Özbekistan, Orta Asya’nın Yeni Enerji Üssü Olma Yolunda
42 Dev Tesis Hizmete Girdi, 21 Proje Başladı
Özbekistan, enerji alanında tarihî bir dönüşüme imza attı. Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in katılımıyla gerçekleştirilen dev törenle 42 yeni enerji ve altyapı tesisi hizmete alındı, 21 yeni büyük ölçekli proje için ise resmi başlangıç verildi. Toplam yatırım tutarı 11 milyar doları bulurken, ülke enerji sisteminde yeni bir dönem resmen başladı.
“Barqaror energetika – Yangi O‘zbekistonning kelajak sari ishonchli qadami” — Geleceğe Güvenli Enerji Adımı
Cumhurbaşkanı Mirziyoyev, konferansta yaptığı konuşmada sürdürülebilir kalkınmanın merkezine yenilenebilir enerji güvenliğini koyduklarını belirterek şu mesajı verdi:
“Bugün attığımız adımlar, modern ve sürdürülebilir bir enerji sisteminin temelini oluşturuyor.”
Mirziyoyev, enerji sektörü için bugüne kadar 35 milyar dolar yatırım çekildiğini, 9.000 MW yeni kapasitenin sisteme kazandırıldığını ve yenilenebilir enerjinin payının %30’a yükseldiğini açıkladı.
3.500 MW’lık Yeni Temiz Enerji Kapasitesi
Karakalpakistan, Buhara, Kaşkaderya ve Taşkent’te toplam 16 güneş, rüzgâr, hidro ve termik santral devreye alındı. Bu santraller tam kapasiteye ulaştığında yıllık 15 milyar kWh elektrik üretecek.
Ayrıca, yoğun tüketim saatlerinde şebekeyi destekleyecek 1.245 MW kapasiteli enerji depolama sistemleriyle yıllık 1,5 milyar kWh ek enerji temini mümkün olacak.
Yeşil Enerji Hedefi Yükseliyor: 2025 ve 2030 Vizyonu
Yeni projelerle birlikte:
7 milyar m³ doğal gaz tasarrufu sağlanacak
11 milyon ton karbon emisyonu azaltılacak
2025’te yenilenebilir enerji üretimi 23 milyar kWh’e çıkacak
Cumhurbaşkanı Mirziyoyev, 2030 yılına kadar 17.000 MW ek yenilenebilir enerji kapasitesine ulaşmayı hedeflediklerini açıkladı. Önümüzdeki 5 yılda 150 milyar doların üzerinde yatırım çekilmesi planlanıyor. Yeşil enerjinin toplam enerji içindeki payı ise %54’e yükselecek.
Yerel Sanayide Büyük Sıçrama
Yeni enerji stratejisinin önemli bir ayağını da yerli üretim oluşturuyor:
Angren Energo, yılda 15.000 trafo üretecek.
Uzhydropower, yılda 155 hidro-agregat üretimiyle bölgesel tedarik zincirinin güçlü bir parçası olacak.
Enerjide Uluslararası İşbirliği Güçleniyor
Törene Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan ve BAE enerji bakanları ile Dünya Bankı, ADB, EBRD, IsDB gibi uluslararası kuruluşlar katıldı.
Özbekistan:
Kırgızistan ve Kazakistan ile Kambar-Ata GES-1 projesini ilerletiyor,
Azerbaycan ve Kazakistan ile Avrupa’ya uzanan “Yeşil Enerji Koridoru” üzerinde çalışıyor,
Türkiye’nin Aksa Elektrik şirketiyle Semerkant’ta elektrik dağıtımını özel sektöre devrederek bölgesel işbirliğini derinleştiriyor.
Yeni Özbekistan’ın Enerji Vizyonu
Mirziyoyev, ülkenin yalnızca iç enerji güvenliğini güçlendirmeyi değil, aynı zamanda Orta Asya’nın enerji ihracat merkezi olmayı hedeflediğini vurguladı. Modern iletim hatları, özel sektör ortaklıkları, düşük gelirli ailelere yönelik güneş enerjisi desteği ve karbon kredisi mekanizması, bu vizyonun temel taşları arasında yer alıyor.
Yardımseverliğin, sanatın ve insanlığın kalbinde yankılanan bir geceydi… Müziğin iyilikle buluştuğu, yardımseverliğin en yüce haline sahne oldu.
Parıltı Görmeyen Çocuklara Destek Derneği, 10 Ekim 2025 Cuma akşamı Akatlar Kültür Merkezi’nde düzenlediği “Müziğin Işığıyla Umut” adlı konserle, görme engelli çocukların hayatına dokunan bir mucizeye daha imza attı.
Bir ışık yakmak, bir kalbe dokunmaktır. O ışıkları yakmak için sanatın, dayanışmanın ve yüreklerin bir araya geldiği unutulmaz bir akşamdı.
“Müziğin Işığıyla Umut” temalı bağış konseri, sadece bir etkinlik değil, bir yaşam dersi, bir dayanışma manifestosuydu
Bu özel etkinliğin mimarı, toplum yararına yürüttüğü sayısız proje ile tanınan, turizmci iş insanı, SKAL İstanbul Kulübü üyesi, Fenerbahçe Rotary Kulübü Toplumsal Hizmetler Komite Başkanı Hülya Vurgun Şahbaz oldu. Şahbaz, yine her zamanki zarafeti, duyarlılığı ve özverisiyle gönüllere dokunmayı başardı.
Hülya Vurgun Şahbaz, İyiliğin Sessiz Kahramanı
Her yardımda, her toplumsal adımda onun adı geçiyor… Onun incelikli dokunuşu, özverili çalışmaları ve her daim yardıma koşan yüreği, bu gecenin temel taşı oldu. Kendisi, toplumsal hizmet denince akla gelen ilk isimlerden; gönüllülüğü ve yardımseverliğiyle hepimize ilham veren, iyiliğin gerçek bir temsilcisi. Hülya Vurgun Şahbaz, yalnızca organizasyonun değil, gecenin kalbinin de mimarıydı. İnsanlara dokunmanın, yardım etmenin bir yaşam biçimi olduğuna inanan Şahbaz, bu geceyle bir kez daha umutla parlayan yüzlerin sebebi oldu.
Toplum hizmetinde gösterdiği fedakârlık, bir annenin şefkatiyle birleştirdiği duyarlılık; onu bir “yardım meleği” olarak tanımlamakta yetersiz kalıyor.
Ömer Topçu, Sanatıyla Ruhlara Işık Yakan Ses
Gecede sahne alan Geceye renk katan, enerjisi ve samimi performansıyla herkesi büyüleyen Ömer Topçu, sahnede adeta bir güneş gibi doğdu Hülya Vurgun Şahbaz’ın “manevi evladı” olarak gördüğü Topçu, müziğin enerjisini, sevgiyi ve moral gücünü sahneye taşıdı. Sahnedeki coşkusu, hayat dolu enerjisi ve birbirinden güzel yorumladığı şarkılarıyla sadece kulaklara değil, kalplere de hitap etti.
Sesiyle, coşkusuyla, izleyicilere kattığı pozitif enerjiyle yalnızca eğlendirmedi; umut aşıladı. Her şarkısı, görmeyen çocukların geleceğine uzanan bir el gibiydi. Onun sesi, sadece notalarda değil; kalplerde yankılandı. Ömer Topçu, sanatını bir sevgi köprüsüne dönüştürerek, görme engelli çocuklarımızın geleceği için adeta bir umut şarkısı söyledi. Onun performansı, sanatın iyilik için nasıl kullanılabileceğinin en güzel örneğiydi.
İyiliğin Gücüyle Buluşanlar
Geceye; iş, sanat, turizm ve medya dünyasından çok sayıda değerli isim katıldı. SKAL İstanbul Kulübü Başkanı Selma Tatar, Uluslararası SKAL Dernekler Federasyonu (USDF) üyesi Ayşe Önen, iş insanı, modacı ve sinema oyuncusu Emel Yıldırım gibi birçok yardımsever, geceye destek verdi. Kimi bilet alıp gelemese de, katkılarıyla bu ışığın bir parçası oldular.
Dünya turizm profesyonellerinin oluşturduğu, dostluk ve barış köprüleri kuran en eski uluslararası sivil toplum kuruluşlarından biri olarak SKAL ve SKAL İstanbul Kulübü Başkanı Selma Tatar, Uluslararası SKAL Dernekler Federasyonu (USDF) üyesi Ayşe Önen, gibi başarılı isimleri konsere gelerek arkadaşları iyilik meleği SKAL İstanbul Kulübü üyesi Hülya Vurgun Şahbaz’ı yalnız bırakmadılar.
Parıltı Derneği Başkanı Prof. Dr. Hale Bacakoğlu’nun da vurguladığı gibi, “Bir ışık yak, bir geleceğe dokun” felsefesiyle hareket eden dernek, erken eğitimin ve kaynaştırmanın önemine dikkat çekti. Görme engelli çocukların, gören akranlarıyla aynı ortamda bulunmalarının, onların hayata tutunmalarında ne denli kritik olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Parıltı Derneği Başkanı Prof. Dr. Hale Bacakoğlu, konuşmasında “Her çocuğun kendi ışığıyla parlayabileceğine inanıyoruz” diyerek salondaki herkesi derinden etkiledi. Bu konserle yalnızca bir akşam değil, yüzlerce çocuğun geleceği aydınlatıldı.
Konserin tüm geliri, Parıltı Derneği’nin görme engelli çocuklara yönelik eğitim, sanat ve sosyal gelişim projelerine aktarıldı. Bu destek, çocukların erken yaşta eğitimle buluşmasını, topluma eşit katılımını ve bağımsız bir yaşam kurmalarını hedefliyor.
2003 yılında kurulan Parıltı Görmeyen Çocuklara Destek Derneği, Türkiye’de görme engelli çocuklara yönelik ilk ve tek sivil toplum kuruluşu. Bugüne kadar 3000’den fazla çocuğun hayatına dokunan dernek, bebeklikten eğitim hayatının sonuna kadar her çocuğun yanında yer alıyor.
Bu özel gece, derneğin misyonunu bir kez daha hatırlattı:
“Bir ışık yak, bir geleceğe dokun.”
Yardım Etmek, İnsanlığın En Parlak Yüzüdür
Bir çocuğun geleceğine dokunmak, bir insanın kaderine yön vermek gibidir. Bu konser, yalnızca notaların birleştiği bir sanat akşamı değil; vicdanın, duyarlılığın ve sevginin senfonisiydi.
Hülya Vurgun Şahbaz gibi insanlar, iyiliği görünür kılarak karanlığa ışık taşıyorlar. Ömer Topçu gibi sanatçılar, müziği bir araç değil; bir umut dili haline getiriyorlar. Ve Parıltı Derneği, her bir çocuğun kendi ışığıyla parlayabileceğini bir kez daha kanıtlıyor.
Bir Işık Yak, Bir Kalbe Dokun
Bu dünya, yardımsever insanların kalbinde dönüyor. Karanlıkları aydınlatan, yalnızlığa el uzatan, umudu çoğaltan herkes; insanlığın en güzel yüzünü temsil ediyor.
İşte böyle anlamlı bir gece daha gösterdi ki; yardım etmek, sadece maddi bir destek değil, bir insanın hayatına dokunabilmektir. Görme engelli bir çocuğun eğitimine, bir ailenin yüzünün gülmesine vesile olmaktır. Bu gece, Hülya Vurgun Şahbaz’ın öncülüğünde, Ömer Topçu’nun sanatıyla ve tüm katılımcıların yürekleriyle, iyiliğin ışığını bir kez daha yaktı.
Unutmayalım; Bir çocuğun geleceğine ışık olmak, sadece onun değil; hepimizin yolunu aydınlatır. Ve bazen, en büyük devrim bir iyilikle başlar
Unutmayalım; bir ışık, karanlığı aydınlatmaya yeter. Ve bu gece, o ışığın yandığı, yarınlara umut olduğu bir geceydi.
Yeni Tiyatro & Yeni Sinema Ödülleri’nde Ustalara Alkış Yağmuru
Mecidiyeköy Torun Center Büyük Sahne, 20 Haziran 2025 Cuma gecesi... Sanat dünyasının kalbi, tiyatro ve sinemanın emekçilerini onurlandırmak üzere bu özel gecede attı.
12. Uluslararası Yeni Tiyatro Dergisi Emek ve Başarı Ödülleri ile Yeni Sinema Dergisi'nin ilk kez ortaklaşa düzenlediği bu prestijli organizasyon, bir nevi sanatın bayramı oldu.
Geceye Damgayı Vuranlar, Dorsay’lar Usta sinema eleştirmeni, yazar ve kültür insanı Atilla Dorsay, 50 yılı aşkın sanat yolculuğunun simgesi olarak "Onur Ödülü"ne layık görüldü. Eşi, kültür destekçisi Leman Dorsay ise "Sanata Katkı Ödülü" ile takdir edildi. İkili, yalnızca birbirlerine değil, Türkiye’de sanatın hafızasına ve ruhuna verdikleri katkıyla alkış yağmuruna tutuldu.
Atilla Dorsay, sadece bir eleştirmen değil; sinemanın vicdanı, belleği, zarafeti ve duruşudur. Her satırıyla yeni bir bakış açısı kazandıran, yıllar boyu kuşaklara ışık tutan bu büyük duayeni ayakta alkışlamak yetmez. Eşi Leman Dorsay ise onun yanında değil, daima onunla birlikte sanata gönül vermiş gerçek bir kültür neferi…
Emekle Gelen Zafer, Gülenay Börekçi & Özgür Kalyoncu “Emek Ödülleri”nin bu yılki sahipleri, tiyatro alanında yıllardır fikirleri ve üretimleriyle katkı sunan Gülenay Börekçi ile Özgür Kalyoncu oldu.
Her iki isim de sahnelerin arka planındaki görünmez kahramanlardan… Onlara verilen ödüller, sadece bireysel başarılarının değil, sanatın mutfağındaki emeğin de değer gördüğünün göstergesiydi.
“Sahne sadece oyuncularla değil, perde arkasındaki fikirle, sözle, yazıyla, araştırmayla ayakta durur. Börekçi ve Kalyoncu’nun katkıları bu yapının temel taşlarıdır.”
Gecenin Sahnesinde Duygular Vardı
Sunucular Korhan Abay ve Arzu Yanardağ gecenin ruhunu ustalıkla taşıdı. Korhan Abay’ın şiirsel sunumu, izleyicileri adeta duygusal bir yolculuğa çıkardı. Sahneye davet edilen isimler arasında Halil Ergün, Demet Evgar, Ayşen İnci, Tilbe Saran, Cansu Topçu, Kerem Akça, Seray Şahinler gibi birbirinden değerli sanatçılar vardı.
Gecenin müziksel nefesi ise usta piyanist Tuluğ Tırpan’dan geldi. Mini konseri, sanatın evrensel duygusunu yansıttı.
Jüri Başkanı Erbil Göktaş,
“Kaosun ve karanlığın içinde sanat bir kandildir. Bu ödüller yalnızca başarıyı değil, karanlığa inat direnen ışığı da onurlandırır.”
Yayın Yönetmeni Sayım Çınar’dan,
“Yeni Tiyatro Dergisi 20 yaşında, bu yıl sinema ile buluştu. Artık daha güçlü bir sahnemiz var.”
Ustalıkla Geçmiş Bir Ömür, Atilla Dorsay’dan Alçakgönüllü Teşekkür:
“Emek benim için en kıymetli şeydir. Üretmeye devam ediyorum çünkü seviyorum. Mimarlığı da, müziği de, sinemayı da…”
Leman Dorsay’dan Etkileyici Vurgu,
“Kadınların yaşam yolculuğunda ışık olmak istiyorum. Kültürle, sanatla, dayanışmayla…”
Sanatın Onur, Emek ve Umutla Buluştuğu Gecede Birlik Mesajı Bu ödüller sadece birer plaket değil. Bir neslin emeği, bir kuşağın direnci ve sanatın geleceğine duyulan inancın belgesi.
Sanat bir direniştir. Bu gece ise o direnişin ne kadar zarif, tutkulu ve kalıcı olduğunu gösterdi. Dorsay’larla taçlanan bir ödül töreni, yalnızca geçmişin değil, geleceğin de ilhamı oldu.
ŞATTAFAT” Sergisi Azarnegari Art House’da Büyüledi
Sanat, yüzeyin ardında saklanan hakikatleri cesurca anlatabildiğinde gerçek anlamını bulur. “ŞATTAFAT” sergisi tam da bunu yaptı: Estetiği bir sığınak değil, bir uyanış aracı olarak kullanarak izleyicisini hayranlıkla sarstı.
Azarnegari sanatını dünyaya kazandıran efsanevi sanatçı Ahad Saadi’nin kurucusu olduğu Azarnegari Art House, etkileyici bir sanat etkinliğine daha ev sahipliği yaptı.
Azarnegari Art House, Sanat Merkezi direktörü Handan Oksal gelen misafirlerle ayrı ayrı ilgilendi.
Sanatçı Ayça Şen’in dört yıldır sürdürdüğü “Yeteneksizler için Resim Atölyesi”nin altıncı sergisi olan “ŞATTAFAT”, izleyiciye yalnızca sanat değil; estetik, kültür, politika ve toplumsal cinsiyet üzerine derin bir sorgulama sundu.
Kadın Bedeninin Sessiz Çığlığı ve Görünürlüğün Ekonomisi
Sergi, özellikle kadın bedeni üzerinden şekillenen toplumsal beklentileri, görsel normları ve muhafazakâr estetiği sarsıcı biçimde gözler önüne serdi. Muhafazakârlığın ve tüketim kültürünün iç dünyamıza nasıl sızdığına dair çarpıcı bir sorgulama sunan sergi, sadece estetik değil, aynı zamanda bir zihinsel devrim teklif etti.
Kadın bedeni, gündelik jestler, arzular ve estetik normlarla örülü bir koreografi içinde sunulurken, sanatçılar “kadın” kimliğinin sistem tarafından yeniden tanımlanma çabasını teşhir etti. “Görev yalnızca görünmek değil; göze uygun görünmek, estetikle rıza üretmek” fikri, serginin ana eksenini oluşturdu.
Dolay Özdinç Göğüş’ten Unutulmaz Performans: ‘Ortadoğu Yine Yanıyor’
Serginin en dikkat çekici anlarından biri, Dolay Özdinç Göğüş’ün yuvarlak halı üzerinde gerçekleştirdiği performans oldu.
Oryantal ezgilerin eşlik ettiği bu anlatı, sadece bir dans değil; ideolojik ortaklıklara ait arzuların ve coğrafyanın kadın bedeni üzerinden yazdığı kaderin sembolik temsiliydi. Göğüş’ün ifadesiyle:
“Ortadoğu yine yanıyor. Sahnedeki figür hâlâ aynı: Birileri birileri üzerinden insanlık suçlarını, nefret şartlarını intikam ateşiyle aklileştirmeye çalışıyor.”
Bu performans, kadının sesi bastırılmış, bedeni gözetim altına alınmış dünyasında aslında söylenemeyenlerin çığlığıydı. Yüzeyde şatafat, derinde çöküştü.
Kolektif Anlatının Gücü: Doğa, Döngü, Kadın ve Zaman
Angelina Zeynep Trupia, Neslihan Hüsna, Sürayya Kurt gibi sanatçılar; doğa, zaman ve kadının dişil yaratım gücü üzerine kurulu eserleriyle dikkat çekti. Bu eserlerde doğa ve kadının birlikte döngüsel bir bütünlük oluşturduğu, bereket ve doğurganlık sembolleriyle derin bir bağ kurulduğu görüldü.
Şatafat burada yalnızca maddi ihtişamı değil, yaşamın göz kamaştırıcı karmaşasını da temsil eden bir metafora dönüştü.
Ahad Saadi’den Barış Çağrısı ve Kültürel Güç Vurgusu
Açılış konuşmasında Ahad Saadi, sanatın evrensel diliyle barışı yüceltirken, İran kültürünün kadim gücüne de vurgu yaptı.
“Sanat, barışın en güçlü taşıyıcısıdır. Azarnegari sanatıyla amacımız; farklılıklarımızla birlikte daha zengin, daha güçlü bir dünya kurmak. İran; sanatı, kültürü ve halkının dirayetiyle bu yolda önemli bir köprü olmaya devam edecektir.”
Sergi 21 Haziran’a Kadar Açık
Sanatseverlerin büyük ilgi gösterdiği sergi, açılış sonrası düzenlenen açık artırmayla da koleksiyonerlere ulaşma şansı sundu. “ŞATTAFAT”, 21 Haziran’a kadar Azarnegari Art House’da ziyaret edilebilir.
ŞATTAFAT, yalnızca bir sergi değil, sanatın direnişe dönüştüğü bir manifesto… Bu sergiyle birlikte estetiğin sadece göz alıcı bir yüzey değil, yüzeyin altında saklı hakikatin dili olabileceği bir kez daha kanıtlandı. Sanat adına, cesaret adına, kadın adına Mükemmel
Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği yönetimi, 04 Haziran 2025 Çarşamba günü Polonezköy’üneşsiz yeşil doğasında bir araya gelerek kadın haklarına dair anlamlı yeni projelerini masaya yatırdı.
Toplantının ana gündemi, kadın haklarını koruma kılavuz kitabının içeriklerinin belirlenmesiydi.
“Zihinler tabiatla açılır” düşüncesinden yola çıkarak düzenlenen bu özel toplantı, aynı zamanda yeni projelerin temelinin atıldığı ve kadın haklarını koruma kılavuz kitabının içeriklerinin titizlikle belirlendiği bir fikir kampına dönüştü.
Yeni projelerine ve özellikle de merakla beklenen "Kadın Haklarını Koruma Kılavuzu" kitabının içeriğine son şeklini verdi. Doğanın kalbinde yapılan bu anlamlı buluşma, zihinleri açarak kadın hakları konusunda yepyeni fikirlerin ortaya çıkmasına zemin hazırladı.
Piknik havasında geçen buluşma, hem verimli tartışmalara hem de derneğin gelecek vizyonuna ışık tuttu.
Günübirlik bir piknik havasında gerçekleşen toplantı; doğayla iç içe, özgürlük hissi uyandıran bir ortamda hem üretkenliğin hem de dayanışmanın en güzel örneklerinden birine sahne oldu.
Kadın Haklarının Yol Haritası Belirleniyor
Toplantının odak noktası, kadınların toplumsal haklarını hem hukuksal hem kültürel düzlemde daha net bir şekilde tanımlayan, farkındalık oluşturan ve yol gösteren “Kadın Haklarını Koruma Kılavuz Kitabı” oldu.
Dernek, hazırlayacağı "Kadın Haklarını Koruma Kılavuz Kitabı" ile hem Özbekistan’da hem de uluslararası arenada kadınların hak arayışına rehberlik edecek.
Kadınlara yönelik şiddetten sosyal hayatta eşit temsil hakkına, eğitimde fırsat eşitliğinden ekonomik özgürlüğe kadar birçok başlıkta çözüm odaklı içerikler tartışıldı ve kaleme alındı.
Bu kılavuz, yalnızca yasal hakları değil, aynı zamanda kadınların sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda güçlenmesine yönelik stratejileri içerecek. Toplantıda, kitabın içeriğinin "kadın dayanışması, hukuki destek mekanizmaları ve toplumsal cinsiyet eşitliği" temaları üzerine inşa edilmesi kararlaştırıldı
Ozoda İslamova, Vizyoner Bir Lider, Bir Işık
Bu tarihi buluşmanın mimarı, Dernek Başkanı Ozoda İslamova, enerjisi, öngörüsü ve kararlılığıyla bir kez daha takdir topladı.
Kadın hakları konusundaki engin bilgisi ve stratejik duruşuyla “vizyoner lider” tanımını bir kez daha hak etti.
Yıllardır kadınların sesi olan, onların gücünü toplumun merkezine taşıyan İslamova, sadece Özbekistan’da değil, Türkiye’de de dikkat çeken bir figür haline geldi.
Bu özverili çalışmaları ve uluslararası düzeyde fark yaratan projeleriyle Derneğin başkanı Ozoda İslamova, yıllardır sürdürdüğü enerjik, kararlı ve ilham verici çalışmalarıyla kadın hakları mücadelesinde bir sembol haline geldi.
Bu başarıların bir yansıması olarak, 2025 yılı Türkiye Altın İnsan Ödülü’ne layık görülen İslamova, kadınların sesini duyurmadaki azmiyle bir kez daha taçlandırılmıştı.
Bu ödül, yalnızca bir başarı sembolü değil, aynı zamanda kadınların değişim gücünün tescili olmasıydı.
Kadınların Gücü, Doğanın Sesiyle Buluştu
Polonezköy’ün yeşiliyle bütünleşen bu anlamlı toplantı, yalnızca fikirlerin değil umutların da yeşerdiği bir gün oldu. Kadınlar arasında kurulan dayanışma bağı, ortaya çıkan yaratıcı fikirler ve ortak hedefe duyulan inanç, geleceğe dair umutları güçlendirdi.
Toplantıda konuşan İslamova,"Kadın hakları, insan haklarıdır. Bu kılavuz, yalnızca bir kitap değil, bir manifesto olacak. Amacımız, tüm kadınların haklarını öğrenmesi ve savunması için güçlü bir araç sunmak"dedi.
Bu buluşma; “birlikten kuvvet doğar” sözünü en güzel haliyle yaşatırken, Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği’nin misyonunu da bir kez daha gözler önüne serdi.
Kadınlar için daha adil, daha eşit ve daha özgür bir dünya.
Ozoda İslamova Yalnızca bir lider değil, yol gösteren bir yıldız olarak, özverisinin ve kararlılığının ışığı, sadece Özbek kadınlarını değil, tüm dünyadaki kadınları aydınlatmaya devam ediyor.
İslamova'nın kadın hakları konusundaki tutkusu ve derneğin hedeflerine ulaşma konusundaki kararlılığı, tüm yönetim üyelere ilham verdi.
Tarsus Atatürk Gösteri Merkezi’nde Unutulmaz Bayram
Dünya Çocuklarına Türkiye’den Örnek Kutlama
Milli Eğitim Müdürü, "Çocuklarımızın Yüzü Gülüyorsa Geleceğe Umutla Bakabiliriz."
23 Nisan Tarsus Çocuk Bayramı Kutlamaları: Muhteşem Bir Coşku ve Gurur Tablosu
Tarsus’ta 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, görkemli bir şölen havasında kutlandı. Renkli kortejler, coşkulu marşlar ve birbirinden yaratıcı gösterilerle adeta bir bayram şenliğine dönüşen etkinlikler, büyük küçük herkesi büyüledi.
Miniklerin enerjisi ve heyecanı, Tarsus Atatürk gösteri Merkezi ı neşe ve gururla doldurdu. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Tarsus, Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği bu özel günü en güzel şekilde taçlandırdı.
Tarsus’ta 23 Nisan Destanı: Çocuklara ve Barışa Adanmış Bir Gün
Mersin’in kültür, tarih ve medeniyetler kenti Tarsus, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı, adeta masalsı bir atmosferde kutladı. Tarsus Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenler, Türkiye’ye örnek olacak nitelikteydi. 27 Aralık 2018 tarihinde Başkanlığını Ali Boltaç’ın yaptığı Tarsus Belediyesi tarafından halkın hizmetine sunulan bu görkemli Atatürk Gösteri Merkezinde, çocuklar başroldeydi; neşe, umut ve barış her köşeye yayıldı.
Protokol ve Halk El Ele
Etkinlik, Tarsus Kaymakamı Kaymakam Mehmet Ali Akyüz'ün ’nın halkı ve çocukları selamlamasıyla başladı. Garnizon Komutanı ve Tarsus Belediye Başkanı Ali Boltaç birlikte Tören alanındaki çocukları ve Tribündeki Tarsus Halkı sevgiyle selamladı.
Törene Mersin milletvekilleri, Tarsus Belediye Başkanı, İlçe Milli Eğitim Müdürü, daire amirleri, öğretmenler, öğrenciler ve binlerce vatandaş katıldı. Protokolün halkla iç içe olması, bayramın ruhuna yaraşır şekilde birlik ve beraberliği gözler önüne serdi.
Sahnede Çocuklar, Gönüllerde Türkiye
Minik yüreklerin sahne performansları ise görülmeye değerdi. Halk oyunlarından şiirlere, tiyatrodan müzik dinletilerine kadar birçok gösteri büyük beğeni topladı. Kültür Merkezi çocukların neşeli sesleriyle yankılanırken, salonda bulunan herkes geleceğe dair umutlarını tazeledi.
Saygu Duruşu ve İstiklal marşının gür sesle söylemi sonrasında Milli Eğitim Müdürü’nden konuşma gerçekleştirildi.
Milli Eğitim Müdürü’nden Duygusal Konuşma
Tarsus İlçe Milli Eğitim Müdürü yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:
“Bugün burada sadece bir bayramı değil, geleceğimizi, barışı ve umudu kutluyoruz. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği bu anlamlı gün, bizim sorumluluğumuzu da artırmaktadır. Çocuklarımızın yüzü güldüğünde, bizler de geleceğe umutla bakabiliyoruz. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak, her çocuğun potansiyelini ortaya koyabileceği bir sistem inşa etmek boynumuzun borcudur.”
Çocukların yeteneklerini sergilediği danslar, şiirler ve halk oyunları gösterileri izleyenleri kendine hayran bıraktı. Tarsus Belediyesi’nin özenle hazırladığı etkinlik alanları, dev bayraklar, balonlar ve rengarenk süslemelerle adeta bir masal diyarına dönüştü. Bu muhteşem organizasyon, Tarsus’un ne kadar özel bir şehir olduğunu bir kez daha kanıtladı. 23 Nisan coşkusunu Tarsus’ta yaşamak, çocukların saf mutluluğuna tanık olmak gerçekten paha biçilemez bir deneyimdi. Tarsus, 23 Nisan’ı en güzel kutlayan şehirlerden biri olarak bir kez daha tarihe geçti!
23 Nisan Nedir? Neden Önemlidir?
23 Nisan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve egemenliğin halka verildiği tarihtir. Aynı zamanda dünyada çocuklara armağan edilmiş ilk ve tek bayramdır. Atatürk’ün ileri görüşlülüğüyle 23 Nisan, çocuklara ithaf edilerek barışın, kardeşliğin ve geleceğin simgesi haline gelmiştir.
Dünya Çocukları İçin Ne Yapmalı?
Bu özel günün sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada çocukların bayramı olarak kutlanması için şu adımlar atılabilir:
Her ülkede 23 Nisan çocuk bayramı teşvik edilmeli.
Uluslararası çocuk festivalleri yaygınlaştırılmalı.
Çocuk hakları konusunda küresel farkındalık kampanyaları artırılmalı.
Kültürel değişim programları ve kardeş okul projeleriyle dünya çocukları bir araya getirilmeli.
Tarsus’tan Tüm Dünyaya Mesaj
Tarsus’taki 23 Nisan kutlamaları, sadece bir tören değil; barışa, kardeşliğe ve çocuklara adanmış bir mesajdı. Kültür Merkezi’nde yankılanan alkışlar, geleceğin mimarlarına duyulan güvenin en net göstergesiydi. Bu yıl Tarsus’tan yükselen çocuk neşesi, tüm Türkiye’ye hatta dünyaya umut oldu.
Türk Dünyasının Gururu, “Tomris Hatun” Ozoda İslomova
Özbek Kadın Hakları Derneği Başkanı Ozoda İslomova Türk Dünyasının Umudu Kadınlar İçin Çalışan Bir Lider
Özbek Kadın Hakları Derneği 4 Yılda 7000 Kadının Hayatına Dokundu
Demir anlamına gelen Tarihte ilk kadın hükümdar olan “Tomris Hatun” ismiyle çevresinde anılan Kadın Haklarının Güçlü Sesi, Özbek Kadın
Hakları Derneği Başkanı Ozoda İslomova’dan Uluslararası Başarı Öyküsü
4 Yılda 7.000 Kadına Ulaşan Örnek Çalışmalar
Kadınların sesi, hakkı ve geleceği için bir umut ışığı yakan Özbek Kadın Hakları Derneği, kısa sürede attığı büyük adımlarla yalnızca Özbekistan’da değil, tüm Türk Cumhuriyetleri’nde ve hatta uluslararası arenada yankı uyandıran bir başarı hikayesine dönüştü. Derneğin kurulduğu günden bu yana geçen yalnızca 4 yılda tam 7000 kadının hayatına dokunulması, bu başarının en somut göstergesi…
7.000’den fazla kadına eğitim, istihdam, hukuki destek ve Ramazan erzak yardımı gibi kritik hizmetler sunarak büyük bir sosyal dönüşüme imza attı. Dernek, başkanları Ozoda İslomova öncülüğünde yalnızca Özbekistan’ın değil, tüm Türk cumhuriyetlerindeki kadınların haklarını korumak ve güçlendirmek için çalışıyor.
Uluslararası Boyutta Hizmet Türk dünyasındaki kadınların sesi olmayı hedefleyen dernek, sponsorların desteğiyle daha büyük projelere imza atmayı planlıyor.
Eğitim, İstihdam ve Hukuki Destek Kadınlara Umut Olan Dernek
Eğitimden ekonomiye, hukuki danışmanlıktan acil yardıma kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteren Özbek Kadın Hakları Derneği, kadınların toplumsal ve ekonomik hayatta aktif rol alması için mücadele ediyor.
Ramazan aylarında da binlerce aileye erzak yardımı ulaştırarak sosyal dayanışmanın örnek adresi haline geldi.
Bu başarıların arkasında ise vizyoner bir lider duruyor:
Ozoda İslomova, Cesaret ve Özverinin Lideri Derneğin başkanı Ozoda İslomova, kadın hakları konusundaki kararlı duruşu ve vizyoner liderliğiyle takdir topluyor.
Bir Liderden Fazlası, Ozoda İslomova
Sadece güçlü bir kadın hakları savunucusu değil; aynı zamanda toplumun her kesimine umut ve cesaret veren ilham verici bir figür. Onun önderliğinde şekillenen bu yolculuk, kadınların sesini daha gür çıkarmasını, haklarını bilmesini ve yaşamlarını kendi ayakları üzerinde inşa etmelerini mümkün kıldı.
İslomova’nın samimiyeti, kararlılığı ve kapsayıcı vizyonu, derneği kısa sürede uluslararası düzeye taşıdı. Artık dernek sadece Özbekistan’da değil, Tüm Türk Cumhuriyetleri’nden kadınların haklarını koruma misyonuyla faaliyetlerini sürdürüyor.
Uluslararası arenada da ses getiren projelere imza atıyor. İslomova’nın azmi ve kadın dayanışmasına inancı, Özbek kadınlarının geleceği için umut olmaya devam ediyor.
Gönüllü Destek ve Sponsorlarla Daha Güçlü Projelere Doğru
Bugüne kadar gönüllülerin ve destekçilerin katkılarıyla yürütülen çalışmalar, sponsorların da desteğiyle daha büyük ve kalıcı projelere dönüşmek üzere. Eğitim merkezleri, kadın sığınma evleri, mesleki gelişim atölyeleri ve çok daha fazlası artık hayal değil.
Kadınlar için daha adil bir gelecek hedefiyle yola çıkan Özbek Kadın Hakları Derneği ve Başkan Ozoda İslomova, destekçileri sayesinde çok daha güçlü projelere imza atacak.
Daha fazla kadına ulaşmayı ve toplumsal cinsiyet eşitliği için yeni adımlar atmayı hedefliyor.
Türk Dünyasının Kadınlarına Umut Oluyorlar Tüm Türk cumhuriyetlerindeki kadınların haklarını savunan, Mecidiyeköy Kerven Geçmez Sokak Keskin İş merkezindeki dernek, kardeş ülkeler arasında dayanışmayı güçlendiriyor. Özbek Kadın Hakları Derneği ve Başkanı Ozoda İslomova, yaptıkları örnek çalışmalarla takdir topluyor, kadınların hayatına dokunmaya devam ediyor.
İçsel Yansımalar’ Sergisi ile Ruhun Derinliklerine Yolculuk
"İnci Aksoy’un Vizyonuyla 34 Yıldır Sanata Işık Tutan EKAV, Türkiye ve İngiltere’den Sanatçıları Bir Araya Getirdi"
Türkiye’nin kültür ve sanat dünyasında ilham verici bir figür olarak öne çıkan, aynı zamanda iş dünyasının en güçlü kadınlarından biri olan İnci Aksoy’un kuruculuğunu üstlendiği EKAV / Eğitim, Kültür ve Araştırma Vakfı, bir kez daha sanatseverleri büyüleyen bir sergiye ev sahipliği yapıyor.
EKAVART Gallery’de açılışı gerçekleşen “İçsel Yansımalar (Inner Psyche)” isimli uluslararası karma sergi, sanatın ruhu iyileştiren ve dönüştüren gücünü bir kez daha ortaya koyuyor.
Sergi, insan ruhunun derinliklerine uzanan, psikoloji, duygusal dışavurumculuk ve sembolizm akımlarını harmanlayan bir anlatım sunuyor.
Türkiye’nin öncü kültür ve sanat kurumlarından Eğitim, Kültür ve Araştırma Vakfı (EKAV), kurucusu İnci Aksoy’un öncülüğünde, 34 yıldır sanatın dönüştürücü gücünü toplumun her kesimine ulaştırıyor.
Türkiye’nin en başarılı iş kadınlarından biri olan ve sanata olan tutkusuyla tanınan Aksoy, EKAV’ı “Sanat Geliştirir, Sanat İyileştirir, Sanat Birleştirir” vizyonuyla bir marka haline getirdi.
Sezin Aksoy’un küratörlüğünde düzenlenen “İçsel Yansımalar” karma sergisi, Türkiye ve Birleşik Krallık’tan 16 sanatçıyı bir araya getirdi.
Sergi, psikoloji, duygusal dışavurumculuk ve sembolizm akımlarından beslenerek, insan bilinçaltının derinliklerine ışık tutuyor.
Sanatçılar, sosyal kimliklerin yarattığı baskıları, insan psikolojisindeki kırılmaları ve duygusal dönüşümleri farklı tekniklerle ele alıyor. Sergide, ışık ve rengin insan ruhundaki yansımaları adeta bir şölene dönüşüyor.
Her bir eser; bilinçaltının sessiz çığlıklarını, toplumsal rollerin birey üzerindeki baskısını ve ruhsal dönüşümü izleyiciyle buluşturuyor. Farklı teknikler ve disiplinlerin bir araya geldiği bu özel sergi, sanat aracılığıyla içsel keşfin kapılarını aralıyor.
“İçsel Yansımalar”, 8 Mayıs 2025’e kadar Ekavart Gallery’de sanatseverlerle buluşmaya devam edecek.
Sergide yer alan dikkat çeken isimlerinden ressam ve seramik sanatçısı Yasemin Vardarlılar.
Eserlerinde izleyiciyi gerçeklikten koparıp hayali bir yolculuğa çıkarıyor.
Gerçekliğin dışına çıkaran “Bu fiziksel yaşamın ötesinde başka hangi sihirler var?”
“Başka neler var?” gibi soruların peşinde koşan Vardarlılar, son serisinde beden ve ruhun uyumunu sorguluyor.
“Ya bedeniniz ruhunuzla birlikte genişleyebilseydi?” sorusunu yönelten sanatçı, çalışmalarında insan bedeninin ve kimliğinin metamorfozunu şiirsel bir dille yansıtıyor. Eserlerindeki çok katmanlı yapı, ruh ve bedenin farklı evrenlerdeki dansını gözler önüne seriyor.
EKAV, Sanatın İyileştirici Gücüne İnanan Bir Çatı
Adı sanata, eğitime ve toplumsal duyarlılığa adanmış bir yaşamla özdeşleşen İnci Aksoy, EKAV’ı 1991 yılında sadece bir vakıf olarak değil, geleceğin sanatçılarına umut veren bir vizyon merkezi olarak kurdu.
Sanatı herkes için erişilebilir kılma hedefiyle yola çıkan Aksoy, bu süreçte sadece Türkiye’de değil, uluslararası arenada da büyük saygı kazandı.
İnci Aksoy’un liderliğinde EKAV, sanatla büyümek, gelişmek ve iyileşmek isteyen herkes için bir yuva oldu. Onun vizyonu ve emeği sayesinde, "Sanat Geliştirir, Sanat İyileştirir, Sanat Birleştirir" mottosu sadece bir söz değil, EKAV’ın hayata geçirdiği her projede hissedilen bir gerçeğe dönüştü.
Sanatı toplumla buluşturma misyonuyla hareket ediyor. Bağış makbuzu ile çalışan vakıf, düzenlediği etkinliklerden elde ettiği gelirleri genç sanatçıların eğitimine aktarıyor.
Ekavart Gallery, her geçen gün büyüyen programıyla, Türkiye’nin kültür sanat hayatına yön veriyor.
“Sanat, sınırları olmayan bir dildir. EKAV ise bu dilin en güçlü temsilcilerinden biri.”
Süzer Plaza’da Ritz Carlton Oteli altında bulunan Ekavart Gallery, kar amacı gütmeyen bir sanat merkezi olarak, genç yeteneklere burs desteği sağlıyor ve sanatseverlere unutulmaz sergiler sunuyor.
Galerinin yalnızca bir sergi mekânı değil, aynı zamanda bir kültür platformu olarak büyümesi, EKAV’ın sanata olan tutkusunun ve vizyoner duruşunun en büyük kanıtı.
“İçsel Yansımalar” sergisi, 8 Mayıs 2025’e kadar sanatseverleri Ekavart Gallery’de bekliyor.