumsal sınıflar, dışlanma, işsizlik, medya gibi konularda aklından geçen ne varsa anlatıyor.


yilmazparlar@yahoo.com

Perşembe

Misafir Suriyelilere Algıyı Değiştirdi-Yılmaz parlar

Misafir Suriyelilere Algıyı Değiştirdi

"Misafir" Filmi Özel Gösterimi Beyoğlu Grand Pera'da Yapıldı

Yönetmenliğini Andaç Haznedaroğlu'nun yaptığı, başrollerini Saba Mubarak ve Şebnem Dönmez'in paylaştığı mültecilerin yol hikayesini anlatan, büyük ilgi gören, ödüllü film "Misafir"in özel gösterimi, 27 Mart 2019 Çarşamba günü Beyoğlu Grand Pera'da yapıldı.  


Dublin ve Montreal’de “En İyi Film”, “En İyi Aktris” ödüllerini alan, özel gösteriminde gerçekleşen söyleşide, Yönetmen Andaç Haznedaroğlu, “Filmi İzleyenlerin Suriyelilere Bakışı Değişti.” Misafir"in Misafiri Şebnem Dönmez, “Suriyeliler Hayatımızın Bir Parçası Oldu.” Dedi.


Mülteci Destek Derneği (MUDEM), Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ortaklığında hayata geçirdiği “Kadın ve Kız Çocukları için Güvenli Alan” projesi kapsamında düzenlenen “Misafir” filminin özel gösterimi öncesinde, fotoğraf eğitimi alan mülteci kadınların çektikleri fotoğraflardan oluşan sergi de katılımcıların beğenisine sunuldu. 

Vizyona girdiğinde büyük ilgi gören "Misafir" filmi özel gösteriminde filmin yönetmeni Andaç Haznedaroğlu ve oyuncu Şebnem Dönmez, basın mensuplarının karşısına çıkarak soruları yanıtladı. 



Şebnem Dönmez, “Ötekileştirmeye Hakkımız Yok”


Mülteci Destek Derneği (MUDEM) Genel Koordinatörü Safa Karataş moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide filmin oyuncularından Şebnem Dönmez, "Filmde ben de Misafirim... Zeynep karakteri bizi temsil ediyordu, ben de severek oynadım. Bu filmin bir parçası olmak çok güzeldi. Film bana hüzün hissettirdi. Yüzlerce yıldır göç ile ilgili hikayeler var, köklerini kaybedenlere dair . Nereli olursa olsun, dünya hepimizin ve hepimizin eşit yaşamaya hakkımız var. Ötekileştirmeye hakkımız yok. Mutlu göç hikayeleri de var ama geneli can acıtıcı. Suriyeli vatandaşların sayısı fazlalaştı. Artık bizim hayatlarımızın bir parçası haline geldiler.  İkiye ayrılmış durumdayız; bazıları hiç hoşlanmıyor.  Andaç gibi bazı insanlar var ki sanatını bütün kaynaklarını bu insanlara harcıyor. Umarım bu olumlu yönde değişir.  Sanat böyle durumlarda kalbe hitap eder. Kalbe dokunmaz ise politika olur.  Ben kalbimde hissettiğim duygularımdan dolayı bu film de yer aldım" sözleriyle duygularını ifade etti. 

Filmde yüzlerce mülteci çocuk arasından seçilerek Lina karakterini canlandıran küçük başrol oyuncusu Ravan Skef'i ile ilgili de konuşan Şebnem Dönmez, "Sette Ravan'la çevirmen aracılığıyla iletişim kuruldu. Ancak zamanla Türkçe'yi öğrendi" dedi. 


Yönetmen Andaç Haznedaroğlu, “Filmi İzleyenlerin Suriyelilere Bakışı Değişti.”


Filmin yönetmeni Andaç Haznedaroğlu ise "Hepimizin kafasındaki Suriyeli algısını yıkmak, 'onların da bir hayatı vardı; işin gerçeği budur' demek için çıktım yola... Suriye'de bombalar patlamıyor ama sıkıntılar çok. Hikayenin aslı filmden daha ağır. Yarın bizim başımıza gelse ne hisseder, ne yapardık. Bu filmi izledikten sonra birçok insan bana gelip algılarının değiştiğini söyledi. Bir toplumu sokakta yaşayan insanlarla değerlendiremeyiz" açıklamasında bulundu. 



Birleşmiş Milletler nüfus fonu (UNFPA) iletişim uzmanı Çelik Özüduru, “Mültecilerde şiddetin artması psikolojiktir.”


Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) İletişim Uzmanı Çelik Özüduru, "Sadece savaştan kaçıp, ülkeye sığınmakla bitmiyor. Orada dışlanıp, hor görülüyorsunuz.  Yardım alarak çok zor şartlarda yaşam mücadelesi veriyorlar. Kadınlara iş imkanı sağlanmalı ve ayakta kalmalarına yardımcı olunmalı. Her şeyden önce bu durumlarda kalplere dokunulmalı ve yardım edilmeli" diye konuştu. 




Özüduru ayrıca, "Mültecilerde şiddet artması psikolojiktir. Mülteci olduğunuzda, kimliğinizi kaybettiğiniz için toplumdaki otoriteniz de kaybolmuş oluyor. Sosyal hizmetlerden arkadaşlarımız ve psikologlar onlarla konuşmalı ve onları dinlemeli" dedi. 

Filmi sırasında duygusal anlar yaşayan ve gözyaşlarına hakim olamayan konuklar, filmi ayakta alkışladı.

Film özel gösterim öncesinde, uzmanlar tarafından fotoğraf eğitimi alan Ssuriyeli mülteci kadınların çektikleri fotoğraflardan oluşan sergi gezildi. 


yilmazparlar@yahoo.com

Salı

Cappadocia Cave Resort Hotel-Kapodakya turizm atak-Yılmaz Parlar


Kapadokya Turizminden  Atak

Türkiye’nin İlk Büyük Cave Resort Oteli Tanıtım Çalışmalarına Devam Ediyor.

Bilindiği gibi 2008 yılında Kapadokya Uçhisar bölgesinde bulunan,  dünyanın sayılı Luxury Otellerinden olan “Cappadocia Cave Resort” sektörde tanıtım atağına geçti!
Dünyada sayısız ödüle layık görülen, kısa adı “CCR” olarak geçen Otel, 2019 yılında TravelShop Turkey ile yaptığı işbirliği çerçevesinde Haziran ve Kasım ayında dünyanın en iyi Tur Operatörlerini ağırlıyor olacak.
Cappadocia Cave Resort Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Çankaya’dan, Otellerinin 120 lüks mağara tipi odası bulunduğunu bölgenin en büyük SPA merkeziyle müşterilerine kaliteli bir hizmet sunduklarını öğreniyoruz.
Otellerinin bünyesinde olan çiftlik sayesinde, doğal ve organik ortamında müşterilerine Gastronomik ve Ekolojik bir tecrübe yaşattıklarını, Yoga dersleri, Yemek Pişirme, dalından sebze & meyve toplama gibi aktivitelerle farklı bir deneyim sunduklarını görüyoruz.
Ayrıca Otelin geçmiş yıllara dayanan mahzeni sayesinde şarap imalatı yaparak bunu da misafirlerine sunduklarını anlıyoruz.
Bölgenin en büyük otellerinden olan tesisin, bölgede en büyük mağara tipi toplantı salonuyla M.I.C.E etkinliklerine farklı bir ayrıcalık getirdiğine şahit oluyoruz.
Mustafa Çankaya, Türkiye’de tanıtıma çok önem verdiklerini ve TravelShop Turkey yönetim Kurulu Başkanı Murtaza Kalender ile yaptıkları ortak çalışmaların neticesinde Haziran ayında Gastronomi, Ekoloji ve Tarih temalı Tur Operatörlerini Kapadokya’ya getireceklerini, Kasım ayında da Kültürel M.I.C.E ve Wedding organizatörlerini Kapadokya’da misafir edeceklerini müjdeledi.




Bu tip yerinde tanıtımların bölgemize çok faydalı olacağına inanıyoruz. Ayrıca 2019 yılında dünyanın çeşitli ülkelerinde düzenlenecek olan Workshop ve Expolara da katılacağız.

Amacımız; nitelikli müşteri portföyünün genişletilmesi, Kapadokya bölgesindeki konaklama ortalamasının 4 geceye çıkarılması, dünyada eşi benzeri olmayan Cave otellerimizin ve tesislerimizin tanıtımının layıkıyla yapılmasıdır. 



yilmazparlar@yahoo.com

Pazar

ÜNLÜ İSİMLER ACE of M.I.C.E. 2019 GALA YEMEĞİNDE BULUŞTU-YILMAZ PARLAR

ÜNLÜ İSİMLER ACE of M.I.C.E. 2019 GALA YEMEĞİNDE BULUŞTU

Etkinlik sektörü ve yöneticilerinin buluştuğu 20-22 Şubat tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi'nde yapılan Uluslararası Kongre, Toplantı ve Etkinlik Fuarı ACE of M.I.C.E. Exhibition by Turkish Airlines'ın gala yemeği önceki akşam İstanbul boğazının en muhteşem mekanlarından biri olan PORTAXE’da gerçekleşti. 




İş ve sanat dünyasından tanınmış isimler katıldığı gece Erol Büyükburç’un kızı Jeyan Büyükburç’un şarkıları ile renklendi.


Geceye Turizm Medya Grubu Başkanı Volkan Ataman, iş adamı Hayyam Garipoglu, MÜSİAD Başkanı Bayram Ali Bayramoğlu, TURSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, Türk Amerikan İş adamları Derneği Başkanı Ali Osman Akat, Mey Grubu CEO'su Levent Kömür, LOREAL Genel Müdürü Yalçın Çakır, ünlü sanatçılar Tuğba Özerk, Suzan Kardeş, Ege, Ahmet Şafak ve organizatör Banu Noyan katıldı. 




DEV MARKALARIN YARATICILARI ACE of M.I.C.E. 2019'DA 


Global MICE sektörünün en büyük marka ve isimlerini bir araya getirmeye devam eden ACE of M.I.C.E. by Turkish Airlines 2019 Konferans Programında, etkinlik endüstrisinin yeni iletişim teknolojileri ışığında geçirdiği değişim sürecinden esinlenerek deneyimsel pazarlama ve deneyim tasarım, destinasyon pazarlaması, etkinlik teknolojileri ve espor temalarını işledi.




AUDİ, GOOGLE VE LAMBORGHİNİ YETKİLİLERİ ACE of M.I.C.E.’ta


Deneyimsel Pazarlama ve Deneyim Tasarımı konularında dünyanın lider etkinlik ve yönetimi şirketi GES’in Uluslararası Genel Müdür Yardımcısı Jason Popp; PICO Global Marka Etkileşimi Direktörü Gregory Crandall; Sila Sveta’dan Anastasia Filatova; küresel pazarda lider deneyimsel pazarlama ajansları Jack Morton Worldwide’dan Caspar Mason ve Freeman XP’den Jordan Waid konferans programı kapsamında ACE of M.I.C.E.’a katıldı.





DÜNYANIN EN ÖNEMLİ MARKA TEMSİLCİLERİ İSTANBUL'DA 


Bunların yanında Kurumsal İletişimciler Derneği Paneliyse; SOCAR Türkiye, TAB Gıda, Pepsi Co, Sabancı Üniversitesi gibi markaların iletişim yöneticilerini buluşturdu. Çelebi Havacılık Holding sponsorluğunda düzenlenen Destinasyon Pazarlaması oturumlarında ICCA Paneli; Rusya, Seul, Sırbistan, Güney Afrika ve Abu Dhabi gibi destinasyonların turizm otoriteleri ve kongre bürolarının başkanlarını, ICCA Avrupa direktörünün moderasyonunda gerçekleşecek panelde buluşturdu





E-SPOR'UN EN ÖNEMLİ İSMİLERİ ACE of M.I.C.E.’ta!


Vestel sponsorluğunda düzenlenen E-spor oturumları ise Kaan Kural ve Tunç Berkman moderasyonunda iki farklı panele ev sahipliği yaptı. RIOT Games, Netmarble’ın yöneticileri ve Türkiye Espor Federasyonu gibi endüstrinin kilit aktörlerini bir araya getirecek panellerde, E-spor’un geleceği ve etkinlik endüstrisine ve markalara vaat ettikleri ele alındı. 


yilmazparlar@yahoo.com

Pazartesi

Lionel Hotel Evlilik Festivali-Yılmaz Parlar

Lionel Evlilik Festivali
Turizm açısından, düğün kutlama popülaritesiyle güçlü bir ekonomik etki yaşanır. Düğün kutlama satıcıları mekan haricinde de çok boyutlu belirgin etkileri olan endüstriye sahiptir.


16 şubat 2019 Cumartesi günü Kıdan A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Kıdan ve Demet Uğur Kıdan ev sahipliğinde Lionel  Hotelde 2.ncisi düzenlenen, Evlilik Festivali yoğun ilgi gördü. Elit konukların katılımıyla çok renkli atmosferde hiperaktif şekilde gerçekleşti. Festivalin sunuculuğunu Gökay Kalaycıoğlu üstlendi.

Hotelin çok çeşitli alternatifli düğün dekorasyonları, yemek masa takımları, çok göz doldurdu. Lionel Hotelde yapılacak, düğünler için Gelin-Damat ve çiftlerin ailelerine özel tasarlanmış süit odalar, konsepte uygun kişiye özel verilecek hediyeler  tanıtıldı.

Turizmin de yükselen değeri olan, Yaşamda bir kez kutlanan düğünün, festival etkinliğinde, tüm evlilik hazırlığı sahnede  2019 yılı modasıyla sergilendi. Saç ve makyaj şovlarıyla birlikde konuklar uzmanlardan püf noktaları aldı. Yeni trendler, görkemli konfor içinde şovlar, müzik performansı, çok beğeniyle izlendi.

Kına gecesi ritüeline paralel olarak, Hintli kınacı Shiva arzu eden bayanların ellerine muhteşem motifli sanatsal kına yaptı. Lionel Hotel Pazarlama ve Satış direktörü Burçak Atak’a uygulama yaparken izledik.

Modacı Esin Arıcan Haute Couture “Bahar Dalı Gelinlik Koleksiyonu” ve  Şinasi Günaydın Haute Couture  “Colourful Damatlık Koleksiyonu” defilesi muhteşemdi, gözleri kamaştırdılar.
Modacı Esin Arıcan verdiği bilgilere göre 26 özel parçadan oluşan koleksiyonu’nda yoğun olarak bahar dallarını kullanmış. Gelinliklerin üzerinde geometrik desenleri, danteller ile birleştirerek 2019 çizgisi belirlemiş. Bu yılın ruhunu temsil eden bahar ve yeniden uyanış temasıyla gelinlik dantellerindeki çiçekler yerine, daha asimetrik ve geometrik desenlere yer vermiş. Defilenin sonunda yer alan Prenses modelini özel hazırladığı tasarım olduğunu sözlerine ilave ediyor.  

2019 yılında daha sevgi dolu, daha barışçıl ve daha kucaklayıcı bir erkeği temsil eden Colourful Koleksiyonu ile modacı Şinasi Günaydın Smokinlerin içinde kullandığı danteller erkeğin çizgilerini koruduğunu belirtiyor. Azeri, Moğol, Rus, Alman ve pek çok farklı ülkeden gelen 22 erkek ve 14 kadın manken Colourful koleksiyonunda 60 kadar damatlık kıyafeti sergiledi.

Lionel Hotel Banket ve Ziyafet Satış Müdürü Oya Ulucan programda yer alan firma dahiplerine ve sanatcılara Hotelin plaketini takdim etdi.
Kıdan A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Lionel Hotel Genel Müdürü Engin Kıdan “Düğün günü  hayatımızın en özel günü. Biz de grup olarak bu günü unutulmaz kılmak için çalışıyoruz. Gelin ve damadı süit odalarda bir gece hediyemiz olarak ücretsiz konaklatıyoruz. Yemekli düzende 800 kişiye kadar hizmet verebildiğimiz balo salonumuzun yanı sıra  8'inci katta yer alan Haliç Terası'nda 500 kişilik düğünlere ev sahipliği yapıyor, evliliklerinin ilk yıldönümünde çiftlerimizin kutlamalarına ev sahipliği yapıyoruz. Biz evlilik ekonomisine katkı sunmak adına fiyatlarımızı TL bazında vermeye ve her ekonomiye, bütçeye uygun aralıklarda memnuniyet yaratmaya odaklı olarak çalışıyor, unutulmaz anları, unutulmaz anılar haline getiriyoruz.” Sözleriyle açıklama yaptı.

Turizm açısından önemi büyük olan, son yirmi yılda hızla yükselen trend düğün kutlamaları, bir günlük etkinlik olmaktan çıkmış, şimdi birkaç gün boyunca birden fazla etkinlik haline gelmiştir. Karşılama kokteyli, hoşgeldin partileri, kına gecesi veya-prova akşam yemekleri, turlar, grup etkinlikleri, düğün günü, düğün sonrası brunch, gezi, golf, bira - şarap tadımı için planlanan geziler ve diğer etkinliklerin yanı sıra, çok boyutlu programı olan turizm çeşididir.
Kendi şehirlerin dışında kalan misafirlerin çoğu en az üç gece konaklamalarıyla, otellerde, restoranlarda artış görülür. Alışveriş yapmak, ilgi çekici yerleri gezmek gibi harcamalarda bulunurlar. 
Mega iventler planlayarak küresel pazarı hedeflemek, turizm açısından çok fayda sağlayan farkındalık yaratan, bu tür etkinliklerin çoğalmasına kıvılcım olacak, Lionel Hotelin özgün Evlilik festivali organizasyonunu son derece yararlı ve başarılı buluyoruz.
yilmazparlar@yahoo.com


Çarşamba

Atatürk’ümüzün Çocukluk Resmi-Yılmaz Parlar


Atatürk’ümüzün Çocukluk  Resmi


Ortak değerimiz Atatürk’ün çocukluk resmini ilk yapan, Türkiye Picasso’su Ressam İsmet XBilen, hayalinde zenginleştirdiği Ata’mızın kimliğini iyi anlayan, yüz ifadesinde masumiyeti hassasiyetle canlandırarak, taş üzerine yazılan yazı gibi, Florya Akvaryum Wondera World Eğlence ve Eğitim Merkezi Kaşif Wondy Atölyeleri duvarına anlamlı eserini ölümsüzleştirmiş. Sadece bir göz atmak isterken, uzun süre kalacağınız, ayrıldığınızda kendinizi çok  mutlu hisseteceğiniz resim.



Ayrıca, sanatcı XBilen, giriş holünde 70 metrekarelik duvara Atatürk köşesi yapmanın yanı sıra; diğer okullara örnek teşkil etmesi kapsamında açılan, 2023 vizyon belgesinde yer alan eğitim tasarım ve beceri atölyelerine giden 50 metre uzunluğundaki koridorun toplam 100 metre iki devasa duvarınada. Einstein'dan – Galilei’ye, İbn-i Sina'dan Aristo'ya yaptıkları eserleri ile birlikde özgün olarak resimlerini yapmış.



Şüphesiz, Atatürk’ün bulunduğu her kare çok değerlidir. Ancak, sanatcı tarafından yapılan, ticaret yasaları, medeni kanunlar ve yeni yasalar gibi batılı hukuk sistemlerini uygulayan, derin bir etki yapan, Ata’mızın çeşitli resimleri arasında fen fakültesine ziyaret figürü öğrencilere bir meşale gibi ufuklarına ışık tutacakdır. Geniş düşünür, cesur  rehber, sıkı ahlak, mükemmel iletişimci, tutarlı beyan, açık görüşlü, barışçıl, tutarlı performans, oyun değiştirici, hızlı karar verici, sadık ortak, akılcı bilgelik, vizyoner hayal gücü, çekici İkna, fedakar hedefler, kesilmez güven, hesaplanmış stratejist, aydınlanmış esneklik öğrenen dönüşümcü lideri, liberal komutanlığı, gibi dah pek çok dizi liderlik vasıfların özellikleri bulunan Ata’mızdan öğrenciler ilham alacaklardır.



Kendine empoze ettiği disiplin nedeniyle, kendi bakış açısına göre, yalın, yalıtılmış bir şekilde kümülatif, zenginlik ve özgünlük içeren çalışmalarını sürdüren, tamamen sanatsal olarak, her türlü destek ve cesaretlendirmeyi hak eden, Ressam İsmet XBilen ile söyleşi gerçekleştiriyoruz.




Sanatsal, bilgesel bütünlük olan, yaratıcı başarısı ile nitelik kazanan çalışmaları hakkında sorumuza   “Mustafa Karatepe Mihar’a ait olan Florya Akvaryum Wondera World Eğlence ve Eğitim Merkezi Kaşif Wondy Atölyelerine giden koridordaki duvara konsepte uygun bilim ilim adamları resimlerini yapmam istendi. Bu aynı zamanda 40 yıllık duvar ressamlığımda 565O metre kareyi tutan klasik üslupla özgün çizilmiş resimlerimin burda devamıdır. Bunun 5 yılı Avrupa'nın değişik duvarlarında 950 metrekare olarak çizdim” şekline  duvar ressamlığını özetliyor.


5650 metrekarelik resim, sonuc olarak, bu esvapta duvar resmi çizen bir ressam galiba yok. Bu duvar ressamlığı, Dünyanın en büyük duvar ressamı olduğunuzu göstermez mi? sözümüzü tevazu göstererek cevabını gülümsemeyle onaylıyor.




Bilginleri ilim adamlarını koridorun iki duvarında farklı resmetmişsiniz “Medeniyet doğudan doğdu, fakat bunu batı, doğudan ödünç alarak geliştirdi. Bu olayı iki duvara resimleyerek, anlatmak istedim. İslamiyetin en yüksek olduğu devirlerde büyük İslam alimleri yaşamış, onların resimlerini özgün olarak resimleyip yanına yaptığı eserleri çizdim. 50 metre bir sıra büyük İslam alimlerini çizdim ve karşısındaki duvarada İslam alimlerinden faydalanmış, doğudan doğan bu medeniyeti almış ve onu en üst seviyede geliştirmiş batı alimlerini çizdim. Einstein'dan -Galileye kadar.”




Başka ressamın böyle bir çalışması varmı?  “Bu Türkiye'de ve Dünyada bir ilk oldu; mesela İbn-i Sina'yı resimlerken karşısına Aristo'yu kompozisyonladım. Çünkü İslam alimleri eski Yunan medeniyetinden etkilenmişlerdir.

Osmanlı'nın yıkılış sebeplerinden en önemlisi, bu büyük İslam alimlerinin yapıtlarını tercüme edip medreselerde okutulmamasıdır.”
Sanatcı devam ediyor. “Fakat batı İslam alimlerinin kitaplarını cilt ve ciltler dolusu tercüme etmiş, gelecek kuşak bilim ve sanat adamları için zemin hazırlayarak, Rönesansı inşa etmiştir.” Duvar resimlerinnin açıklamasını yapıyor.

Çok farklı tarz ve özgün resim çalışmalarınız olmasına rağmen, modern sanatın karakteristik olan tuhaf denatüre formlarından dolayı size Türkiye Picasso’su diyorlar. “Bir İtalyan resimlerimi gördükten sonra, Picasso senin yanında halt etmiş. Şayet Picasso'nun devrinde yaşasaydınız, ondan en az 5 kat büyük isim olurdunuz." Bana bu şekilde yazmış.


Öğrenciler için çok bilgiye ilham veren ifade eden vizyonel bir alan olmuş,

“Bu resimlerin hepsi eğitim sınıflarına giden öğrencilerin geçecekleri koridorda çizildi. Öğrenciler bu koridordan geçerken eğitimlerinin bir kısmını burda görsel olarak görerek tamamlayacaklar. Birde, Atatürk köşesinde özgün resimlerle donattık.
Ata’mızın büyüklük ve azamatini, fikirlerini yaşayarak çizdim. Benim için, hayatımdaki en önemli eserim. Hiç çocukluk resmi bulunmayan bu Dünyanın en büyük dahi liderinin çocukluk resmini hayal ederek çizmiş olmam. Herkesin gelip Atatürk'ün bu güzelim çocukluk resmini görmesini istiyorum.”sözleri en güzel nokta oluyor.

yilmazparlar@yahoo.com