Cuma

İstanbul’da Dünya Yoga Günü-Yılmaz Parlar

   İstanbul’da Dünya Yoga Günü


İstanbul Hindistan Başkonsolosluğu ev sahipliğinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Spor İstanbul destekleriyle 21 haziran 2023 Çarşamba günü Sarayburnu parkında 9.uncu Uluslararası Yoga Günü kutlandı.



Gerçekleşen Yoga gününde Hindistan Türkiye Büyükelçisi Dr. Virander Paul, Hindistan İstanbul Başkonsolosu Sudhi Choudhary, İstanbul Belediye Başkan Danışmanı Mustafa İsmail Duran, spor İstanbul Stratejik Ortaklıklar Müdürü Seçil Akbudak Tanören Çeşitli İstanbul konsolosları ve temsilcileri, çeşitli yoga-meditasyon dernek üyeleri katıldılar. Yoga Hocası ve ekibi öncülüğünde yapılan yoga hareketlere tüm protokol bizzat katıldı.



Hindistan Başbakanı Shri Narendra Modi’nin mesajında “Yoga antik hint bilgelerin insanlığa verdiği en değerli armağandır. Yoga bir denge ve sakinlik halidir” der.

Bedeni ve zihni kontrol etme teknikleri ile bir hedefe ulaşmak için yöntem olarak, felsefe okullarından veya sistemlerinden birinin adı olarak çeşitli disiplinlik kazanan  yoga; Sağlık anlamına gelir. Mükemmel bir denge ve eklemler, dokular, kaslar, hücreler, sinirler, meme ve tüm vücut sistemleri arasındaki uyum. İyi bir sağlık Fiziksel, duygusal, zihin ve ruh sağlığıdır.



Açılış konuşmasında , Hindistan İstanbul Başkonsolosu Sudhi Choudhary,özetle  “Başkonsolos meslektaşlarım ve diplomatik toplum üyeleri dostlarım. “Merhaba İstanbullular. Herkese mutlu ve sağlıklı Yoga günü dilerim”sözleriyle başladı..

“Türkiye dahil, Milyonlara yoga yapan insan var. Her gün yoga yapıyorsunuz. Ben de sizlerden biriyim. Günüme yogayla başlıyorum,  ve bazen yogayla bitiriyorum. Yoga sürdürülen derinlik, yoga tevazu, ve huzur. Bizi zihinsel, ruhsat ve dengeyi uyuşturuyor. 



Tüm bedenlerdeki ya da yaşlardaki insanların yoga hayatlarının bir parçasıdır.

Bunun yolu her zaman bedeninizi dinlemek ve ona iyi davranmaktır. Normalde yoga yaparken namaste demesi

fark etmiş olacaksınız. Ben de konuşma namaste ile başladım. O zaman nedir? Namaste başımla, selamlıyorum” İBB ye desteklerinden teşekkürlerini sundu. 


Hindistan Türkiye Büyükelçisi Dr. Virander Paul, İstanbul'da, 9. Uluslararası Yoga Günü münasebetiyle bu etkinliği düzenlemeye yardımcı olanlara Teşekkür ederek başladı.



Dr. Virander Paul,”Bozulmamış ve zengin tarihi ile dünyanın en büyük şehirlerinden biri olan bu en büyüleyici ve güzel şehirde bulunmaktan çok mutluyum. Bosfor üzerindeki bu muhteşem ortamda bir arada olmaktan hepimiz ayrıcalıklıyız.



Bugünkü gibi bir olayı kutlamak için burada bir araya gelmemiz her gün mümkün değil. Meslektaşım Uluslararası Yoga Günü'nün doğuşunu kısaca açıkladı ve tanımladı. Birleşmiş Milletler'in böylesine büyük bir uluslararası destekle yogaya adanmış bir Uluslararası Gün ilan etmesi, yoganın tanınmasıdır.

Yoganın evrensel cazibesini ve insanlığa sağladığı muazzam faydaları hissedin. Yoga sanatı, bilimi ve felsefesi Hindistan'da ortaya çıkmış olabilir, ancak bugün tüm dünyaya aittir. Ve yoganın popülaritesi dünya çapında giderek artıyor ve sınırları aştı.” Dedi



Uluslararası Yoga Günü'nün ilk kez düzenlendiği 2015 yılından bu yana kitlesel bir harekete dönüştüğünü hatırlatarak, “Her yıl oyuna odaklanması için bir takım seçiliyor. Geçen yıl normallik için yogaydı. Bu, dünyanın toparlanmaya başladığı zamandı.



COVID-19 pandemisinden, sadece pandeminin fiziksel etkisi değil, aynı zamanda COVID-19 bütçesinin insanlığa getirdiği psikolojik ve zihinsel ıstırap da. Şimdi bu yıl, Genel Konsey'in de belirttiği gibi, sahne Vasudhaiva Kutumbakam için Yoga'dır.

Biliyorsunuz bu yılki sahne olarak seçilmiştir ve bu bir ifadedir. Dünyanın bir aile, tek dünya, tek aile ve tek gelecek olduğu anlamına gelen Sanskrit dilindeki eski bir metinden alınmıştır. Ve şimdi bu, çevredeki ekosistemle sürdürülebilir, bütünsel, kapsayıcı ve sorumlu bir şekilde uyum içinde yaşamaya dair benzersiz bir Hint felsefi yaklaşımıdır.” Açıklamalarında bulundu.



Elçi, “Ve yoga gerçekten de buna katkıda bulunuyor. Yoga, bugün bile Yoga İncili'nde gördüğümüz gibi, insanları bir araya getiriyor. Biliyorsunuz, şu anda Amerika'ya resmi ziyarette bulunan Hindistan Başbakanı, kısa bir süre önce New York'ta BM merkezindeydi ve Uluslararası Yoga Günü kutlamalarına liderlik etmişti.



Ve eminim ki yogaya olan sevginiz ve ilginiz sizi buraya getirdiğine göre, bazılarınız biz bu etkinliği bitirdikten ve kısa bir süre önce BM genel merkezinde gördüğümüz coşku ve hareketliliği gördükten sonra kesinlikle internete bağlanacaksınız. Şimdi, bitirmeden önce, bize katılmak için zaman ayırdığınız için her birinize bir kez daha teşekkür etmeme izin verin.” İfadelerini kullandı. Uluslararası Yoga Günü'nü kutladı.



İstanbul Belediye Başkan Danışmanı Mustafa İsmail Duran, spor İstanbul Stratejik Ortaklıklar Müdürü Seçil Akbudak Tanören’e desteklerinden dolayı ve Yoga öğretmeni ve ekibine hizmetlerinden teşekkür plaketleri verildi.

Tüm yogacıların aile fotosu ile etkinlik sona erdi. Hindistan mutfağından seçkiler katılımcılara ikram edildi.


yilmazparlar@yahoo.com


Perşembe

Summart-Kökleri Toprakdan Uzak-Yılmaz Parlar

  Summart-Kökleri Toprakdan Uzak

Ruanda Fahri Konsolosu Zeynep Bora’nın icra direktörlüğüğünü yaptığı Summart Sanat Merkezi yine mükemmel bir sergiye ev sahipliği yaptı.



Seçil Büyükkan sanatcının “Kökleri Toprakdan Uzak”  isimli sergi açılışına  Başda Art Tv ve Ekav Vakfı kurucusu İnci Aksoy Televizyon Programcısı İsmail Küçükkaya olmak üzere İş ve sanat Dünyasının ünlü isimleri akademisyenler elit sanatsever davetliler katıldı.



Ağaçları kökleri görünce Descartes gözlemleri ve Van Gogh'un Efsane son resimlerinden biri olan ağaç köklerini hatırlatdı.

Descartes, felsefenin tamamı bir ağaca benzer: kökleri metafiziktir, gövdesi fiziktir ve gövdeden çıkan dalların tümü diğer bilimlerdir.

Felsefe ağacının kökleri hangi toprakta tutunur? Kökler -ve onların aracılığıyla tüm ağaç- besleyici sularını ve güçlerini hangi topraktan alıyor? Toprağa gizlenmiş olan hangi element ağacı destekleyen ve besleyen köklere girer ve burada yaşar?... 

Van Gogh'un tarihi tablolarından biri olan sanat dünyasına bırakdığı miras eseri kökler ve gövdelerin pitoresk bir kombinasyonunu akla getiriyor. 

Sanatcı Seçil Büyükkan ile yaptığımız söyleşide Uzak doğu felsefesinden yola çıkarak aldığı ilhamla Kökleri işlemiş.



Kökler topraktan ayrılmış boşlukta sallanıyor. Resimler  birçok yönden benzersizlik yaratıyor. Güçlü vuruşlar yerine daha naif çizimler yer alıyor tablolarda, kaos derlemelerle seyirciyi düşünceye bırakıyor.

Toprağı incelediğimizde;Topraklar çeşit ve yapılarına göre farklı su tutma kapasitesine sahiptir. Toprağın bu özelliğine uygun olarak her bitki, kendisi için gerekli olan su miktarını temin edebilmek için toprağın çeşitli derinliklerine kadar uzanan, çok çeşitli tipler gösteren ve oldukça geniş bir alana yayılabilen kökleri taşır. Toprağın derinliklerinde bulunan en küçük su damlacığından bile yararlanmaya çalışırlar. 



Güçlü kökleri olan bir ağaç, en şiddetli fırtınaya dayanabilir, Derin kökleri olan küçük bir ağaç türbülansta sığ kökleri olan büyük bir ağaçtan daha iyi durur. 

Köklü Ağaç fazla dal ve kökle güçlenen bir ağaç gibi, kendi toprağımızda tutunmamız gerekiyor. Ağaçta olduğu gibi insanda da durum aynıdır. Yüksekliğe ve ışığa ne kadar yükselmeye çalışırsa, kökleri dünyevi söze, özlü söze, karanlığa, derine, kötülüğe o kadar şiddetle mücadele eder. Kökenlerimizi reddettiğimizde, hangi toprağın ekilmiş olduğunu görürsek onun ürünü oluruz; Ödünç alınan besinleri ödünç alınan köklerle tükettikçe yapraklarımızın renkleri değişen bir ağaç gibi büyürüz. 

Seçil Büyükkan eserlerini kendi ifadesiyle özetle; “Kökleri topraktan uzak bir ağacın eğilimi köklerini toprağa ulaştırma çabasıdır.

İnsanın üzerine düşündüğü en eski konular, doğum-yaşam ve ölümdür. Düşünme bir dizge olarak, insanı, içinde olduğu dünyanın gerçeklerini kavramada somut varoluştan soyut kavramlara yöneltir. İnsansız bir dünyanın varlığı olasıdır, canlılık döngüsü bir zincirini yitirir sadece. Böyle bir dünya tasavvuru, insanın düşünme eyleminin de yokluğuyla, neden-sonuç ilişkisinin karşılıklı ve belirli kurallarla düzen içinde yaşanması olarak açıklanabilir.”

yilmazparlar@yahoo.com

 

Sende Bir Kalp Yolla Hayata-Yılmaz Parlar

 Sende Bir Kalp Yolla Hayata,

Başda Sağlık Bakanlığı olmak üzere İmkan Dahilinde Kurumlar ve bireyler destek vermeli.

Kanser hastaların ve refakatçilerinin tedavi süresi boyunca 3 öğün yemek, konaklama, ısınma, temizlik gibi temel ihtiyaçlarını karşılayan Türk Kanser derneği Mucize Evi’nde; youtube dan bir kere dinlemekle kanser hastalarına bağış yapmış olacağınız, Ses Sanatcısı Yeliz’in kanser derneği için seslendirdiği Hayat Şarkısı lansmanı yapıldı.



Toplum Sağlığı İçin 58 Yıldır Kanserle Mücadelede Toplumun Yanında olan Türk Kanser Derneğine, Başda Sağlık Bakanlığı olmak üzere İmkan Dahilinde Kurumlar ve bireyler destek vermeli.

Kanserle mücadelede tıbbi süreç kadar hastaya sürekli destek sağlayabilmek de önem taşıyor. Tüm bu özellikleri ile tam bir yaşam merkezi kimliği taşıyan Türk Kanser Derneğin Mucize Evi’ni  Ankara ve İzmir başta olmak üzere kanser tedavisinde merkez özelliği taşıyan büyük illere yaymayı hedefleme misyonları var.

20 Aralık 2022 Salı günü Şişhane Mucize Evi’nde düzenlenen Basın Toplantısına Türk Kanser Derneği Yönetim Kurul Başkanı Burak Duruman, Ses sanatçısı Yeliz, söz yazarı ve besteci Tamer Gürsoy, projenin mimarı Suat Filiz ve klipte oynayan kanser hastası çocuklar katıldılar.



Mucizelerimiz daha çok olsun

Türk Kanser Derneği Yönetim Kurul Başkanı Burak Duruman, “Bugün çok ama çok mutlu bir gündeyiz. Türk Kanser Derneği'nin İstanbul’da ikamet etmeyen, ancak kanser tedavisini burada gören ve maddi imkanı olmayan kanser hastalarına, refakatçileri ile birlikte ücretsiz konaklama olanağı sağlayan bu Mucize Evi'ndeyiz. Mucizelerimiz daha çok olsun diye yapıyoruz bu toplantıyı. Sevgili Söz Yazarı ve Besteci Tamer Gürsoy'un hissederek, emek vererek çıkardığı bir eser var. Sevgili Yeliz de inanılmaz sesi ile bu eseri taçlandırdı. Hepimizi birleştiren Suat Filiz' e de teşekkür ediyorum. Bu şarkı ile Türk halkına "Vermek Almaktır Aslında Sen de bir Kalp Yolla Hayata" diyoruz. Burada güzel olan, halkımız bu güzel eseri tüm müzik platformlarından dinleyerek Türk Kanser Derneği'ne bağışta bulunmuş oluyorlar. Bu projeye büyük heyecanla hazırlandık. Sözler müthiş, ses ve yorum müthiş, çocuklarımız müthiş. Ayrıca bu projenin başından beri maddi ve manevi yanımızda olan Japon Otomotiv Markası Lexus'a da çok teşekkür ederiz. Ayrıca bu proje destek verenler arasında Batik Giyim Tekstil'e de teşekkürlerimizi sunarız.” Şeklinde açılış konuşmasını yaptı. Proje sahibi Suat Filiz, Söz yazarı ve Besteci Tamer Gürsoy ve Sanatçı Yeliz'e Dernek teşekkür plaketleri takdim etdi.



Ses sanatcısı Yeliz, " Bağışa dönüşen bu proje Dünyada bir ilk. Bu eseri dinledikleri her platforma Türk Kanser Derneği'ne bir bağışta bulunmuş oluyorlar. Tamer Gürsoy müthiş bir söz yazdı ve besteledi." Kısa Açıklamada bulundu.

Ses sanatcısı Yeliz ile özel söyleşimizde Kendisininde bir seneden fazla süredir kanser olduğunu, tedavi gördüğünü klip hazırıkları sırasında Billur Kalkavan ile telefonda konuştuklarını ve ağladıklarını paylaştı.

Söz yazarı ve Besteci Tamer Gürsoy 6 yaşında iken kanserden annesini kaybetdiğini, klip çekilirken çocukların anne babalarını üzüntülerini ağlayışlarını aktardı. 



Gerçekdende Löseminin Tedavisinde Beslenmenin önemi çok büyük. Özellikle düşük ve orta gelirlililerde yetersiz beslenme yaygındır.  

Çocuklarda lösemi sadece çocuklar için değil, aynı zamanda tüm aile bireyleri, özellikle ebeveynler için bir stres kaynağıdır. Lösemili çocuklara bakmak, hastalığın ve tedavisinin neden olduğu çeşitli krizlerin üstesinden gelmek için sosyal desteğin önemine dayanır. Ancak ebeveynlerin sosyal destek algıları çeşitli faktörlerden etkilenebilmektedir. Bu nedenle lösemili çocuğu olan ebeveynlerin sosyal desteğini etkileyen faktörlerin değerlendirilmesi gerekmektedir.

Her dinleme kanser hastaları için şifa olacak 

Tüm müzik platformlarında yayınlanan şarkı için her bir tıklamadan platformlar aracılığıyla gelir elde edilecek. Sağlanan bu gelir Türk Kanser Derneği'ne aktarılacak ve kanser hastası çocuklar için kullanılacak. 

yilmazparlar@yahoo.com


Cumartesi

Sanatsal İfadeyle Kadına Şidete Hayır-Yılmaz Parlar

  Sanatsal İfadeyle Kadına Şidete Hayır

Kadına yönelik şiddet, özellikle eş şiddeti ve cinsel şiddet, önemli bir halk sağlığı sorunudur ve kadının insan haklarının ihlalidir.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayınlanan tahminler, dünya çapında yaklaşık üç kadından birinin (%30) yaşamları boyunca ya fiziksel veya cinsel eş şiddetine ya da eş dışı cinsel şiddete maruz kaldığını göstermektedir.



Bu şiddetin çoğu yakın eş şiddetidir. Dünya çapında, 15-50 yaş arası bir ilişki içinde olan kadınların neredeyse üçte biri (%27), yakın eşleri tarafından bir tür fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldıklarını bildiriyor.

Şiddet kadınların fiziksel, zihinsel, cinsel ve üreme sağlığını olumsuz etkileyebilir ve bazı ortamlarda cinsel hastalık kapma riskini artırabilir.

Kadına yönelik şiddet önlenebilir. Sağlık sektörü, şiddete maruz kalan kadınlara kapsamlı sağlık hizmeti sağlamak ve kadınları ihtiyaç duyabilecekleri diğer destek hizmetlerine yönlendirmek için bir giriş noktası olarak önemli bir role sahiptir.



Sarıyer Belediye Başkanlığı ev sahipliğinde, Uluslararası Diplomatlar Birliğin (BDU, Ispartakule Rotary Kulübü Destekleriyle Ülkü Cılızoğlu kuratörlüğünde sanatcılar sanat eserleriyle kadına yönelik şiddete hayır dediler.

Birleşmiş Milletler tarafından  "25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" dolayısıyla görsel anlatımın sözel anlatımdan daha etkili olduğu yolundan hareketle Sarıyer Belediye Başkanlığı binasında açılan sergi yoğun ilgi gördü.



Ülkü Cılızoğlu Sergi teması hakkında kısa bir konuşma yaptı. Her zaman Kadına her türlü destek projeleri içinde gördüğümüz Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç sadece kadına değil İnsana yönelik her türlü şiddete hayır demeliyiz dedi. Yönetim Kurul Başkanlığını Musa Karademir’in yaptığı Uluslararası Diplomatlar Birliğin (BDU) özel teşekkür plaketleri Başkan Musa Karademir tarafından Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’e ve kuratör Ülkü Cılızoğlu’na projede emekleri nedeniyle verildi. 

Ayrıca emeği geçen Ispartakule Rotary Kulüp Başkan ve yönetim kurul üyeleriyle  Uluslararası Diplomatlar Birliğin (BDU) yönetim kurul üyelerine BDU teşekkür sertifikaları verildi. 

Plastik sanat eserlerin yanı sıra Mardin’li Münevver Kasap sanatcının çiçek motifli naif eserlerinin yanı sıra barış mesajı veren kadim medeniyetlerin işlemeleri yoğun ilgi gördü.



Nedir Kadına yönelik şiddet?

Birleşmiş Milletler kadına yönelik şiddeti “kadınlara fiziksel, cinsel veya zihinsel zarar veya ıstırap veren veya verebilecek olan cinsiyete dayalı herhangi bir eylem veya bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak kadınlardan yoksun bırakma” olarak tanımlamaktadır. 

Yakın eş ve cinsel şiddetin sosyal ve ekonomik maliyetleri önemsenmeyecek derecede büyükdür. Toplum genelinde dalga dalga etkileri vardır. Kadınlar tecrit, çalışamama, ücret kaybı, düzenli faaliyetlere katılamama ve kendilerine ve çocuklarına bakma konusunda kısıtlı yeteneğe sahip olabilir.



İyi tasarlanmış değerlendirmelere dayalı olarak, kadına yönelik şiddeti önlemek için neyin işe yaradığına dair;  kadınlara Saygı,  stratejiler başda gelmektefir.

Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetle mücadelede liderlik göstermeli ve çabaları artırılmalı, Kadınların ve kız çocuklarının temel haklarının korunması tartışılamaz. 

Kriz, silahlı aktörlerin varlığı, yerinden edilme, kopmuş sosyal ve koruyucu ağlar ve hizmet eksikliği nedeniyle bu şiddeti şiddetlendirebilir veya yeni şiddet biçimleri getirebilir.. 

Cinsiyete dayalı şiddet, Kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddet, aile içi şiddet, Ekonomik şiddet, Psikolojik şiddet, duygusal şiddet, Fiziksel şiddet İnsan kaçakçılığı, kadın cinayeti, Namus cinayeti, Cinsel şiddet ( Cinsel taciz, Tecavüz), Kadın sünneti, Çocuk evliliği, 

Bunlara ek olarak Çevrimiçi veya dijital şiddetde mevcutdur; Siber zorbalık, Rıza dışı cinsel içerikli mesajlaşma, Doxing 

Tüm bunlar tek günün teması ışığında toplumsal farkındalıkla sıfır noktasına getirilmeli. Hiç Olmamalı..



yilmazparlar@yahoo.com

Cuma

Çırağan Gökleri Altında Cengiz Aktürk-Yılmaz Parlar


Çırağan Gökleri Altında Cengiz Aktürk

Gün batımı tarihi Çırağan Sarayı gökyüzünde üzerinde martılar uçuyor. Çırağan sarayda, top model Tülin Şahin, Şevval Şahin, Deren Talu Çağla Şikel gibi isimlerin yer aldığı yerli yabancı mankenlerin performanslarıyla gerçekleşen göz kamaştıran nefes kesen, Cengiz Aktürk SS23 görkemli defile unutulmaz akşam yaratdı.



Cengiz Aktürk SS23 büyük şovu, ünlü tasarımcı Cihan Nacar kreatif direktörlüğünde hazırlanan defilede yerlerini alan ünlülerin giyimleri göz önüne alındığında, şık gece kıyafetli konuklar geceye renk katdılar… 

Metalik parlaklıklar, özel podyum dev pırlanta tasarımlı dekorun spot ışıkların yansımaları, ışık efektleri uyumlu melodilerle desteklenen show, atmosferi doruklara çıkardı.

İletişim danışmanlığı Niran Hürel Herder’in yaptığı, muhteşem bir prodüksiyon gerçekleştirilen, Cengiz Aktürk SS23 koleksiyonunda, kreatif Cihan Nacar sade ve pastel renkler tercih etdiğini, sofistike varyasyonlarda sunulan, kraliçe gibi hissettirecek abiye modelleri, bir sanat sergisi gibi görüyoruz.

Moda trendlerini vurgulayan arka plan tarihi saray ve benzersiz İstanbul  gece manzarası ön cepheli oluşu değere değer katdı.



2022-2023 abiye kıyafetlerinin ana trendleri, yere kadar uzanan ve mini elbiselerin mükemmel modelleri, kabarık bir elbisenin gece versiyonu, yırtmaçlı, sırtı açık, dantelli, aksesuarlı, ilgi çekici, parıltılı taşlarla süslenmiş ışıltılı, sofistike muhteşem büstiyer gece elbiseleri tüm ünlü konukların beğenisini kazandı.



Tonlarda favoriler, popülerliğin zirvesinde olacak siyah beyaz abiye elbiseler, pastel mavi tonlarının yanı sıra bej, pudra tonlarındaki abiye elbiseler göz doldurdu.



Birlikde izlediğimiz tasarımları ve ürünleriyle moda dünyasına yeni bir soluk getiren, ünlü moda tasarımcısı ve “Elif Töngel” markasının kurucusu Elif Töngel’e defile hakkında genel beğeni sorumuza yorumu; Çok beğendiğini, çok başarılı bulduğunu söyledi.

yilmazparlar@yahoo.com 

Çarşamba

Sur Sandhya-Yılmaz Parlar

  Sur Sandhya

İstanbul Hindistan Başkonsolosluğu, Hindistan'ın sömürge yönetiminden bağımsızlığın 75. yılı kutlamaları kapsamında, Sarıyer Belediyesinin ev sahipliğinde, Boğaziçi Kültür merkezinde  Sur Sandhya müzik etkinliği,düzenledi.



Sahaja Yoga Müzik ve Dans Gurubu,Namaste müzik gurubunun performasıyla gerçekleşen geceye İstanbul Hindistan Başkonsolos Sudhi Choudhary, Sarıyer Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Çoşkun, DEİK Hindistan Türkiye iş konseyi Başkanı Hülya Gedik başda olmak üzere Siyaset, iş Dünyasının önemli isimleri STK Başkanları ve elit davetliler katıldılar.



Hindistan Başkonsolos Sudhi Choudhary, Sarıyer Belediye Başkanı Hüseyin Çoşkun açılış konuşmaları yaptılar.

Eski gelenekleri onurlandıran  en üste sembolik horoz bulunan pirinç lambader mumların yakılmasıyla etkinlik başladı.



Lambaderdeki mumlardan çıkan titrek parlaklık bilgelik, umut ve yeni başlangıçları simgeliyor.

Yağ lambası Hindistan  kültürünün ve yaşamının kalbine ve ruhuna çağlar boyunca ışıltısını dokunan 



fiziksel ve ruhsal bir ışık kaynağı olan ülkede inanç, umut ve refah için bir kandil yakma geleneği nesiller boyu devam ediyor.

Protokol mum yakımı sonrası, Hindistan Başkonsolos Sudhi Choudhary yaptığı konuşmasında öncelikle Sarıyer Belediyesine teşekkürlerini sundu.





Özetle Başkonsolos Sudhi Choudhary,“Hindistan'ın sömürge yönetiminden 75 yıllık bağımsızlığının bu önemli vesilesiyle tüm Hintlilere ve Hindistan'ın dostlarına sıcak dileklerimi sunarken kalbim gurur ve onurla çarpıyor. 

15 Ağustos, Hindistan'da ve yurtdışında yaşayan 1,43 milyar Hintli için özel bir yer buluyor. Bu vatanseverlik çoşkusu kendini anavatana tekrar adamayla ilgili. 

Bağımsızlık Günü, Hindistan'a 2 yüzyıllık sömürge yönetiminden özgürlüğü hediye etmek için mücadele edenlere şükran ve saygılarımızı sunma zamanıdır. Aynı zamanda, bize hayalimizi  gerçekleştirmeyi, demokrasi, adalet, özgürlük, eşitlik ve beraberlik ideallerini temel alırken ilerleme ve refah yolunda hareket etme hayalimizi gerçekleştirmeyi öğreten büyük liderleri ve ön görüşlü kişileri anma zamanıdır.”şeklinde duygularını dile getirdi.

Başkonsolos Choudhary, konsoloslukda etkinlik sabahı Hindistan’ın Milli Bayrağı, üç renk tirangayı açtıkları esnasında, yağan Sağanak yağmurun Azadi Ka Amrit Mahotsav'ın ruhuyla dolu oldukları için keyiflerini kaçıramadığını söyledi. 

Başkonsolos Choudhary “Burada bulunan birçoğunuz, gelişen Hindistan'ın ve halkının tarihinin, kültürünün ve başarılarının Mart'ta 2021 başlayan 2023 Ağustos'a kadar 75 hafta sürecek 75.yıl kutlaması Azadi Ka Amrit Mahotsav' ı bilebilirsiniz.



75 hafta boyunca devam edecek olan birçok muhteşem etkinlik düzenliyor.. Pandeminin zorluklarına rağmen Hindistan'ı kutlamak için katılan Tüm bu arkadaşlara ve ortaklara minnettarım” dedi.



Diğer etkinlikler ise El Dokuma Sergisi, İstanbul'daki ilk Hint Mango Festivali. Yoga, Har Ghar Tiranga hareketi.olduğu bilgileri paylaştı.

Konuşmalar sonrası Sahaja Yoga ve Namaste nefis müziklerden demet sundular. Sahaja Yoga Dans Grubu performansı konukları büyüledi.

Etkinlikde payı olan her sanatcıya plaket verilmesiyle gece son buldu.

yilmazparlar@yahoo.com



Cumartesi

VONA Neden Mükemmeldi-Yılmaz Parlar

  VONA Neden Mükemmeldi

Genç ve kendini sörf belgesel yapımına adamış biriysen, genellikle başarıyı bulursun… 



Gerçekten en ağır dalgalarından bazılarının içine dalmak cesaret gerektiğini gösteriyor ancak sporun yapılması kışkırtıcılığınıda beraber getiriyor. 



Film, anlatısıyla, dışarıdaki her sörfçü ile rezonansa girecek. Çekilen belgesel film, büyük nostaljik özelliğe hayat veriyor.



Yapımcı Deniz Toprak tarafından gerçekleştirilen Yönetmenliğini Clint Davis'in yaptığı VONA Belgeseli’nin gösterimi, tarihi Bomonti bira fabrikasının yerleşim alanındaki,  Bomonti Ada açık hava sinemasında gerçekleştirildi.



Ekonomi gazeteci yazarı ve YAPDER  Başkanı Celal Toprak’ın oğlu Deniz Toprak’ın galası çok yoğun ilgi gördü. Başkanı Celal Toprak’ın seçkin elit konukları zevkle belgeseli izlediler.



Deniz Toprak film yapması için geçen öyküyü tüm samimiyetiyle, inanılmaz derecede ham ve dürüst bir şekilde hikayenin en başından başlayarak, en eksiksiz sörf belgesel hayalini gerçekleştirmesine kadar evrimini, yıllarca yarışma formalarını giyen dünyaca ünlü sörf şampiyonunu Kepa Acero’nu belgesel filme nasıl monte etdiğini anlatdı.



Yaratdığı sıcak atmosferde sempati kazandı. Belgesel film her yönden takdir duygularını ortaya çıkardı.     

VONA Belgesel film, şüphesiz her sörf hayranının izlemesi gereken  kapsamlı öyküsü olacak. 

Deniz Toprak çok büyük  övgüyü hak etdi. 

Devasa bir tahta parçası üzerinde dev dalgalarla mücadele ederken, sörf yapanın bakış açısıyla doyumsuz sörf sahnelerini izlemek zevkdi.



Belgesel film her şeyi kapsıyor. Elbette, hikaye anlatımı harika ama aradığınız bu değil. Eşsiz sörf aksiyonu arıyorsunuz ve elde edeceğiniz şey tam olarak bu. 

Sörf belgeseli sörf yapanların ve yapmak isteyenlerin hayatlarına bir pencere açacağı gibi Ordu ilimize yeni bir turizm alternatifi sunuyor.

Yönetmen ilgi çekici bir hikayeyle kıyılarımızdan güzel sinematografiyi mükemmel bir şekilde işlerken, sörf destinasyonu geleceğine ışık yaktı. 



VONA adına gelince;  VONA adı ile anılan Perşembe İlçesinin M.Ö. VIII.yy’da Yunan kolonistleri tarafından kurulduğu tarihi kayıtlardan anlaşılmaktadır. Perşembe İlçesi Ordu'nun 13 km.batısında kurulmuş olan bu kasaba, önceleri köy iken, sonraları bucak ve 1945 yılında da Perşembe adı ile ilçe haline getirilmiştir. 

yilmazparlar@yahoo.com

Pazar

Eyüp Belediyesi-Okumak Güzeldir- 3. yarışması ödül töreni-Yılmaz Parlar

Okuma Yarışmasının Önemi 

Okumak, genel olarak yaratıcı düşünme ve biliş için önemli bir araç ve koşul, yaşam yasalarını anlamanın ve ustalaşmanın bir yolu, sadece bir bilgi edinme süreci değil, aynı zamanda bir kişiyi oluşturan ve kişisel potansiyelini uyandıran bir faktördür 



Okuma, bireyin gelişiminde güçlü bir faktördür, bu nedenle çocuklarla çalışan kütüphanelerin temel görevi, onları modern bilgi teknolojileri ve bir bilgi ve okuma kültürünün oluşumu dahil olmak üzere her yönden okumaya tanıtmak olacaktır.


Okuma, kültürel yeterliliğin oluşumunda en önemli rolü oynar. Aynı zamanda, teknik, doğa bilimleri veya sosyal-insancıl bir metin bir kişinin entelektüel alanını geliştirirken, edebi bir metin ahlaki ve estetik gelişimi etkiler, yeni düşünce ve duyguların kaynağıdır ve sosyal deneyim en açık şekilde yansıtılır. 



Eyüpsultan Belediyesi tarafından Temel görevi çocukların yetenek ve eğilimlerini geliştirmek, bireyi ve vatandaşı devlette geçerli olan ahlak, kültürel standartlar ve değerlere uygun olarak eğitmek olan aile, okul, kütüphane dahil olmak üzere çok sayıda sosyal kurum, öğrencilerin sosyalleşme sürecini sağlamak, kitap okuma alışkanlığı kazandırmak, kitap okumayı sevdirmek, Türk Dili ve Edebiyatı'nın seçkin eserlerine ilgiyi artırmak amacıyla “Okumak Güzeldir” sloganıyla düzenlenen 3. yarışması kazananları ödüllerini aldı. 

Yaklaşık 27 bin kişinin katıldığı yarışmada dereceye girenler ödüllerini tekne turunda aldılar.

Asiye Sümeyye Kapusuz birinci olurken Güzey Berkem Güven, Bahar Tuğrul, Fatma Betül Uçar  diğer ödülü alan isimler oldu.



Ödül törenine katılan Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken, “İstanbul il sınırlarıyla başladığımız yarışmamız il dışına taştı. Çok mutlu olduk. dedi 

Boğaz Tekne Turu ile sahipleri bulan ödüllerin verildiği okuma yarışmasının vesile olduğu okuma alışkanlığı, Bir bireyin sosyalleşmesi, dünya görüşüne ve kültürel değerlere ve geleneklere, sosyal davranış yasaları ve normlarına, bilgi ve becerilere, sözlü ve sözlü olmayan sosyal iletişim kanallarına dayanan sosyal oluşum sürecidir.

 

yilmazparlar@yahoo.com


İnanılmaz Kehanetler Medyum Koray

  İnanılmaz Kehanetler Medyum Koray


Marmara Bölgesi'nde, Yalova İline bağlı Çınarcık, Karpuzdere Mahallesi, Teşvikiye caddesi, Olcay Apartımanda yaşayan Medyum Koray Aksoy’dan İnanılmaz Kehanetler. Telefonda sese göre bile, her şeyi; geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman ile söylemleri dudak ısırtan akıllara durgunluk veren akıl almaz, kehanetleri…

Peki bu gizemli güç nereden geliyor. Doğal hak mı?-Yetenek mi? Tanrının bir lütufu mu? Övgü veya hayranlık sunmamak, iltifat etmemek elde değil.


Son Derece Şaşırtıcı Söylemleri Var.


Öyküsü genlerine kadar uzanıyor…Medyum Koray’ın kendisi gibi, Eşi de “Rüyacı Nazan” Olarak tanınıyor…Öyle tanınıyorlar. Her ikisinin de Söyledikleri isabetli ve belirli...


Bence hiçbir şey tesadüfen olmuyor… Kimse tesadüfen kendilerine gelmiyor…Yolu kesişen herkesin bir konusu açıklık kazanması için vesile oluyor. 


Kehanet, kendileri veya yaşadıkları bir şey hakkında aydınlatan söz olabilir. İnanç ve düşünce sisteminde kehanet, insanla ruhlar arasında iletişim kurmaya ve gelen mesajları iletmeye yarayan gizemli bir yol olarak kabul görüyor.


Evren Enerjidir, Beklentilerimize Cevap Veren Enerjidir



Gerek gökyüzünde ay, güneş, gezegen ve yıldızların hareketleri vasıtasıyla iletilmek istendiğine inanılmış ve gökyüzündeki cisimlerin hareketleri de incelenerek, bunlara belirli manalar yüklenmiştir. Kimi Yıldız haritasına bakarak bir yorum koyuyor, Kimide Medyum Koray gibi kehanet yorumları yapıyor. 

Ancak “Medyum Koray” sizinle ses veya fiziki iletişimle beraber olayları sıralıyor. Tedbir almanız gerekenler hakkında uyarılarda bulunuyor. 

Kanatimizce, açıklandığı gibi, hayatın tesadüflerden ibaret olmadığı, içinde bir amaç dışında hiçbir şey olmadığı, başımıza gelen her olay veya tanıştığımız kişi sadece yolumuzu kesmekle kalmaz, bize hayatta eksik olduğumuz şeyleri getirir veya bize hayata daha fazla içgörü kazandıran değerli bir ders verir..

Yolumuz ne zaman insanlarla kesişse, bize her zaman bir mesaj olduğunu söylüyor. Şans karşılaşmaları yoktur. Ancak bu karşılaşmalara nasıl tepki verdiğimiz, mesajı alıp alamayacağımızı belirler. Yolumuza çıkan biriyle sohbet ediyorsak ve güncel sorularımıza ilişkin bir mesaj görmüyorsak bu mesaj olmadığı anlamına gelmez. Bu sadece kaçırdığımız anlamına gelir.




Başarı, kendi kendini gerçekleştiren bir kehanettir. Başarının yıldızlarda yazılı olduğuna gerçekten inanan kişi, hayatın bunu gerçekleştirmek için kararlı olduğunu görecekdir. 

“Medyum Koray” gibi mutlak güce sahip olanlar sadece kehanette bulunamazlar, olumlu sevgi dolu enerjileriyle kehanetlerini de gerçekleştirebilirler.

“Rüyacı Nazan” olarak anılan Medyum Koray eşi Nazan Aksoy Peygamber Hazreti Yusuf gibi rüya tabirlerini Medyum Koray ile örtüşen yorumları yapabiliyor.

“Medyum Koray” Bulgaristan Göçmeni aileden geliyor. Bu yetenek annesinde varmış. Geçirdiği Kaza sonrası ameliyat esnasında kalbi duruyor. Okyanus gibi derinliğe girdiğini görüyor veya hissediyor. Kalbi tekrar çalıştırılıp hayata döndüğünde hemen gördüğü kişilere istem dışı kehanet mesajları veriyor..Sonra 30 yılı aşkın bu yolculukda devam ediyor.

yilmazparlar@yahoo.com