Cumartesi

Dorsay’lar Damgasını Vurdu-Yılmaz Parlar

  

Sanatın Zirve Gecesi

Yeni Tiyatro & Yeni Sinema Ödülleri’nde Ustalara Alkış Yağmuru

Mecidiyeköy Torun Center Büyük Sahne, 20 Haziran 2025 Cuma gecesi...
Sanat dünyasının kalbi, tiyatro ve sinemanın emekçilerini onurlandırmak üzere bu özel gecede attı.

12. Uluslararası Yeni Tiyatro Dergisi Emek ve Başarı Ödülleri ile Yeni Sinema Dergisi'nin ilk kez ortaklaşa düzenlediği bu prestijli organizasyon, bir nevi sanatın bayramı oldu.

Geceye Damgayı Vuranlar, Dorsay’lar
Usta sinema eleştirmeni, yazar ve kültür insanı Atilla Dorsay, 50 yılı aşkın sanat yolculuğunun simgesi olarak "Onur Ödülü"ne layık görüldü.
Eşi, kültür destekçisi Leman Dorsay ise "Sanata Katkı Ödülü" ile takdir edildi.
İkili, yalnızca birbirlerine değil, Türkiye’de sanatın hafızasına ve ruhuna verdikleri katkıyla alkış yağmuruna tutuldu.

Atilla Dorsay, sadece bir eleştirmen değil; sinemanın vicdanı, belleği, zarafeti ve duruşudur. Her satırıyla yeni bir bakış açısı kazandıran, yıllar boyu kuşaklara ışık tutan bu büyük duayeni ayakta alkışlamak yetmez. Eşi Leman Dorsay ise onun yanında değil, daima onunla birlikte sanata gönül vermiş gerçek bir kültür neferi…

Emekle Gelen Zafer, Gülenay Börekçi & Özgür Kalyoncu
“Emek Ödülleri”nin bu yılki sahipleri, tiyatro alanında yıllardır fikirleri ve üretimleriyle katkı sunan Gülenay Börekçi ile Özgür Kalyoncu oldu.

Her iki isim de sahnelerin arka planındaki görünmez kahramanlardan… Onlara verilen ödüller, sadece bireysel başarılarının değil, sanatın mutfağındaki emeğin de değer gördüğünün göstergesiydi.

 “Sahne sadece oyuncularla değil, perde arkasındaki fikirle, sözle, yazıyla, araştırmayla ayakta durur. Börekçi ve Kalyoncu’nun katkıları bu yapının temel taşlarıdır.”

Gecenin Sahnesinde Duygular Vardı


Sunucular Korhan Abay ve Arzu Yanardağ gecenin ruhunu ustalıkla taşıdı. Korhan Abay’ın şiirsel sunumu, izleyicileri adeta duygusal bir yolculuğa çıkardı.
Sahneye davet edilen isimler arasında Halil ErgünDemet EvgarAyşen İnciTilbe SaranCansu TopçuKerem AkçaSeray Şahinler gibi birbirinden değerli sanatçılar vardı.

Gecenin müziksel nefesi ise usta piyanist Tuluğ Tırpan’dan geldi. Mini konseri, sanatın evrensel duygusunu yansıttı.

Jüri Başkanı Erbil Göktaş,

“Kaosun ve karanlığın içinde sanat bir kandildir. Bu ödüller yalnızca başarıyı değil, karanlığa inat direnen ışığı da onurlandırır.”

Yayın Yönetmeni Sayım Çınar’dan,

“Yeni Tiyatro Dergisi 20 yaşında, bu yıl sinema ile buluştu. Artık daha güçlü bir sahnemiz var.”

Ustalıkla Geçmiş Bir Ömür, Atilla Dorsay’dan Alçakgönüllü Teşekkür:

“Emek benim için en kıymetli şeydir. Üretmeye devam ediyorum çünkü seviyorum. Mimarlığı da, müziği de, sinemayı da…”

Leman Dorsay’dan Etkileyici Vurgu,

“Kadınların yaşam yolculuğunda ışık olmak istiyorum. Kültürle, sanatla, dayanışmayla…”

Sanatın Onur, Emek ve Umutla Buluştuğu Gecede Birlik Mesajı
Bu ödüller sadece birer plaket değil. Bir neslin emeği, bir kuşağın direnci ve sanatın geleceğine duyulan inancın belgesi.

Sanat bir direniştir. Bu gece ise o direnişin ne kadar zarif, tutkulu ve kalıcı olduğunu gösterdi. Dorsay’larla taçlanan bir ödül töreni, yalnızca geçmişin değil, geleceğin de ilhamı oldu.

yilmazparlar@yahoo.com

Pazartesi

ŞATTAFAT-Yılmaz Parlar

  

Sanatın Göz Kamaştıran Çığlığı

ŞATTAFAT” Sergisi Azarnegari Art House’da Büyüledi

Sanat, yüzeyin ardında saklanan hakikatleri cesurca anlatabildiğinde gerçek anlamını bulur. “ŞATTAFAT” sergisi tam da bunu yaptı: Estetiği bir sığınak değil, bir uyanış aracı olarak kullanarak izleyicisini hayranlıkla sarstı.

Azarnegari sanatını dünyaya kazandıran efsanevi sanatçı Ahad Saadi’nin kurucusu olduğu Azarnegari Art House, etkileyici bir sanat etkinliğine daha ev sahipliği yaptı.

Azarnegari Art House, Sanat Merkezi direktörü Handan Oksal gelen misafirlerle ayrı ayrı ilgilendi.

Sanatçı Ayça Şen’in dört yıldır sürdürdüğü “Yeteneksizler için Resim Atölyesi”nin altıncı sergisi olan “ŞATTAFAT”, izleyiciye yalnızca sanat değil; estetik, kültür, politika ve toplumsal cinsiyet üzerine derin bir sorgulama sundu.

Kadın Bedeninin Sessiz Çığlığı ve Görünürlüğün Ekonomisi

Sergi, özellikle kadın bedeni üzerinden şekillenen toplumsal beklentileri, görsel normları ve muhafazakâr estetiği sarsıcı biçimde gözler önüne serdi. Muhafazakârlığın ve tüketim kültürünün iç dünyamıza nasıl sızdığına dair çarpıcı bir sorgulama sunan sergi, sadece estetik değil, aynı zamanda bir zihinsel devrim teklif etti.

Kadın bedeni, gündelik jestler, arzular ve estetik normlarla örülü bir koreografi içinde sunulurken, sanatçılar “kadın” kimliğinin sistem tarafından yeniden tanımlanma çabasını teşhir etti. “Görev yalnızca görünmek değil; göze uygun görünmek, estetikle rıza üretmek” fikri, serginin ana eksenini oluşturdu.

Dolay Özdinç Göğüş’ten Unutulmaz Performans: ‘Ortadoğu Yine Yanıyor’

Serginin en dikkat çekici anlarından biri, Dolay Özdinç Göğüş’ün yuvarlak halı üzerinde gerçekleştirdiği performans oldu.

Oryantal ezgilerin eşlik ettiği bu anlatı, sadece bir dans değil; ideolojik ortaklıklara ait arzuların ve coğrafyanın kadın bedeni üzerinden yazdığı kaderin sembolik temsiliydi. Göğüş’ün ifadesiyle:

“Ortadoğu yine yanıyor. Sahnedeki figür hâlâ aynı: Birileri birileri üzerinden insanlık suçlarını, nefret şartlarını intikam ateşiyle aklileştirmeye çalışıyor.”

Bu performans, kadının sesi bastırılmış, bedeni gözetim altına alınmış dünyasında aslında söylenemeyenlerin çığlığıydı. Yüzeyde şatafat, derinde çöküştü.

Kolektif Anlatının Gücü: Doğa, Döngü, Kadın ve Zaman

Angelina Zeynep Trupia, Neslihan Hüsna, Sürayya Kurt gibi sanatçılar; doğa, zaman ve kadının dişil yaratım gücü üzerine kurulu eserleriyle dikkat çekti. Bu eserlerde doğa ve kadının birlikte döngüsel bir bütünlük oluşturduğu, bereket ve doğurganlık sembolleriyle derin bir bağ kurulduğu görüldü.

Şatafat burada yalnızca maddi ihtişamı değil, yaşamın göz kamaştırıcı karmaşasını da temsil eden bir metafora dönüştü.

Ahad Saadi’den Barış Çağrısı ve Kültürel Güç Vurgusu

Açılış konuşmasında Ahad Saadi, sanatın evrensel diliyle barışı yüceltirken, İran kültürünün kadim gücüne de vurgu yaptı.

“Sanat, barışın en güçlü taşıyıcısıdır. Azarnegari sanatıyla amacımız; farklılıklarımızla birlikte daha zengin, daha güçlü bir dünya kurmak. İran; sanatı, kültürü ve halkının dirayetiyle bu yolda önemli bir köprü olmaya devam edecektir.”

Sergi 21 Haziran’a Kadar Açık

Sanatseverlerin büyük ilgi gösterdiği sergi, açılış sonrası düzenlenen açık artırmayla da koleksiyonerlere ulaşma şansı sundu. “ŞATTAFAT”, 21 Haziran’a kadar Azarnegari Art House’da ziyaret edilebilir.

ŞATTAFAT, yalnızca bir sergi değil, sanatın direnişe dönüştüğü bir manifesto… Bu sergiyle birlikte estetiğin sadece göz alıcı bir yüzey değil, yüzeyin altında saklı hakikatin dili olabileceği bir kez daha kanıtlandı. Sanat adına, cesaret adına, kadın adına Mükemmel

yilmazparlar@yahoo.com

Perşembe

Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği’nden Örnek Buluşma-Yılmaz Parlar

  

Tabiatın Kucağında Geleceği Şekillendiren Vizyon


Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği yönetimi, 04 Haziran 2025 Çarşamba günü Polonezköy’ün eşsiz yeşil doğasında bir araya gelerek kadın haklarına dair anlamlı yeni projelerini masaya yatırdı.

Toplantının ana gündemi, kadın haklarını koruma kılavuz kitabının içeriklerinin belirlenmesiydi.

 “Zihinler tabiatla açılır” düşüncesinden yola çıkarak düzenlenen bu özel toplantı, aynı zamanda yeni projelerin temelinin atıldığı ve kadın haklarını koruma kılavuz kitabının içeriklerinin titizlikle belirlendiği bir fikir kampına dönüştü.

Yeni projelerine ve özellikle de merakla beklenen "Kadın Haklarını Koruma Kılavuzu" kitabının içeriğine son şeklini verdi. Doğanın kalbinde yapılan bu anlamlı buluşma, zihinleri açarak kadın hakları konusunda yepyeni fikirlerin ortaya çıkmasına zemin hazırladı.

Piknik havasında geçen buluşma, hem verimli tartışmalara hem de derneğin gelecek vizyonuna ışık tuttu.

Günübirlik bir piknik havasında gerçekleşen toplantı; doğayla iç içe, özgürlük hissi uyandıran bir ortamda hem üretkenliğin hem de dayanışmanın en güzel örneklerinden birine sahne oldu.

Kadın Haklarının Yol Haritası Belirleniyor

Toplantının odak noktası, kadınların toplumsal haklarını hem hukuksal hem kültürel düzlemde daha net bir şekilde tanımlayan, farkındalık oluşturan ve yol gösteren “Kadın Haklarını Koruma Kılavuz Kitabı” oldu.

Dernek, hazırlayacağı "Kadın Haklarını Koruma Kılavuz Kitabı" ile hem Özbekistan’da hem de uluslararası arenada kadınların hak arayışına rehberlik edecek.

Kadınlara yönelik şiddetten sosyal hayatta eşit temsil hakkına, eğitimde fırsat eşitliğinden ekonomik özgürlüğe kadar birçok başlıkta çözüm odaklı içerikler tartışıldı ve kaleme alındı.

Bu kılavuz, yalnızca yasal hakları değil, aynı zamanda kadınların sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda güçlenmesine yönelik stratejileri içerecek. Toplantıda, kitabın içeriğinin "kadın dayanışması, hukuki destek mekanizmaları ve toplumsal cinsiyet eşitliği" temaları üzerine inşa edilmesi kararlaştırıldı

Ozoda İslamova, Vizyoner Bir Lider, Bir Işık

Bu tarihi buluşmanın mimarı, Dernek Başkanı Ozoda İslamova, enerjisi, öngörüsü ve kararlılığıyla bir kez daha takdir topladı.

Kadın hakları konusundaki engin bilgisi ve stratejik duruşuyla “vizyoner lider” tanımını bir kez daha hak etti.

Yıllardır kadınların sesi olan, onların gücünü toplumun merkezine taşıyan İslamova, sadece Özbekistan’da değil, Türkiye’de de dikkat çeken bir figür haline geldi.

Bu özverili çalışmaları ve uluslararası düzeyde fark yaratan projeleriyle Derneğin başkanı Ozoda İslamova, yıllardır sürdürdüğü enerjik, kararlı ve ilham verici çalışmalarıyla kadın hakları mücadelesinde bir sembol haline geldi.

Bu başarıların bir yansıması olarak, 2025 yılı Türkiye Altın İnsan Ödülü’ne layık görülen İslamova, kadınların sesini duyurmadaki azmiyle bir kez daha taçlandırılmıştı.

Bu ödül, yalnızca bir başarı sembolü değil, aynı zamanda kadınların değişim gücünün tescili olmasıydı.

Kadınların Gücü, Doğanın Sesiyle Buluştu

Polonezköy’ün yeşiliyle bütünleşen bu anlamlı toplantı, yalnızca fikirlerin değil umutların da yeşerdiği bir gün oldu. Kadınlar arasında kurulan dayanışma bağı, ortaya çıkan yaratıcı fikirler ve ortak hedefe duyulan inanç, geleceğe dair umutları güçlendirdi.

Toplantıda konuşan İslamova,"Kadın hakları, insan haklarıdır. Bu kılavuz, yalnızca bir kitap değil, bir manifesto olacak. Amacımız, tüm kadınların haklarını öğrenmesi ve savunması için güçlü bir araç sunmak"dedi.

Bu buluşma; “birlikten kuvvet doğar” sözünü en güzel haliyle yaşatırken, Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği’nin misyonunu da bir kez daha gözler önüne serdi.

Kadınlar için daha adil, daha eşit ve daha özgür bir dünya.

Ozoda İslamova Yalnızca bir lider değil, yol gösteren bir yıldız olarak, özverisinin ve kararlılığının ışığı, sadece Özbek kadınlarını değil, tüm dünyadaki kadınları aydınlatmaya devam ediyor.

İslamova'nın kadın hakları konusundaki tutkusu ve derneğin hedeflerine ulaşma konusundaki kararlılığı, tüm yönetim üyelere ilham verdi.

yilmazparlar@yahoo.com

Cumartesi

Tarsus’ta 23 Nisan Coşkusu Zirve Yaptı-Yılmaz Parlar

 Tarsus Atatürk Gösteri Merkezi’nde Unutulmaz Bayram

Dünya Çocuklarına Türkiye’den Örnek Kutlama

Milli Eğitim Müdürü, "Çocuklarımızın Yüzü Gülüyorsa Geleceğe Umutla Bakabiliriz."

23 Nisan Tarsus Çocuk Bayramı Kutlamaları: Muhteşem Bir Coşku ve Gurur Tablosu

Tarsus’ta 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, görkemli bir şölen havasında kutlandı. Renkli kortejler, coşkulu marşlar ve birbirinden yaratıcı gösterilerle adeta bir bayram şenliğine dönüşen etkinlikler, büyük küçük herkesi büyüledi.

Miniklerin enerjisi ve heyecanı, Tarsus Atatürk gösteri Merkezi ı neşe ve gururla doldurdu. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Tarsus, Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği bu özel günü en güzel şekilde taçlandırdı.

Tarsus’ta 23 Nisan Destanı: Çocuklara ve Barışa Adanmış Bir Gün

Mersin’in kültür, tarih ve medeniyetler kenti Tarsus, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı, adeta masalsı bir atmosferde kutladı. Tarsus Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenler, Türkiye’ye örnek olacak nitelikteydi. 27 Aralık 2018 tarihinde Başkanlığını Ali Boltaç’ın yaptığı  Tarsus Belediyesi tarafından halkın hizmetine sunulan bu görkemli Atatürk Gösteri Merkezinde, çocuklar başroldeydi; neşe, umut ve barış her köşeye yayıldı.

Protokol ve Halk El Ele

Etkinlik, Tarsus Kaymakamı Kaymakam Mehmet Ali Akyüz'ün ’nın halkı ve çocukları selamlamasıyla başladı. Garnizon Komutanı ve Tarsus Belediye Başkanı Ali Boltaç birlikte Tören alanındaki çocukları ve Tribündeki Tarsus Halkı sevgiyle selamladı.

Törene Mersin milletvekilleri, Tarsus Belediye Başkanı, İlçe Milli Eğitim Müdürü, daire amirleri, öğretmenler, öğrenciler ve binlerce vatandaş katıldı. Protokolün halkla iç içe olması, bayramın ruhuna yaraşır şekilde birlik ve beraberliği gözler önüne serdi.

Sahnede Çocuklar, Gönüllerde Türkiye

Minik yüreklerin sahne performansları ise görülmeye değerdi. Halk oyunlarından şiirlere, tiyatrodan müzik dinletilerine kadar birçok gösteri büyük beğeni topladı. Kültür Merkezi çocukların neşeli sesleriyle yankılanırken, salonda bulunan herkes geleceğe dair umutlarını tazeledi.

Saygu Duruşu ve İstiklal marşının gür sesle söylemi sonrasında Milli Eğitim Müdürü’nden konuşma gerçekleştirildi.

Milli Eğitim Müdürü’nden Duygusal Konuşma

Tarsus İlçe Milli Eğitim Müdürü yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:

“Bugün burada sadece bir bayramı değil, geleceğimizi, barışı ve umudu kutluyoruz. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği bu anlamlı gün, bizim sorumluluğumuzu da artırmaktadır. Çocuklarımızın yüzü güldüğünde, bizler de geleceğe umutla bakabiliyoruz. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak, her çocuğun potansiyelini ortaya koyabileceği bir sistem inşa etmek boynumuzun borcudur.”

Çocukların yeteneklerini sergilediği danslar, şiirler ve halk oyunları gösterileri izleyenleri kendine hayran bıraktı. Tarsus Belediyesi’nin özenle hazırladığı etkinlik alanları, dev bayraklar, balonlar ve rengarenk süslemelerle adeta bir masal diyarına dönüştü. Bu muhteşem organizasyon, Tarsus’un ne kadar özel bir şehir olduğunu bir kez daha kanıtladı. 23 Nisan coşkusunu Tarsus’ta yaşamak, çocukların saf mutluluğuna tanık olmak gerçekten paha biçilemez bir deneyimdi. Tarsus, 23 Nisan’ı en güzel kutlayan şehirlerden biri olarak bir kez daha tarihe geçti!

23 Nisan Nedir? Neden Önemlidir?

23 Nisan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve egemenliğin halka verildiği tarihtir. Aynı zamanda dünyada çocuklara armağan edilmiş ilk ve tek bayramdır. Atatürk’ün ileri görüşlülüğüyle 23 Nisan, çocuklara ithaf edilerek barışın, kardeşliğin ve geleceğin simgesi haline gelmiştir.

Dünya Çocukları İçin Ne Yapmalı?

Bu özel günün sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada çocukların bayramı olarak kutlanması için şu adımlar atılabilir:

Her ülkede 23 Nisan  çocuk bayramı teşvik edilmeli.

Uluslararası çocuk festivalleri yaygınlaştırılmalı.

Çocuk hakları konusunda küresel farkındalık kampanyaları artırılmalı.

Kültürel değişim programları ve kardeş okul projeleriyle dünya çocukları bir araya getirilmeli.

Tarsus’tan Tüm Dünyaya Mesaj

Tarsus’taki 23 Nisan kutlamaları, sadece bir tören değil; barışa, kardeşliğe ve çocuklara adanmış bir mesajdı. Kültür Merkezi’nde yankılanan alkışlar, geleceğin mimarlarına duyulan güvenin en net göstergesiydi. Bu yıl Tarsus’tan yükselen çocuk neşesi, tüm Türkiye’ye hatta dünyaya umut oldu.

yilmazparlar@yahoo.com


Pazar

Türk Dünyasının Gururu, “Tomris Hatun” Ozoda İslomova-Yılmaz Parlar

  Türk Dünyasının Gururu, “Tomris Hatun” Ozoda İslomova


Özbek Kadın Hakları Derneği  Başkanı Ozoda İslomova Türk Dünyasının Umudu Kadınlar İçin Çalışan  Bir Lider


Özbek Kadın Hakları Derneği 4 Yılda 7000 Kadının Hayatına Dokundu

Demir anlamına gelen Tarihte ilk kadın hükümdar olan “Tomris Hatun” ismiyle çevresinde anılan Kadın Haklarının Güçlü Sesi, Özbek Kadın 

Hakları Derneği Başkanı Ozoda İslomova’dan Uluslararası Başarı Öyküsü



4 Yılda 7.000 Kadına Ulaşan Örnek Çalışmalar

Kadınların sesi, hakkı ve geleceği için bir umut ışığı yakan Özbek Kadın Hakları Derneği, kısa sürede attığı büyük adımlarla yalnızca Özbekistan’da değil, tüm Türk Cumhuriyetleri’nde ve hatta uluslararası arenada yankı uyandıran bir başarı hikayesine dönüştü. Derneğin kurulduğu günden bu yana geçen yalnızca 4 yılda tam 7000 kadının hayatına dokunulması, bu başarının en somut göstergesi…

7.000’den fazla kadına eğitim, istihdam, hukuki destek ve Ramazan erzak yardımı gibi kritik hizmetler sunarak büyük bir sosyal dönüşüme imza attı. Dernek, başkanları Ozoda İslomova öncülüğünde yalnızca Özbekistan’ın değil, tüm Türk cumhuriyetlerindeki kadınların haklarını korumak ve güçlendirmek için çalışıyor.

Uluslararası Boyutta Hizmet
Türk dünyasındaki kadınların sesi olmayı hedefleyen dernek, sponsorların desteğiyle daha büyük projelere imza atmayı planlıyor.

Eğitim, İstihdam ve Hukuki Destek Kadınlara Umut Olan Dernek

Eğitimden ekonomiye, hukuki danışmanlıktan acil yardıma kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteren Özbek Kadın Hakları Derneği, kadınların toplumsal ve ekonomik hayatta aktif rol alması için mücadele ediyor.

Ramazan aylarında da binlerce aileye erzak yardımı ulaştırarak sosyal dayanışmanın örnek adresi haline geldi.

Bu başarıların arkasında ise vizyoner bir lider duruyor:

Ozoda İslomova, Cesaret ve Özverinin Lideri
Derneğin başkanı Ozoda İslomova, kadın hakları konusundaki kararlı duruşu ve vizyoner liderliğiyle takdir topluyor.



Bir Liderden Fazlası, Ozoda İslomova

Sadece güçlü bir kadın hakları savunucusu değil; aynı zamanda toplumun her kesimine umut ve cesaret veren ilham verici bir figür. Onun önderliğinde şekillenen bu yolculuk, kadınların sesini daha gür çıkarmasını, haklarını bilmesini ve yaşamlarını kendi ayakları üzerinde inşa etmelerini mümkün kıldı.

İslomova’nın samimiyeti, kararlılığı ve kapsayıcı vizyonu, derneği kısa sürede uluslararası düzeye taşıdı. Artık dernek sadece Özbekistan’da değil, Tüm Türk Cumhuriyetleri’nden kadınların haklarını koruma misyonuyla faaliyetlerini sürdürüyor.

Uluslararası arenada da ses getiren projelere imza atıyor. İslomova’nın azmi ve kadın dayanışmasına inancı, Özbek kadınlarının geleceği için umut olmaya devam ediyor.

Gönüllü Destek ve Sponsorlarla Daha Güçlü Projelere Doğru

Bugüne kadar gönüllülerin ve destekçilerin katkılarıyla yürütülen çalışmalar, sponsorların da desteğiyle daha büyük ve kalıcı projelere dönüşmek üzere. Eğitim merkezleri, kadın sığınma evleri, mesleki gelişim atölyeleri ve çok daha fazlası artık hayal değil.

Kadınlar için daha adil bir gelecek hedefiyle yola çıkan Özbek Kadın Hakları Derneği ve Başkan Ozoda İslomova, destekçileri sayesinde çok daha güçlü projelere imza atacak.

Daha fazla kadına ulaşmayı ve toplumsal cinsiyet eşitliği için yeni adımlar atmayı hedefliyor.

Türk Dünyasının Kadınlarına Umut Oluyorlar
Tüm Türk cumhuriyetlerindeki kadınların haklarını savunan, 
Mecidiyeköy Kerven Geçmez Sokak Keskin İş merkezindeki dernek, kardeş ülkeler arasında dayanışmayı güçlendiriyor. Özbek Kadın Hakları Derneği ve Başkanı Ozoda İslomova, yaptıkları örnek çalışmalarla takdir topluyor, kadınların hayatına dokunmaya devam ediyor.

yilmazparlar@yahoo.com

Çarşamba

EKAV’dan Sanatın Büyüleyici Dünyasına Yolculuk-Yılmaz Parlar

 EKAV’dan Sanatın Büyüleyici Dünyasına Yolculuk

İçsel Yansımalar’ Sergisi ile Ruhun Derinliklerine Yolculuk

"İnci Aksoy’un Vizyonuyla 34 Yıldır Sanata Işık Tutan EKAV, Türkiye ve İngiltere’den Sanatçıları Bir Araya Getirdi"

Türkiye’nin kültür ve sanat dünyasında ilham verici bir figür olarak öne çıkan, aynı zamanda iş dünyasının en güçlü kadınlarından biri olan İnci Aksoy’un kuruculuğunu üstlendiği EKAV / Eğitim, Kültür ve Araştırma Vakfı, bir kez daha sanatseverleri büyüleyen bir sergiye ev sahipliği yapıyor.

EKAVART Gallery’de açılışı gerçekleşen “İçsel Yansımalar (Inner Psyche)” isimli uluslararası karma sergi, sanatın ruhu iyileştiren ve dönüştüren gücünü bir kez daha ortaya koyuyor.

Sergi, insan ruhunun derinliklerine uzanan, psikoloji, duygusal dışavurumculuk ve sembolizm akımlarını harmanlayan bir anlatım sunuyor.

Türkiye’nin öncü kültür ve sanat kurumlarından Eğitim, Kültür ve Araştırma Vakfı (EKAV), kurucusu İnci Aksoy’un öncülüğünde, 34 yıldır sanatın dönüştürücü gücünü toplumun her kesimine ulaştırıyor.

Türkiye’nin en başarılı iş kadınlarından biri olan ve sanata olan tutkusuyla tanınan Aksoy, EKAV’ı “Sanat Geliştirir, Sanat İyileştirir, Sanat Birleştirir” vizyonuyla bir marka haline getirdi.

Sanatın Gücüyle İyileşmek ve Birleşmek

EKAV’ın Büyüleyici Mirası

“İçsel Yansımalar (Inner Psyche)”, Ruhun Labirentlerinde Yolculuk



Sezin Aksoy’un küratörlüğünde düzenlenen “İçsel Yansımalar” karma sergisi, Türkiye ve Birleşik Krallık’tan 16 sanatçıyı bir araya getirdi.

Sergi, psikoloji, duygusal dışavurumculuk ve sembolizm  akımlarından beslenerek, insan bilinçaltının derinliklerine ışık tutuyor.

Sanatçılar, sosyal kimliklerin yarattığı baskıları, insan psikolojisindeki kırılmaları ve duygusal dönüşümleri farklı tekniklerle ele alıyor. Sergide, ışık ve rengin insan ruhundaki yansımaları adeta bir şölene dönüşüyor.

Her bir eser; bilinçaltının sessiz çığlıklarını, toplumsal rollerin birey üzerindeki baskısını ve ruhsal dönüşümü izleyiciyle buluşturuyor. Farklı teknikler ve disiplinlerin bir araya geldiği bu özel sergi, sanat aracılığıyla içsel keşfin kapılarını aralıyor.

“İçsel Yansımalar”8 Mayıs 2025’e kadar Ekavart Gallery’de sanatseverlerle buluşmaya devam edecek.



Yasemin Vardarlılar’ın Büyüleyici Seramik Evreni “Başka Neler Mümkün?”

Sergide yer alan dikkat çeken isimlerinden ressam ve seramik sanatçısı Yasemin Vardarlılar.

Eserlerinde izleyiciyi gerçeklikten koparıp hayali bir yolculuğa çıkarıyor.

Gerçekliğin dışına çıkaran “Bu fiziksel yaşamın ötesinde başka hangi sihirler var?”

“Başka neler var?” gibi soruların peşinde koşan Vardarlılar, son serisinde beden ve ruhun uyumunu sorguluyor.

“Ya bedeniniz ruhunuzla birlikte genişleyebilseydi?” sorusunu yönelten sanatçı, çalışmalarında insan bedeninin ve kimliğinin metamorfozunu şiirsel bir dille yansıtıyor. Eserlerindeki çok katmanlı yapı, ruh ve bedenin farklı evrenlerdeki dansını gözler önüne seriyor.

EKAV,  Sanatın İyileştirici Gücüne İnanan Bir Çatı

Adı sanata, eğitime ve toplumsal duyarlılığa adanmış bir yaşamla özdeşleşen İnci Aksoy, EKAV’ı 1991 yılında sadece bir vakıf olarak değil, geleceğin sanatçılarına umut veren bir vizyon merkezi olarak kurdu.

Sanatı herkes için erişilebilir kılma hedefiyle yola çıkan Aksoy, bu süreçte sadece Türkiye’de değil, uluslararası arenada da büyük saygı kazandı.

İnci Aksoy’un liderliğinde EKAV, sanatla büyümek, gelişmek ve iyileşmek isteyen herkes için bir yuva oldu. Onun vizyonu ve emeği sayesinde, "Sanat Geliştirir, Sanat İyileştirir, Sanat Birleştirir" mottosu sadece bir söz değil, EKAV’ın hayata geçirdiği her projede hissedilen bir gerçeğe dönüştü.

Sanatı toplumla buluşturma misyonuyla hareket ediyor. Bağış makbuzu ile çalışan vakıf, düzenlediği etkinliklerden elde ettiği gelirleri genç sanatçıların eğitimine aktarıyor.

Ekavart Gallery, her geçen gün büyüyen programıyla, Türkiye’nin kültür sanat hayatına yön veriyor.

“Sanat, sınırları olmayan bir dildir. EKAV ise bu dilin en güçlü temsilcilerinden biri.”

Süzer Plaza’da Ritz Carlton Oteli altında bulunan Ekavart Gallery, kar amacı gütmeyen bir sanat merkezi olarak, genç yeteneklere burs desteği sağlıyor ve sanatseverlere unutulmaz sergiler sunuyor.

Galerinin yalnızca bir sergi mekânı değil, aynı zamanda bir kültür platformu olarak büyümesi, EKAV’ın sanata olan tutkusunun ve vizyoner duruşunun en büyük kanıtı.

“İçsel Yansımalar” sergisi, 8 Mayıs 2025’e kadar sanatseverleri Ekavart Gallery’de bekliyor.

yilmazparlar@yahoo.com.

Cuma

Şule Gökırmak, “Yılın Kadını” Ödülü-Yılmaz Parlar

 Şule Gökırmak, “Yılın Kadını” Ödülü

Turizmden Spora, Sosyal Sorumluluktan Ödüllere Uzanan Bir Liderlik Hikayesi

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Yabancı Basın Ajansı'ndan “Yılın Kadını” Ödülünü Alan Şule Gökırmak, Beşiktaş'ta ve Turizm Sektöründe İz Bırakmaya Devam Ediyor.

Şule Gökırmak, yaptığı işte iz bırakan, toplumun lideri olmayan ve kadınların gücünü platformunda temsil eden bir lider. Onun hikayesi, sadece başarı değil, aynı zamanda ilham ve umut vaat ediyor.



Şule Gökırmak, turizm sektöründeki başarılı kariyeri, sosyal sorumluluk projelerindeki lider rolü ve Beşiktaş Spor Kulübü'ndeki yönetimiyle piyasadan sürekli söz ettiren bir isim.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında Yabancı Basın Ajansı tarafından “Yılın Kadını” ödülüne layık görülen Gökırmak, kadınların toplumdaki en çok bir kez daha gözlerinin önünde serdi.

Turizm sektörünün gözde isimlerinden biri olan Şule Gökırmak, birçok otel yöneticiliği görevinde bulunarak sektöre önemli katkılar sağladı.

Van kahvaltısının operasyonunu yürüten Van'ı Guinness Rekorlar Kitabı'na taşıyan Gökırmak, turizm alanında yaratıcı ve etkili çalışmalarıyla dikkat çekti.

Ancak onun başarı hikayesi sadece turizmle sınırlı değil. Beşiktaş Spor Kulübü'ne dönerek icra kurulu olan Gökırmak, kulübün tüm sosyal sorumluluk yönetimine liderlik ediyor.



Bölgedeki çocukların deprem için hazırladığı “Bu Oyuncak Sana Arkadaşım” etkinliği, Felis Ödülleri'nde yedi ödül kazanarak, yaratıcı ve duyarlı korumasını bir kez daha kanıtladı.

Şule Gökırmak, engelli bireylerden kanser hastalarına, ihtiyaç sahibinden depremzede parçalara kadar toplumun her kesimine dokunmayı başaran bir lider.

Kurucu'nun genel başkanı olduğu Değer Otizm Yardımlaşma Derneği ile otizmli hayata dokunan projelere imza atarken, Turoyd (Turizm Otel Yöneticileri Derneği) yönetim kurulu üyesi olarak da sektöre katkıda bulunuyor.

Şule Gökırmak, sadece bir turizmci ya da spor yöneticisi değil; aynı zamanda toplumsal gelişme, gelişmişlik ve gelişmiş bakış açısıyla bir rol modeli. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde aldığı “Yılın Kadını” ödülü, bu özelliğiyle bir kez daha taçlandırıldı. Şule Gökırmak, kadınların toplumdaki gücü ve gücü en güzel şekilde temsil eden isimlerden biri olarak, geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor.

Şule Gökırmak, turizm ve sporun buluşmasında gelişmiş bir bakış açısıyla “mecburi turizm” güncellemesini taşıyor.

Beşiktaş Spor Kulübü’nün küresel taraftar kitlesini harekete geçirerek, Türkiye’ye daha fazla ziyaretçi çekmeyi amaçlayan projeler geliştiriyor.

Taraftarların sadece maçlar için değil, ülkenin kültürel ve doğal güzelliklerini ayırmak amacıyla da Türkiye’ye gelmelerini teşvik eden bu projeler, turizme yeni bir soluklanma getiriyor.

Gökırmak, Beşiktaş'ın marka değerini kullanarak, taraftarlarını Türkiye'nin farklı bölgelerine yönlendiriyor ve bu sayede hem spor turizmini canlandırıyor hem de ülke ekonomisine katkı sağlıyor.

Bu yaklaşım, turizmin sınırlarını genişleterek, sporun birleştirici gücünü turizmle buluşturuyor.

yılmazparlar@yahoo.com

Kara Elmasın İzinde Bir Ömür-Yılmaz Parlar

  Kara Elmasın İzinde Bir Ömür,

Hüseyin Akarçeşme'nin Eseri Hafızalara Kazınıyor

Kömür, sadece bir yakıt değil; kimi zaman bir mücadele, kimi zaman da bir hayat tarzı olarak karşımıza çıkar. İşte bu mücadeleyi yıllar boyunca yaşamış ve deneyimlerini bir kitaba dökmüş bir isim: Hüseyin Akarçeşme. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Meclis Üyesi olan Akarçeşme’nin kaleme aldığı Kömür Peşinde Bir Ömür adlı kitap, okuyucularını kömürle yoğrulmuş bir hayat hikâyesine ve Türkiye’nin ekonomik dönüşümüne tanıklık etmeye davet ediyor.

Anadolu’dan İstanbul’a uzanan ekonomik ve sosyal mücadelenin izlerini süren eser, kömür sektöründe yaşanan değişimleri gözler önüne sererken, anekdotlarla süslenmiş yaşam öyküsünü de paylaşıyor. ArkeoPera Kitabevi tarafından yayımlanan bu eser, iş dünyasının gelişim sürecine ışık tutarken, aynı zamanda bireysel bir başarı hikâyesini de okurlarıyla buluşturuyor.

Kömür Tozundan Satırlara Uzanan Yolculuk

320 sayfalık bu kapsamlı eser, dört ana bölümden oluşuyor. "Taşı toprağı altın şehirde, köy çocuklarının gecekondularda başlayan mücadelesinin öyküsü" alt başlığıyla okuyucularına seslenen kitap, yazarın kendi yaşamını merkeze alarak, sektörün dünü ve bugünü arasında bir köprü kuruyor. Kömür madenciliği ve ticaretindeki zorlukların yanı sıra, İstanbul’un sanayileşme sürecindeki evrimini de anlatan kitap, hem sektöre ilgi duyanlar hem de yaşam mücadelesinin gerçek örneklerini görmek isteyen okuyucular için önemli bir rehber niteliğinde.

Sadece Ekonomi Değil, Kültürel Bir Miras

Kitap yalnızca ekonomik dönüşümle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda geçmişte sıkça kullanılan, ancak günümüzde unutulmaya yüz tutmuş halk deyişlerini, şoförlerin yol hikâyelerinden süzülen nükteli tekerlemeleri ve kahvehane kültüründen doğan müşteri-esnaf atışmalarını da içeriyor. Bu yönüyle eser, Türkiye'nin sosyokültürel tarihine de önemli bir katkı sunuyor.

İstanbul’un modern yapısı ile Anadolu’nun köklü kültürü arasında bir köprü kuran Akarçeşme ailesinin hikâyesi, İstanbul’a göç eden binlerce insanın yaşadığı serüvenin bir yansıması niteliğinde.



İş Dünyasına Dair Önemli Tespitler

Hüseyin Akarçeşme, kömür sektörünün değişen dinamiklerini kendi gözlemleriyle aktarmanın yanı sıra, Türkiye'nin iş dünyasındaki değişimi de kitap boyunca irdeliyor. 1980'lerden günümüze kadar olan süreçte, ticaret hayatının nasıl dönüştüğünü ve yerel işletmelerin küresel rekabet ortamına nasıl adapte olduğunu çarpıcı örneklerle anlatıyor. Özellikle İTO Meclis Üyesi olarak edindiği deneyimler, iş dünyasının ekonomik politikalarla şekillenme sürecine dair önemli ipuçları sunuyor.

Bir Vefa Borcu: Geliri Hayır İçin Kullanılacak

Kitabın belki de en anlamlı yanlarından biri, satış gelirinin tamamının Giresun’un Çamoluk ilçesi Dolundas Mahallesi'nde yer alan Ali Dede Türbesi ve Mesire Alanı’nın restorasyonuna bağışlanacak olması. Doğup büyüdüğü topraklara duyduğu vefayı her fırsatta dile getiren Akarçeşme, bu adımıyla memleketine olan bağlılığını bir kez daha gösteriyor.

Bir Babadan İlham Alan Bir Hayat

Akarçeşme’nin hayata bakışını şekillendiren en büyük isimlerden biri de hiç kuşkusuz babası Ali Akarçeşme. Onun azmi, çalışkanlığı ve paylaşma kültürü, yazarın tüm hayatına yön veren değerler arasında yer alıyor. Babasının kendilerine kazandırdığı disiplinle büyüdüğünü anlatan Hüseyin Akarçeşme, onun yokluktan varlığa uzanan serüvenini kitabında samimi bir dille işliyor.

İstanbul’un varoşlarından iş dünyasına uzanan bu zorlu yolculuk, sadece bir bireyin değil, bir neslin ve hatta bir ülkenin dönüşümünü anlatıyor. Babası Ali Akarçeşme’nin İstanbul’a göçü, burada hamallıkla başlayıp şoförlüğe ve ardından ticarete adım atması, azmin ve çalışkanlığın en güzel örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Onun, "Hazır ol- rahat- esas duruş-selâm dur" komutlarıyla güne başlayan çocuklarına kazandırdığı disiplin, bugünün başarılı iş insanlarının temel taşlarından biri olarak kitabın sayfalarında yer buluyor.

İTO Başkanı Şekib Avdagiç’ten Övgü Dolu Sözler

İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, Akarçeşme'nin kitabına yazdığı takdim yazısında onun vizyonunu ve iş dünyasına kattığı değeri şu sözlerle anlatıyor:

“Bir insanın kıymetini anlamak, onun ortaya koyduğu eserleri, karakterini ve toplum için yaptığı katkıları görmekle mümkündür. Hüseyin Akarçeşme’nin kaleme aldığı bu eser, sadece onun değil, Anadolu insanının İstanbul'daki başarı hikâyesinin bir özeti niteliğinde. Akıcı üslubu ve samimi anlatımıyla, okuyanları bir zaman yolculuğuna çıkarıyor.”

Avdagiç, Akarçeşme'nin yalnızca ticari başarılarıyla değil, hayata bakış açısıyla da örnek bir insan olduğunun altını çizerek, onun dostluklarını, iş dünyasındaki ilkelerini ve topluma olan katkılarını takdirle anıyor.

Kara Elmasın Hikâyesi, Türkiye’nin Hikâyesi

Kömür Peşinde Bir Ömür, yalnızca bir iş insanının anıları değil, aynı zamanda Türkiye’nin sanayileşme sürecine, ticaretin dönüşümüne ve iş dünyasının dinamiklerine ışık tutan kıymetli bir eser. Hüseyin Akarçeşme, satır aralarına sakladığı anıları, gözlemleri ve yaşanmışlıklarıyla, kömür tozuna bulanmış bir yaşamın içinden geçen bir başarı hikâyesini bizlere sunuyor.

Bu kitap, hem geçmişi hatırlamak hem de geleceğe dair dersler çıkarmak isteyen herkes için kaçırılmayacak bir eser niteliğinde.

yilmazparlar@yahoo.com