Pazartesi

Edith Piaf-Marcel-Yılmaz Parlar

KUŞ KUŞU KEŞFETDİ
Boyalı Kuş’dan-Kaldırım Serçesi’ne
Başarılılar Başarılıları daima keşfeder. Yerevan Devlet Gençlik Tiyatrosu’nun ‘Edith Piaf-Marcel’ adlı oyununa ev sahipliği yapan Tiyatro Boyalı Kuş’a teşekkürler..

15. yılını kutlayan feminist tiyatro Tiyatro Boyalı Kuş, bir döneme şarkılarıyla damgasını vuran Fransız şarkıcı  Edith Piaf’ın kendinden çok sevdiği sevgilisi Dünya Boks şampionı Marcel Cerdan’a olan aşkını konu alan Edith Piaf-Marcel oyunu Türkiye’de tiyatro ve Edit Piaf şarkıları tutkunlarına güzel bir ziyafet çekdirdi. Marcel Cerdan’ın ölümüne neden olan uçak kazada, Marcel Edith Piaf’la buluşmak üzere yola çıkmıştı.  
Champs-Élysées’de gece kulubü işleten Louis Leplée’nin Edith’i keşfetmesi gibi Boyalı Kuş tiyatro, Yerevan Devlet Gençlik Tiyatrosunda ‘Edith Piaf-Marcel’in yönetmeni Hagob Ghazanchyan, Piaf’ı canlandıran ise ödüllü genç oyuncu Mariam Ghazanchyan’ı keşfetdi. Boyalı Kuş tiyatro üstün gayretleriyle organize ettikleri “Edith Piaf-Marcel” tiyatro oyununu, Türk seyircisinin bu güzel oyunu izlemesine vesile oldu.
Salonda yerimizi alıyoruz perde açık piano önünde  sırtı dönük heykel gibi hareketsiz duran sanatcı Mariam Ghazanchyan o görünüşüyle “Öyle bir performans sergileyeceğim ki’ sessiz fırtınayım der gibiydi. 

Müzikal, “Edith Piaf-Marcel” Marcel'in ölümünden sonra geçen, dünya boks şampiyonu Marcel Cerdan’a   Piaf'ın büyük aşk temasına dayanmaktadır. Oyunda Marcel ile haberleşmek için bir manevi ve hayali dünya yaratan konulu şarkı seçimleri ve konuyla öylesine örülmüşki izleyici şarkıcının biyografisine hikayesine tanıdık olmasada tüm yaşamdaki kesiti görebilir, senaryo ve yönetim ustalığıyla işlenmiş.


Sanatcı Mariam Ghazanchyan’ın sesi ve şarkıları icrasını, duygusal etkisini Edith Piaf izlemiş olsaydı. Sanatcıyı ayakda alkışlardı.

Boyalı Kuş Tiyatro ortaklarından, Reji ve metin yazarı Jale Karabekir’e hem teşekkür hemde tebriklerimizi sunarken, Boyalı Kuş tiyatroya, gerek kendisinin sahnelediği doyumsuz oyunlarının ve bu türde organize başarılarının devamını dileriz.

yilmazparlar@yahoo.com

 


Cuma

KAYIP SARAY “ADAKALE”-YILMAZ PARLAR HABERİ



KAYIP SARAY “ADAKALE”


Osmanlı geleneklerini 500 sene canlı bir şekilde yaşatan Tuna Nehri üzerinde, Romanya ve Yugoslavya ile ortaklaşa olarak yapılan Demirkapı -Iron Gates barajının yapımıyla sular altında kalan 500  haneli  küçük bir ada, Adakale belgeselin Romen Kültür Merkezinde galası yapıldı.


İstanbul Dimitrie Cantemir Romen Kültür Merkezinde  7 Ekim 2015 tarihinde Adakale Kültür Gecesi ve Sonbahar Kermesi düzenlendi.

Alexandru Munteanu’un “Kayıp Saray” isimli belgesel film gösterisi yapıldı. 
Etkinliğe istanbul’da yaşayan Romanya’lılar, iş sanat dünyasından ve elit konuklar katıldılar.
Romen Kültür Merkezi’nin yeni kültür müdürü Nadia Tunsu film öncesinde konuşma yaparak film hakkında kısa bilgi verdi. 

Duygulu ve nostaljik olarak algılanabilen   yapımcısı Romanya’nın resmi kanalı yapımcısı Alexandru Munteanu’nun yönetmenliğinde Adakale adası ve orada yaşayan insanları hakkında tanıklıklarından oluşan bir belgesel filmi kapsamakta olduğunu söyleyen Tunsu 

“Sembolik açıdan bile adanın tarihini yeniden canlandırmak peşinde değiliz. Ama en azından kısmi olarak geçmişin atmosferini geri kazandırmak istemekteyiz. Çünki bugünlerde ebediyen kaybolan o dünyayı kalplerimizde koruyanlar aslında sizsiniz.”

Bu projenin aracılığıyla hem tarihde hem de sizlerin Adakalelilerin duygusal ve ortak belleğinizde “Kayıp Saray”ının dokunaklı görüntüsünü canlı tutmak isteriz.”dedi 

Romen Kültür Merkezi’nin binası bir gece için etnik kimliği tekrar doğrulamak adına fırsat  vererek bazen dramatik olan kaderlerinin anma mekanı olmasını istediklerini dile getirerek,   “Etkinliğimiz Adakale olayına tanıkları olan Adakalelilerin ve adanın belleğini korumaya yönelik gerekli bir adımın parçasıdır.

Film gösteriminden sonra kişisel hikayelerinizi adadaki günlük hayatınızla ilgili tanıklıklarınızı kültürel ve sosyal alışkanlıklarınızı bizimle beraber paylaşmak için vesile olmasını düşünülen 

Adakale yaşıyor grubun kurucusu Nemci hastur.” Şeklinde takdimle destak verenler
TVR Romanya  resmi kanal   
Romanya dayanışma derneği İstanbul Ortodoks Kilisesine teşekkürlerini sundu.  

Tuna Nehri üzerinde, Romanya’dan 300, Sırbistan’dan 400 metre uzaklıkta Orşova şehrinin karşısında, 1.8 km uzunluğunda, 400 m genişliğinde olan  ada, 1972’de biten Demirkapı Barajı ile   sular altında kaldı. Miskin dede, Eren Dede, Tezveren Dede türbeleri  ve  bir çok sırları ile  suya gömüldü.  


 1967 Yılı Başbakanı   Romanya’yı ziyaret eden  Süleyman Demirel ‘in öncülüğünde bine yakın Adakale’de yaşayan Türk Anavatan’a getirildi. Gerisi de  Temeşvar’a, Bükreş’e yerleşti


Tüm Osmanlı hatırasını yansıtan  Kale, mezarlık ve bazı tarihî – kültürel eserler  yeniden yapılmak üzere  Tuna’daki bir başka ada olan Şimian’a taşındı. 

Osmanlı`nın adada yaptığı kale ve tarihi yapı taşlarında  küçük bir küf olmaması yıkımı esnasında herkesi hayrete düşürmüş ve şaşırtmıştır.
Adadan karaya çıkan tünellere rastlanır.
Osmanlı geleneklerini 500 sene canlı bir şekilde yaşatan ada halkı, tütüncülük, lokumculuk, kayıkçılık,Tuna’daki gezinti gemilerinde kahvecilik yapardı. Mimarîsi çok hoştu. Tuğla çatılı, beyaz boyalı, kârgir evleri; tek minareli camisi vardı. 

Adanın lokumu ve şekerlemeleri meşhurdu. Adakaleliler, kahveyi havanda döver; kumda ve külde pişirirdi. Tadı, Tuna suyundan gelirdi. Yemekler bile bu suyla pişerdi. Tuna’nın suyu şifalı kabul edilirdi.     

Adada tekstil, sucuk ve sigara fabrikası vardı. Sigara, puro imal edilirdi.

yilmazparlar@yahoo.com      


 

Pazar

GALERİ EKSEN BALAT’DA -YILMAZ PARLAR

GALERİ EKSEN BALAT’DA

Nişantaşı Galeri Eksen Balat’a taşındı. Geçmişinde antik dönem kültürünün temellerini oluşturan, eski Yunan, Roma ve Osmanlı uygarlıklarından günümüzün mimari ve diğer sanat dallarındaki yaratımlarına, yüzyıllar boyunca kültürlerin derinliklerinden modern zamanların sanat anlayışının köklerine kadar esere, Türkiye arkeolojisi ve kültürel sahalarına adını yazdıran tarihi semte yakışır yeni eski harmanlanmış mekan Galeri Eksen, Balat Art and Artist House olarak kapılarını açtı..

Nişantaşı Galeri Eksen sahipleri olarak tanıdığımız Aşkın Önder-Ayla Önder çiftinden aldığımız bilgiye göre tarihi kuyunun bulunduğu mekan, tuğla duvarlarla örülü eski dokuya uyumlu dekore edilen şirin yuva sanatseverlerin yeni göz bebeği oldu.

Yüzyıllar boyunca ilham alınan, neredeyse hiç eskimemiş, klasikleşmiş, sanat dünyasına değerli kişiler kazandıran böylesi bir semtde yeniden sanata doğru eğilimli canlanma gün geçtikçe artmakdadır. .
Sanat evi oluşmasında çok kültür ve sanatdan derlenen bir çok eşyayı özümsemiş mekan, günlük kullanım alanların ihtiyaca yönelik kentsel uygarlığına ayak uydurarak günümüzün sağlamlığında modernliğinde sanatdan uzak kalmadan güzel ince bir çizgi yakalıyarak inşa edilmiş.    

Aşkın Önder “Galeri Eksen Balat Art and Artist House’u, yurtdışından veya İstanbul dışından sanatçıların (ressam, heykeltıraş, belgeselci, küratör, sanat tarihçi, fotoğraf, ebru, hat, seramik sanatçısı, sanat sever, koleksiyoner) gelip ikamet edebilecekleri, eserlerini sergileyebilecekleri yeni bir adres.” Olarak tasarladğını söylüyor.
Önder “Farklı din, dil, kültür ve ırkların uzun süredir birlikte dostça, kardeşçe ve barış içinde yaşamlarını sürdürdükleri bu kadim semtte, yine farklı sanat anlayışlarından, farklı kültürlerden, farklı dillerden ve dinlerden sanatçıların oluşturacakları sergi konseptleri Galeri Eksen Balat’ta gösterime sunulacaktır ve sergi de 1900’lerin başında ilk müstakil gravür atölyesini kuran Matmazel Lina Gabuzzi'nin çok önemli bir eseri de yer alacaktır.”şeklinde bilgileri veriyor.
.
Konuklar arasında gözümüze çarpan heykeltıraş Tülay Karavit’in yeni bulduğu değişik malzemeyle yarattığı eserleri hakkında bilgiler sohbetimizin parçası olurken diğer yandan Modacı Çiğdem Karavit’in yeni kreasyonları  ve Müzisyen Burak Buyruk’un yeni müzik albümü sohbeti koyulaştırıyor.

Farklı sanat anlayışlarına sahip sanatçıların eserlerinden oluşan “Balat’ta Sanat Başkadır” isimli sergi 15 Kasım 2015 tarihine kadar devam edecekdir.


yilmazparlar@yahoo.com  

Pazartesi

Notre Dame de Sion 2015 / 2016 kültür sezonu açtı-Yılmaz Parlar Haberi

SİON SANAT SEZONUNU AÇTI

Notre Dame de Sion Fransız Lisesi 2015 / 2016 kültür sezonu açılış konserini muhteşem bir törenle 19 Eylül 2015 Cumartesi akşamı gerçekleştirdi.


Başta Notre Dame de Sion Fransız Lisesi Müdür Yann De Lansalut, Türk Müdür Başyardımcısı Suzan Sevgi, Halklailişkiler ve Kültürsanat direktörü Mireille Sadège de hazır olduğu konsere tüm Lise öğretim kadrosu, İş sanat Akademi dünyasının önemli isimleri ve elit grupdan oluşan konuklar katıldılar. Konser öncesi Resepsiyon verildi.



Notre Dame de Sion’un desteğiyle kurulan NDS Oda Orkestrası daimî şefi Orçun Orçunsel  yönetiminde, Orchestra Sion Senfonik Topluluğu Konserinde Piyanist olarak katılan Paul Badoura-Skoda yanı sıra Konzertmeister Oleksandr Samoylenko bulundu.


Şef Orçun Orçunsel yönetimindeki konserde, Önemli kariyere sahip, Viyana geleneğinin ünlü simgesi Paul Badura-Skoda’nın parmakları klavyede dans etti


Ludwig van Beethoven’un  Senfoni No.2 op.36 Re Majör Adagio molto - Allegro con brio  Larghetto * Scherzo  Allegro  Allegro molto ve Ludwig van Beethoven Piyano Konçertosu No.5 op.73 Mi bemol Majör "İmparator"  Allegro Adagio un poco mosso  Rondo  Allegro eserleri icra eden konser çok beğeni kazandı. İki kez alkışlarla Paul Badura-Skoda sahne aldı.


Umarız Notre Dame de Sion Fransız Lisesi ve benzeri birkaç lise gibi diğer öğretim yuvalarımız sanat etkinliklerine önem verir sanata önem veren seven bir gençlik yetiştiririz.


yilmazparlar@yahoo.com


Salı

DERYA ŞEN’DEN DERYA SÖZLER…-YILMAZ PARLAR

DERYA ŞEN’DEN DERYA SÖZLER…

Türk Shirley Mac Laine’i olarak tanıdığımız, Oyuncu Derya Şen ile 30 Ağustos 2015 tarihinde, 25 Eylül de Semra Dündar yönetmenliğinde vizyona girecek "Aşk Nerede?" Adlı yeni sinema filmi ve "Elif" adlı yeni televizyon dizisi ve yeni baş rol film projesi hakkında  söyleşi için görüşmemizde; Sanatcı 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle sinema ile ilgili söyleşi yerine çok mana yüklü mesajlar verdi. Söyleşiyi başka zamana ertelemek zorunda kaldık.


“Ülke bütününde zor günler geçirdiğimiz şu günlerde, yüreğim yanıyor. Sebebsiz ölen gençlere, içim sızlıyor. Hemen hemen her yer kanayan yara. Tanrıdan herkese barış huzur sağlıklı günler diliyorum. Huzur içinde yaşamak özgürlük hepimizin hakkı.”


Semra Dündar yönetmenliğini yaptığı  “Vay Başıma Gelenler” Filmde rol aldığı Türkiye Shirley Mac Laine’i Derya Şen kısa rolüne rağmen sergilediği duruşla ekranı kaplayan rol kahramanın haklı gururuyla ben geliyorum diye işaretleri vermişti.

Gerek gülüşleri, gerekse mimikleri ile yıldızlaşacağım ve.gelecekte beni görün mesajları vermişti.

Billy Wilde’ın yönettiği, 1963 yapımı “Sokak Kızı İrma” (Irma La Douce) oynayan   Shirley Mac Laine gibi Masum yüzlü güzel yıldızımız gerek rol olarak gerekse yüz olarak Shirley Mac Laine o kadar benziyordu ki . “Vay Başıma Gelenler” filmi izlerken Şelale rolündeki Derya Şen Shirley Mac Laine’i çağrıştırmıştı. İster istemez filmden cımbız ile alınmış gibi özel olduğunu göstermişti.


yilmazparlar@yahoo.com

Perşembe

KOCAELİ YOGA FESTİVALİ
“Yoga Festivalinde Yaşamı Kutlamak”.
Pozitif yaşam stilini yayan Yoga Academy
Her ay Türkiye’nin oksijen deposu noktalarında Yoga Festivalleri düzenleyen yoga yaşam stilinin pozitif yönlerini etrafına yaymaya ve insanlarla paylaşmaya devam eden Yoga Academy’nin Ağustos festivali 22-23 Ağustosta Kocaeli’de, körfez manzaralı Emexotel’de gerçekleşecek.
Türkiye’den dünyaya açılan ilk ve tek Yoga okulu olan Yoga Academy festivallerine birçok il ve ülkeden yoga severler, sağlıklı yaşam tutkunları, aileleriyle birlikte katılıyor.
Önce hobi olarak başlayan, dayanılmaz gündelik sorunlarda beyni ve vücudu rahatlatacak çareler sunan yoga, bedeni, zihni ve duyguları dengeleyen bir yaşam stili, ruhsal ve fiziksel sorunların çözümü için birebir yapmanız gereken olmazsa olmazlardan.  
Yoga kısa zamanda tutku haline dönüşen Yoga, hayatın büyük transformasyonunu yaşam stiline dönüştürebilmek  başlatmaktadır.

Çarşamba

ISO SANAT GALERİ-NİHAL GÜREŞ-COK COK COK MUTLU ÖPÜSEN BALIKLAR-YILMAZ PARLAR


COK  COK COK MUTLU ÖPÜSEN BALIKLAR


Nihal Gures son eserlerinden olusan bir seckiyi 11-28 agustos tarihleri arasında Odakule  ISO Sanat Galeride de sergileniyor.


ISO Sanat Danışmanı ve Galeri Müdürü Yalçın Denizyılmaz'ın kuraötrlüğünü yaptığı sergide sanatcıyı gerek sanat ve gerekse sanatsever dostları yalnız bırakmadı.  52 parca işlerinin sergilendiği sergi kalabalık elit bir davetli toplulugu ile açıldı.
Sanatcının kendi eserlerine verdiği isimler kadar duygularıda ön plana çıkarıyor.
Sanatcının ifadeleri ve kendi kendine sorgulamaları;
Çok Çok Çok Mutlu Öpüşen Balıklar ,ismini verdiği sergi ile sanatcı günümüzü kabus gibi saran savas ve şiddet sarmalına ragmen 1960 hippilerinin sloganıyla karşı koymaya calişıyor.
Sanatcı Duyguları ifade etmenin en yalın biçimi olarak sanat ve öpüşme galaksiler arası bir solucan deliğinden yolculuk ederek şiddet yoluyla yaşamını kaybetmiş milyonlarca kalp için bir ışık yoluna dönüşebilir mi?
Barış için son çıkış yolu var mı ?
Sanatçı , böyle bir olasılığın olup olmamasından çok ,yaşamın içindeki sevgi hüzmelerinin naif ve basit etki alanına sığınma arzusunda.
Belki de kalplerimizi koydugumuz büyük bir akvaryum olsa orada yalnızca BARIŞ için Renklerle ve Coşkuyla dolu bir evrensel dostluğa ve kardeşliğe ulaşma şansımız olur.
Denemek için her zaman bir şans var .. değil mi?
Nihal  Güreş Solo  Sergileri;
Bir öpücükle hayat başlar
Anaların Babaların öpmeye kıyamadığı o yavruları
Gün gelir öğrenci olur , asker olur, polis olur gurbete gider
Sonra Şeytanın kirli eli bomba olur, Mayın olur, mermi olur...
Keşke bir öpücükle
Şeytan ve Şeytani güçler cehennemin dibine gitse
Keşke bir öpücükle
Barış, huzur, mutluluk gelse dünyamıza
Sanatçı Yüreği ile ana Yüreği ile Yaptığın çok çok güzel eserlerin gibi, çok çok güzel günler gelsin ülkemize...

yilmazparlar@yahoo.com

Pazartesi

SURVİVOR ŞAMPİYONU TURABİ İZDİHAM YARATTI-YILMAZ PARLAR



Turabi Maltepe Park Avm’de Sevenleriyle Buluştu. Maltepe Park’ta Turabi İzdihamı.“Arkadan İş Çevirmedim, Kimseye Kendimi Sevdirmeye Çalışmadım.Yarıştım Ve Kazandım”



İki yıl üst üste Survivor Şampiyonu olmayı başaran Turabi Çamkıran, Banu Noyan organizasyonuyla önceki gün Maltepe Park AVM’de sevenleriyle bir araya geldi.


2014’teki şampiyonluğunun ardından bu sene Survivor All Star Şampiyonu olmayı da başaran Turabi Çamkıran’ı görmek için hayranları sabah saatlerinde AVM önünde uzun kuyruklar oluşturdu.


Organizasyon saatinde sahneye çıkan Turabi’yi gören hayranlarının attığı çığlıklar AVM dışından duyuldu.


Turabi hayranları, oylarıyla destekledikleri Turabi’den imza alabilmek ve fotoğraf çektirebilmek için adeta birbirlerini ezdi. Sorulara içtenlikle cevap veren Turabi, “Survivor hem akıl hem de güç işiydi. İnsanlar duygusal görünmeye çalıştı ama orada olma amacımız kazanmaktı” diyerek sürekli ağlayan yarışmacıları eleştirdi.


Halkın kendisini doğal olduğu için desteklediğini söyleyen Turabi, “Halk samimi olanı görüyor. Ben samimiydim. Yarışmak için geldim ve kazandım. Arkadan iş çevirmedim. Kimseye kendimi sevdirmeye çalışmadım. İnandım ve çok çalıştım” diye konuştu.


“Halkın şampiyonu” tezahüratlarıyla karşılanan Turabi, sevenlerinin kendisi için yaptırdığı pastayı kesti. Organizasyona katılan yaşlı teyzeler ve amcalar Turabi’yi dualarla karşıladı.


Fun Club ekibi  özel olarak hazırlattıkları üzerinde “Halkın Şampiyonu’ yazan kupayı Turabi’ye verdi.


Finalde Merve Aydın ile kıyasıya bir rekabet yaşayan Turabi, “O heyecanlı dakikalarda sevenlerime çok inandım. Ancak rakibim kadın olduğu için duygusal yaklaşılabilir diye düşündüm. Spor ve çok hayal kurarak zoru başardım” dedi.




yilmazparlar@yahoo.com

Başkonsolos Monika Schmutz Kırgöz^den örnek hareketler-Yılmaz Parlar

KONSOLOSDAN ÖRNEK HAREKETLER
İsviçre İstanbul Başkonsolos Monika Schmutz Kırgöz herzamanki zarifliği ile candan samimi sevgi dolu alçak gönüllüğünü yine gözler önüne sergiledi.
İsviçre Bağımsızlık günü kutlaması içeriğinde, İsviçre İstanbul Başkonsolos Monika Schmutz Kırgöz ev sahipliğinde Swiss Hotelde resepsiyon düzenlendi.
 İsviçre İstanbul Başkonsolos Monika Schmutz Kırgöz ve eşi Yıldırım Kırgöz tüm konukları güleryüz ile karşıladı. Tebrikleri kabul etti. Tüm gece boyunca da her konukla ayrı ayrı ilgilendi.
Gecenin ilerleyen saatlerinde Geçmişten günümüze seçilen sevilen müzik karşısında konuklar pist oluşturarak dans ederek eğlenmeye başladılar.
Konukların arasına İstanbul Başkonsolos Monika Schmutz Kırgöz dahil olarak birlikte dans ederek Ülke Milli gün kutlamasına olan sevincini sergilerken diğer tarafdan da insan olmanın etden kemikden ruhdan olmanın verdiği gerçeği ile egodan arınmış tüm alçak gönüllüğünü örnekledi. 
Başkonsolos Monika Schmutz Kırgöz, Dönemi süresince iki Ülke İiişkilerin ve ekonominin gelişmesine olan başarısını sanat kültür faliyetleriyle süsledi. İş hacmı giderek artış göstererek doğrudan yatırım dolayısıyla istihdam seviyeleri üst seviyelerde seyretmiştir.
yilmazparlar@yahoo.com

Perşembe

MALTEPEPARK AVM ZİYARETÇİLERİ RADYO İZLEDİ-YILMAZ PARLAR

MALTEPEPARK AVM ZİYARETÇİLERİ RADYO İZLEDİ…
 
EFSANE RADYOCULAR: BİZ BİLE ŞARKICI OLDUK YA GERİSİNİ SİZ İZLEYİN…
 
BİZİM İŞİMİZİ HALA MESLEK OLARAK GÖRMEYENLER VAR…
 
 
Radyoların sevilen isimleri Afrikalı Ali, Hop Dedik Ayhan, Gönül Dostu Şener ve Erkan Koç ‘Siz Hiç Radyo İzlediniz mi?’ isimli gösterileriyle Maltepe Park AVM de dinleyicileriyle buluştular.



Takipçileri tarafından yalnız bırakılmayan Efsane Radyocular gördükleri kalabalık karşısında şaşkınlıklarını gizleyemediler ve duydukları mutluluğu paylaşan radyocular, takipçileriyle de tek tek bayramlaşmayı da ihmal etmediler.
 
Bilinen birçok şarkıyı gösterilerine ekleyerek  izleyenleri eğlendiren efsane radyocular ‘Biz bile şarkıcı olduk ya gerisini siz izleyin’ diyerek birilerine gönderme yaptılar. Meslekte 20 yılı geride bırakan Kral FM’den Afrikalı Ali, Gönül Dostu Şener, Radyo VİVA’dan Hopdedik Ayhan ile Radyo 7’den Erkan Koç başlarına gelen ilginç olayları anlattılar.



Konuklardan soru alan radyocular ‘Yeni nesile mesleğinizi tavsiye eder misiniz?’ sorusu karşısında ‘Bizim işimizi hala meslek olarak görmeyenler var, ne iş yapıyorsun diye soranlara radyo programcısıyız deyince bilgisayar programcısı gibi bir iş sanıyorlar bunca yıldır anlatamadık nedense’ diyerek dert yandılar ve ‘tabii ki tavsiye ediyoruz vizyonu geniş, dünyayı takip eden ve her şey den önemlisi dinleyicileriniz sizi belki de hiç görmeden sesinizle seviyor. Radyoculuk Öğretilmez, Öğrenilir’ diyerek yanıtladılar.   
 
Almanya dan bir dinleyicinin sadece onları görebilmek için geliş tarihini değiştirdiğini öğrenen radyocular mutluluklarını dile getirirken ‘Ne güzel  vatan hasretinize biraz merhem olabilmek anlamayanlara anlatın da bizi üzmesinler’ diyerek sahneden sitem ettiler  .. 

Gösterilerinden sonra imza ve fotoğraf isteyen hayranlarıyla teker teker ilgilenen radyocular herkese teşekkür edip Maltepepark AVM’den ayrıldılar.

yilmazparlar@yahoo.com

MALTEPEPARK AVM’DE DÜMBÜLLÜ’NÜN HİKAYESİ AYAKTA ALKIŞLANDI-YILMAZ PARLAR


MALTEPEPARK AVM’DE DÜMBÜLLÜ’NÜN HİKAYESİ AYAKTA ALKIŞLANDI…

USTA OYUNCULAR, YOĞUN İSTEK ÜZERİNE SAHNEDEN İNEMEDİLER…



Bayramın 3. Günü Maltepepark AVM’de sahne alan Dümbüllü Orta Oyunu eski bayramların özlemini çeken ziyaretçiler unutulmaz dakikalar geçirdiler.


Banu Noyan Organizasyonuyla gerçekleşen orta oyunun da Usta oyuncular Çiğdem Tunç, Bora Gencer, Abdullah Şahin, Sema Aras ve Öykü Yiğit, oyunu seyretmeye gelen ziyaretçileri de oyuna dahil ettiler. Yoğun bir katılımla gerçekleşen orta oyunu 70 dakika içerisinde bitmesi beklenirken ziyaretçilerin yoğun istek ve talepleri üzerine 120 dakika sahne de kalan oyuncular bu ilgiden çok memnunuz, biz tiyatrocuların en büyük kazancı sizlerden aldığı alkış, hepinize sonsuz teşekkür ediyoruz dediler.


Oyun sonunda tüm ziyaretçilerle interaktif sohbet eden usta oyuncular, ziyaretçilerden gelen birçok soruları yanıtladılar. Keyifli sohbet ardından Yaz boyunca oyunlarına devam edeceklerini iletilen usta oyuncular alkışlarla sahneden ayrıldılar.

yilmazparlar@yahoo.com

Salı

METROCİTY’DE BAYRAM ŞENLİĞİ-YILMAZ PARLAR



Dümbülü Orta oyunu Metrocity’de ziyaretçilerle buluştu

Çiğdem Tunç: “Benim sunacağım program ders niteliğinde olur

Türkiye’nin bir numaralı şovmen’i Mehmet Ali Erbil”




Eski bayram anıları Metrocity AVM’de yeniden canlandı. Banu Noyan organizasyonuyla gerçekleşen etkinlikte eski bayramların simgesi haline gelen Dümbüllü Orta Oyunu sahnelendi.   Usta oyuncular Çiğdem Tunç, Bora Gencer, Abdullah Şahin, Sema Aras ve Öykü Yitiğit’ten oluşan kadro eski bayramların özlemini çekenlere unutulmaz bir akşam yaşattı. Yüzlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen etkinlik büyük ilgi gördü.  Ayakta alkışlanan sanatçılar, oyunu yaz boyunca sahneleyeceklerini söylediler.



Bir dönem Mehmet Ali Erbil ile birlikte ekranda efsane ikili olan Çiğdem Tunç neden uzun zamandır ekranda görünmediğiyle ilgili soruyu da yanıtladı. Tunç, “Herkes Mehmet Ali ekranda sen neden yoksun diyor. Ben uzun süredir sahnenin tadını çıkarıyorum.
Çok üretken ve yoğun bir sene geçirdim. Tiyatro yaptım, sunuculuk yaptım. Yaz boyunca da devam edecek. Ekranda her tarz programı sundum. Benim dünüme, bugünüme yarınıma yaraşacak bir program olursa sunmak isterim. Onu da sunarken artık ders niteliğinde olur.
Tevazu göstermeyeceğim. Otururum sunarım, ders niteliğinde olur bir işi yapmak isteyen diğer meslek adaylarına. Ben bir şey yapmam ders vermek için de beni seyretmek öyledir. 40 senesini devirmiş bir Sezen Aksu’yla, bir Cumhurbaşkanı, bir Başbakan’la Charlie Rose tarzı Exculisive röportajlar yapmak isterim. Türkçemiz için çok üzülüyorum.
Böyle güzel bir dilimiz varken, gerek televizyonda gerekse reklamlarda bozduk dilimizi. Atalarımızın kemikleri sızlıyordur” dedi.



Mehmet Ali Erbil’in Türkiye’nin en iyi şovmeni olduğunu da söyleyen Çiğdem Tunç, “Herkes efsanevi ikili olarak bilir bizi ama Mehmet Ali ne zaman ekrana çıksa yeni bir projeye başlasa ben onun adına çok mutlu oluyorum. Çünkü ekranda olması gereken Türkiye’nin en büyük şovmeni, olacak tabii ki…” dedi.



yilmazparlar@yahoo.com

İSTANBUL’DA 20 TEMMUZ MUTLU BARIŞ HAREKATI’NIN 41. YILDÖNÜMÜ MÜNASEBETİYLE RESEPSİYON DÜZENLENDİ-YILMAZ PARLAR

İSTANBUL’DA 20 TEMMUZ MUTLU BARIŞ HAREKATI’NIN 41. YILDÖNÜMÜ MÜNASEBETİYLE RESEPSİYON DÜZENLENDİ

Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi, KKTC İstanbul Başkonsolosluğu Himayelerinde kutlama etkinliği düzenledi. 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı’nın 41. Yıldönümü vesilesiyle bu yıl 20 Temmuz 2015 Pazartesi akşamı İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka Sosyal Tesislerinde bir resepsiyon tertipledi. 
Gelen konukları Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Zehra Bilge Eray ile birlikte KKTC İstanbul Başkonsolosu Fahri Yönlüer karşıladılar.
Etkinliğe başta İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin, Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz ve III. Kolordu Komutanı Korg. Salih Ulusoy olmak üzere birçok üst düzey Askeri ve Sivil erkan yanında Kıbrıs Dernek yöneticileri, Gazilerimiz ve birçok vatandaşımız katıldı. 
Resepsiyonun başında Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Zehra Bilge Eray ve Başkonsolos Fahri Yönlüer birer konuşma yaptılar. 


Zehra Bilge “20 Temmuz 1974 Mutlu barış Harekatını 41. yıl dönümü Türk Ulusuna kutlu olsun

20 Temmuz 1974 mutlu Barış harekatının neden yapıldığını anlayabilmek için  Kıbrıs’ta 1974 öncesi neler yaşandığını bilmek gerekir.
Kıbrıs adasında yıllardan beri birlikte yaşadığımız Rumlar Büyük ülküleri Enosisi gerçekleştirmek uğruna Türklere karşı akla gelebilecek insanlık dışı davranışı yapmaktan geri durmadılar.1955  yılının 1 nisan günü kanlı terör örgütü Eoka silahlı saldırıları ile Enosis için faaliyete geçtiğini tüm Kıbrısa, dünyaya ve İngiliz sömürge yönetimine duyurdu. Başlangıçta saldırıları İngiliz sömürge yönetimine ve İngilizlere karşı idi. Ancak asıl hedeflerindeki Enosis için en büyük engel olarak gördükleri Türklerdi. 1960 yılına gelene kadar yaptıkları saldırılarda Kıbrıs Türkleri yaklaşık 110 şehit verdi. 1960 yılı barış yılı oldu. Tüm taraflar anlaşarak imza attıkları 1959-1960 Londra ve Zürih anlaşmaları ile Kıbrıs Halkları 82 yıllık İngiliz sömürge yönetiminden kurtulmuştu.
1959-1960 anlaşmalarının getirdiği güvenlik ve hürriyet ortamı ne yazık  ki sadece 3 yıl sürdürülebildi. Enosis saplantılarının esiri olan Rumlar Akritas katliam planını yürürlüğe koyarak Kıbrıs Türklerine 21 Aralık  1963 Kanlı Noelini yaşattılar.Kıbrıs Türk Halkı Hükümetten, Meclisten, Devlet dairelerinden silah zoru ile dövülerek,öldürülerek atıldılar.Anlaşmalardan gelen tüm hakları Rumlar tarafından gasp edildi.Türkler 21 Aralık 1963 den  31 Aralık 1963 e kadar 10 günde 134 şehit verdi. Türkler artık bir devlete sahip değildi.Adada savaş istemiyor, insanca yaşamak istiyordu. Rumun Türklerden barış için istediği tek sey teslimiyetti.Bu dönemde  Rumlar 103 köyden Türkleri silah zoruyla atıp, köyleri yakıp yıktılar. Türkler adanın %3 ü kadar kantonlara hapsedilmiş ve dünyanın en ağır ambargo ve izolasyonuna maruz bırakılmış, dünya ile olan tüm ilişkileri kesilmişti. 21 Aralık 1963 -18 Temmuz 1974 tarihleri arasında Türkler toplam 401 şehit verdi.
Rum lider Papadopulos ise 1963-1974 arasında bir tek Türk öldürülmedi iddiasında bulunabiliyordu. 15 Temmuz 1974 de  Rumlar bir kez daha Enosisi gerçekleştirme sevdasıyla  yeni bir katliam planı İFESTOS 1974 üuygulamaya koydular. Bu plana göre Rumlar süratle  Kıbrıslı Türklere son darbeyi indirecek, Adada Türk varlığı silinecek, Türkiye müdahale etmeden her şey bitmiş olacaktı. 15 temmuz 1974 de Makariosa yönelik darbe gerçekleştirdiler. Plan gereği Rum Muhafız birlikleri Türk köylerini top ateşine tutup saldırılara başladılar. Karşılarına çıkan Türkleri katlettiler. Bu olaylar sonucunda
 20 Temmuz 1974, 41 yıl önce bugün Kıbrıs ta 1963-1974 yılları arasında 11 yıl boyunca Adada ki  Rumlar tarafından, Dünya devletlerinin ve adadaki barış gücü askerlerinin  gözleri önünde her türlü mezalimin uygulandığı Kıbrıs Türk halkının, Anavatanımızın, 1960 Antlaşmalarından doğan garantörlük haklarını kullanarak Adaya yaptığı çıkartma harekatı ile gerçek bir soykırımdan kurtarıldığı, yeniden doğduğu, özgürlüğüne kavuşturulduğu gündür.
15 Temmuz 1974 günü Rumlar bir bomba gibi patlayan en son oyunlarını kendi aralarında yaptıkları bir darbe ile başlattılar. Oldu bitti ile Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlandığını ilan etmişlerdi. Darbenin esas yöneticisi  Yunan Alayının komutanı idi. Rum ulusal muhafız gücü ele geçirdikleri Kıbrıs Rum Radyosundan Cumhurbaşkanı Makarios’un öldürüldüğünü, yeni Cumhurbaşkanının Nikos Samson’un olduğunu ve Kıbrıs’ta  bir Helen Cumhuriyeti kurulduğunu ilan ediyordu. Darbeciler 1960 yılında kurulan Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyetinin bayraklarını resmi binalardan indirerek yakıyorlardı. Yunan Alayının Lefkoşa Havalimanını     da işgal ettiği haberini yayıyorlardı.
Kıbrıs Türk Halkı son derece kötü şartlar altında idi. Bayrak radyosu devamlı olarak Cumhurbaşkanı yardımcısı Sn. Rauf Denktaş’ın “ Türkler evlerinden dışarı çıkmasınlar” mesajını duyuruyordu. Kıbrıs’ı Yunan adası yapma ve enosisi gerçekleştirmek hayal ve arzusu ile Rumlar Türklere karşı saldırıya geçmişlerdi. Amaçları  Büyük idealleri ENOSİS için uyguladıkları Akridas planı ile Adadaki Türklerin topyekün yok edilmesi, Enosis’e hayır diyecek tek bir Türkün kalmamasıydı.
Anavatanımıza Yürekten bağlı olan halkımız 1964 yılında  Erenköy’de gerçekleşen efsane kurtuluşun tekrar edeceğine inanarak büyük bir azimle direniyordu. Kulaklarımız Ankara’dan gelecek seste,gözlerimiz Girne dağlarında idi.
Rumlar Türkiye’nin adaya çıkartma yapamıyacağına  inandırılmıştılar. 20 Temmuz 1974 sabahı Türk paraşütlerinin ve helikopterlerinin göründüğü Girne sahillerine çıkartma yapılacağı hiç kimsenin aklına gelmemişti. Türkleri yok olmak üzere olan moralleri bu yıldırım harekatı ile doruk noktasına erişmişti.Mutluluğumuz sonsuzdu. Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı Sn.Bülent Ecevit’in heyecan dolu sesi TRT radyolarından Silahlı kuvvetlerimizin adaya çıkartma harekatının başladığını bildiriyor ve adaya “savaş için değil barış için ve yalnız Türk halkına değil, Rum halkına’da  barış götürmek için gidiyoruz” diyordu.
Türkiye’nin müdahale edeceğine inanmayan uzun yıllar mevzilerinden Türk mücahitlerine ‘Ne zaman Geleceksin’ şarkılarını dinleten ve alay eden Rumlar şaşkına dönmüşlerdi. Her tarafı yakıp yıkmaya başladılar. Temmuz sıcağı da eklenince yeşil ada adeta cehenneme döndürülmüştü. Hiç kimse bir dakika sonra ne olacağını bilemiyor
Ateşkes sonrasında kurtarılan Türk bölgelerinde bulunan toplu mezarlar, acımasızca çocuk genç ihtiyar demeden Rumlar tarafından katledilen Türklerin görüntüleri, içinde bulunduğumuz durum, yapılan barbarlık, bütün dünyaya yabancı basın tarafından sergileniyordu. Kurtuluş savaşımızda olduğu gibi Rumlar Mehmetçiklerin önünden kaçarlarken geride kalan her şeyi yakıp yıkıyor öldürüyordu.
20 Temmuz günü başlayan harekatla ve yaklaşık bir ay sonra 14 Ağustosta adanın doğusunda bulunan halkımızı kurtarmak için gerekli görülen ikinci kurtarma harekatı yapılarak Türk halkının can güvenliği sağlanmıştır.
Türk ulusunun milli davası olan bu haklı dava hepimizin bildiği gibi yaklaşık yarım asırdan beri devam etmektedir. Kıbrıs’a  Barış ve ayni zamanda fiili çözüm, 1974 Mutlu barış harekatı ile gelmiştir. 41 yıldan beri Kıbrıs’ta iki halk arasında hiçbir olay yaşanmamıştır.
Kıbrıs meselesi hukuki bir mesele değildir diyerek 1960 antlaşmalarını yok sayarak, Kıbrıslı Türklerle Türkiye cumhuriyetinin haklarını inkar ederek atılan her adım Kıbrıs meselesinin çözümüne değil daha fazla halledilemez hale gelmesine yaramaktadır.  
Kıbrıs’ta arzulanan uzlaşma yıllardan beri yaşananlar göz önüne alınarak, Rum halkı kadar Türk halkının da eşit egemenlik hakkına sahip olduğunun kabulü ile mümkün olacaktır.
Adada köklü çözümden kaçan Türkler değil Rumlardır. Türk Halkının isteği yaşanan tüm zorlukları göğüsleyerek, şehitler vererek canları pahasına  15 Kasım 1983 yılında kurulan Milli benliği olan Bağımsız Egemen  KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’nin  yaşatılması  ve Anavatanımızın fiili garantör olarak, Türk halkının güvenliğini bu gün olduğu gibi her zaman  sağlamasıdır.
20 Temmuz 1974 mutlu barış harekatının 41. yıl dönümünde Milli davamıza inanan ve son nefeslerine kadar çaba gösterecek olan tüm vatandaşlarımız adına, Yüce Türk Ulusuna, Kahraman ordumuza , mehmetçiklerimize, gazilerimize, mücahitlerimize şükran ve minnetlerimizi sunar,Başta büyük kurtarıcımız Mustafa kemal Atatürk olmak üzere ebediyete intikal eden büyüklerimize, Toplum liderimiz Dr. Fazil küçük’e Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaşa, vatan uğruna canlarını veren vatanın gerçek sahibi olan tüm şehitlerimize  tanrıdan rahmetler dilerim.Sözlerime son verirken KTKD İstanbul şubesi yönetim kurulu olarak davetimize  katılarak bizleri onurlandıran siz değerli konuklarımıza sonsuz saygı ve sevgilerimizi sunarız. “



yilmazparlar@yahoo.com